⌜UNKNOWS⌟

719 99 97
                                    

'Tell you you're the
greatest
But once you turn
they hate us'

'Tell you you're the greatestBut once you turn they hate us'

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

{2019}

Eğdiği başıyla önündeki binaya doğru yürüyordu. Yaklaştıkça yükselen seslerle sırt çantasının kulplarında olan ellerini daha da sıkılaştırdı. Gergince nefes aldı ve adımlarını hızlandırdı. İlkokul zamanlarından sonra ilk defa okul ortamında derse girecekti.

Belki herkese normal gelen bir durumun içindeydi. Sonuçta sadece yeni bir okula başlayacaktı. Yeni insanlar, yeni öğretmenler, yeni arkadaşlıklar... Bunların heyecan verici olması gerekiyordu Minho'ya göre. Diğer insanlar gibi davranabilseydi heyecan duyacağını, bugünü iple çekeceğini düşünüyordu. Ama onun şuan hissettiği duygu sadece kaygı ve gerginlikti.

Bahçe kapısından birkaç adım ilerlediği anda kendini yerde buldu. Anın korkusuyla gözlerini sımsıkı yumdu. Üstünde bir ağırlık, başının altında bir el hissediyordu. Ağırlığın gitmediğini fark edince gözlerini kırpıştırarak açtı.

Belki de kahverenginin en tatlı tonuna sahip olan gözlerle karşı karşıya kaldı. Tombul yanakları çok sevimli geldi gözüne, biçimli burnu ve konuştukça hareket eden alt dudağında takılı kaldı bir süre. Üstündeki çocuğun omuzlarından sarsması ile gözlerini hızlıca kırpıştırarak kendine gelmeye çalıştı.

"Hey duyuyor musun beni?! İyi misin?" yutkundu ve iyi olduğunu belirtircesine kafasını salladı.

"Oh! Özür dilerim, kusura bakma lütfen. Top sana geldiği için bir anda atıldım üstüne. İyisin dimi?"

"İ-iyiyim." uzun zamandır kedisi hariç kimseyle tek kelime konuşmadığı için kekelemişti. Karşısındaki kahverengi saçlı çocukta yaşadığı şoktan olduğunu düşündüğünden aldırış etmemişti.

Oyun oynadıklarından dolayı terlemiş olan gencin, boynundan çenesine doğru süzülen ter damlası Minho'nun boynuna damladı. Sarı saçının boynundaki damlayı eliyle durdurdu çocuk.

"Ve bunun içinde özür dilerim." üstünden kalkıp elini uzatan çocuğa şaşkınlık ve biraz heyecanla bakıyordu. Eline uzanmak için parmaklarını oynattı ama bir anda içinde yer edinen duygu ve gözünün önüne gelen sahneler yüzünden yapamadı. Ayağa kalktı ve koşarak oradan uzaklaştı. Arkasındaki şaşkın bakışlar ondayken, sadece uzaklaşmanın yollarını arıyordu.

Çünkü hissetmişti o çocukta bir şey olduğunu. Kalbinde yer edineceğini hissetmişti. Gözlerini gördüğü ilk an çarpan kalbi kendisini hala belli ediyordu. Aşık olmak istemiyordu Minho. Yine aynı şeyleri yaşamak hiç istemiyordu...

⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤⏤

"Ne oldu lan? Çocuk ter kokunu duydu da kaçtı mı?" Changbin'in alaycı cümlesiyle diğerleri de gülmeye başlamıştı. Ters ters ona bakıp, kafamı okul girişine çevirdim.

Alone ~ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin