Kısa olduğuna bakmayın kısa bir geçiş bölümü bu.
Devam bölümü yarın yayınlanacaktır!!
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum bebitolarım...
İyi okumalar...
Nefeslerine ulaşan keskin yanık kokusu, gözlerine yansıyan kızıllıklar... yabancının başlattığı oyun ilk ateşini göstermişti. Karşılarında çıkan yangın her şeyin başlangıcıydı.
Eski çocukça hareketleri artık son bulmuştu. Çocukluklarını, kavgalarını, kırgınlıklarını, üzüntülerini tek tek kenara bırakmışlardı o gece. Karşılarında her saniye daha çok harlanan alev işlerin çok ciddi boyuta ulaştığını net bir şekilde gösteriyordu.
Bahçede tek sıra helinde dizilmiş ateşin kendini küllerine bıraktığı eve bakıyorlardı. Yıllardır önünden geçerken uzun sütunlu kapının arkasında ne olduğunu merak edenlerin merakları sona ermişti sanki.
Bir hapisane gibi olan kapılar yoktu artık. Uzun duvarlar yıkılmış, çelik kapılar tek tek demirlerinden sökülmüş, elektrikli duvarlar bulundukları yere yığılmıştı.
Küçüklüğünden bu yana dışarıdaki hayatı görmek için gün sayan, dışarıdaki hayatı gördüğünde ise özgürlüğünü iple çeken Minho'nun korkulu hapisanesinin duvarları birbir yıkılmıştı. Artık özgür bir ruhtu.
Jisung'un bahçeye doğru attığı her adıma eşlik ettiler. Soğuk ıssız bahçede küllerden çıkan dumanlar sis oluşturmuştu.
Korku filminden birer sahne gibiydi. Bahçeyi geçerek geldikleri kapının önünde durdular.
"Hadi içeri girdik de kapıyı nasıl açacağız?" Jeongin ortamda ki sessizliği bozdu. Hafif bir oflamayla etrafta göz gezdirdi. Geriye doğru attığı adımı zemindeki bir çıkıntıya takıldı.
Hyunjin, bir anda yere düşen sevgilisine eğildi endişeyle. "İyi misin? Nasıl düştün? Bir yerin acıdı mı?"
Gözleriyle üstünü kolaçan sevgilisine büyükçe gülümsedi. "Sorun yok takıldım sadece"
"Sakarlığın bir işe yaradı ama Jeongin" Seungmin'in eğilirken kurduğu cümle ile gözler ona çevrildi.
"Fark etmemişiz ama bu küçük bölgedeki çimler yapay, küçük bir bölgede olduğu için de belli olmuyor" eğilip zemindeki çimleri eşelediğinde çıkan karonun altında gri bir kasa çıktı.
"Öh amına koyayım. Bahçeye kasa mı sokmuşlar" Changbin'in şaşkınlıkla kurduğu cümle sonrası Jisung'da Seungmin'in yanına eğildi.
"Bu kasa değil, bir çeşit güvenlik sistemi." Gri kutunun üstünde parmaklarını gezdirdi elinin temasıyla kutunun üstünde çizgiler belirdi.
"İşte bu iyi olmadı." Seungmin, kendisine merakla bakan gözlere baktı. "Şifre var."
"Çözeriz" Chan rahatlıkla söylediği kelimenin ardından Seungmin'İn kurduğu cümle ile öksürüğe boğuldu.
"Birkaç yılımızı alır. Çünkü şifre on sekiz haneli"
----------------------------------------
Uykusuz geçen bir gecenin ardından öğle saatlerinde okula giriş yaptılar. Okul zamanı boyunca oturdukları çardağa geçmişlerdi. Stresle çardağın içinde volta atan Jisung ister istemez herkes de gerginlik oluşturmuştu.
"Jisung sakin ol, otur"
Jisumg, Chan'ın sözleriyle oturdu. Bacaklarını oturduğu yerde hareket ettirip duruyordu bu sefer de . en sonunda oflayıp tekrar ayağa kalktı.
"Yok olamıyorum sakin falan." Bir eli belinde bir eli saçaları arasında donmuş bir şekilde çardağın üst bölgesinde asılı kağıda bakıyordu.
"O ne lan" çardağın ortasındaki masaya çıkıp ipe asılı olan kağıdı çekip aldı. Üstünde ki 'Jisung' yazısını gördüğü gibi katlı kağıdı açtı.
Henüz uzun uzun cümleleri okuyamamışken sayfanın en alt sol köşesinde ki
'Seni çok seviyorum Jisung'
-Minho
Zarifel yazısıyla göz bebeklerinden yaşlar aktı. Yıllar önce sevdiğinin heyecanlakendine getirdiği mektuptu bu. Kahrından gözleri kan çanağına dönen Jisung'a ilaç gibi gelmişti bu.
Endişeli arkadaşları ayaklanmış yanına yaklaşmıştı. "M-Minho'nun mektubu bu"
"Tüm öğrenciler Tiyatro salonunda bekleniyor"
Okulun hoparlörlerinden yankılanan ses ile kendilerini toparladılar. Daha sonra doya doya okumak için cebine koyduğu kağıtla gözlerini sildi ve kendinden emin adımlarla okulun içine yol aldı.
"Bu görüntü bana çok tanıdık geliyor." Felix'in kurduğu cümle yıllar önce yaşadıkları o kötü anıları getirmişti gözlerinin önüne.
Son giren Jisung'un arkasından seslice kapanan kapı ve herkesin tedirgin bakışlarına sebep olan kilit sesi yankılandı.
Sertçe inen ekran perdesi ve kararan ışıkların ardından geçen yıl arkadaş grubuna atılan video belirdi perdede.
Salondaki her kafadan çıkan sesler büyük bir uğultuya sebep oldu. Videonun bitimiyle perdenin boyu biraz daha kısaldı ve perdenin arkasından çıkan silüet ile şaşkınlık nidaları döküldü dudaklardan.
"Benim suçumdu her şey. Babamın intikamını bu şekilde almak istedim. Amcamı hiçbir zaman sevmedim. Hep kıskandım onu da. Sesi dahi çıkmazdı ama yine de her zaman en sevilen o olurdu. O yüzden nefret ettim ondan."
"kimse sevmesin istedim. Herkesi buraya topladım yıllar önce. Tüm mesajları telefonlarınıza ben attırdım. Kapkara bir video açtım sizlere. İki insanın sevişme sahnesini karartarak izlettim ve arkasına yapay zeka yardımıyla dönüştürülmüş olan sesleri ekledim."
"İntikamım gözümü bürümüştü. Önümde ne var ne yoksa yakıp yıkmaya başlamıştım. Buna insan hayatları da dahildi. Ben bu hikayenin en kötü karakteriyim belkide ama sizler benden daha kötüsünüz."
"İki yüzü dahi belli olmayan silüetleri gördünüz,, kimse emin değildi onlardan birinin Minho'ya ait olduğuna. Ama siz inandınız. Yıllar boyunca zorbalıklar yaptınız ona. Bu saatten sonra yapılacak her şeyi hak ettiniz."
"Ben Juyeon, bu oyunun baş piyonuyum. Lee Minho'dan özür diliyorum, son kez" kurduğu son cümle ile açılan ışıklar, etrafa yayılan yapay sis ve çıkan tek el silah sesi ile çığlıklar yükseldi.
Sahnenin yüksek zemininden aşağı düşen bedense Juyeon'dan başka birine ait değildi.
.
.
.
merak etmeyinnnn geçiş bölümüydü. yarın devamı gelecek.
artık hızlı hızlı akış olacak.aklımda inanılmaz fikirler var aşırı heyecanlıyım.
~Bölüm nasıldı ?
~En şaşırdığınız yer neresiydi?
~Bir sonraki bölümden beklentileriniz?
~Teorileriniz neler?
yorum ve oylarınız için şimdiden teşekkür ederim.
sizi çoooook seven yazarınız...
-neptünden kedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone ~ Minsung
Fanfiction[top Jisung & bottom Minho] Elinde tüm saf sevgisini anlattığı mektupla minik minik adımlarla yanına yaklaştı. Terleyen avuç içlerini pantolonuna sildi. Heyecanla atan kalbi göz göze geldiklerinde daha da hızlandı. Çocuk ayağa kalktı, heyecan ve s...