'But once you turn,
they hate us
Oh, the misery
Every body wants
to be my enemy'UYARI!!!
Bu bölüm kesikli sahneler içerir. Belirli yerlerde konulan çizgiler farklı bir sahnenin başlangıcıdır!!!!!
Her sahne Astrid ve Dae'nin bu zamana kadar ilerlediği yolları açıklıyor. Sizler farkında olmadan her bölüme koyduğum spoiler sahnelerin gerçekte nasıl işlediği bu bölümde anlatılıyor.
Dikkatli okumanızı istiyorum. Aklınızın karıştığı her noktada sorularınızı sorabilirsiniz. Bu bölüm de biraz kafanız karışabilir. Hiçbir kısmı okumadan geçmeyin lütfen
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...
İyi okumalar bebitolarım...
.
.
.
(Astrid'den Kesitler)
Hayatımın bir çok dönüm noktası olmuştu. İlk dönüm noktam annemin kazasıyla başlamıştı. Bir babaya sahip değildim. Biyolojik olan babamla ilgili hiçbir bilgim yoktu, anneme çektirdiği acılar dışında.
İkinci noktam Seo Jin'le tanıştığım günle başladı. Kafede aldığım az bir parayla annemin ilaçlarını almak, evi geçindirmek ve aynı zamanda okula yetişmek çok zordu. Özellikle de henüz gençliğinin baharında olan bir kızsanız daha da zordu. Gece saatlerinde eve gelirken mahalle de attığım her adımda adımı duyardım
'Kim bilir nerelerden geliyor?'
'Bu saatte bir kızın dışarıda tek başına yürüdüğü nerede görülmüş?'
'Annesi de belliydi bunun zaten, Kocasız kadın mı olurmuş?'
Sessiz sakin yapısı olan neşeli bir genç kızdım ben. Fakat insanların zihniyetleri çok pisti. Ben istemediğim, zorla tıkılı bırakıldığım o otel odasındayken zehirli zihniyetlerin esiri olmuştum.
İkinci dönüm noktam asla peşimi bırakmamıştı böylelikle. Her gözyaşımın her gülümsemelerimin arkasında kapkara bir gölge olarak kalmıştı.
Seo Jin'in, peşimde bir süre sadece gölge görevi gören varlığıyla kurtuldum sandığımdı o. Kurtuldum sandığım anda o gelmişti. Kang-Dae. Sevdiğim adam. Hayatımın en güzel evresi, en sevilesi evresi. Üçüncü dönüm noktamda onunla başlamıştı. Asla bitmesini istemediğim zamanlarımı geçirdiğim güzel seven adam, az daha ellerimden kayıp gidiyordu.
Evet belki beni hatırlamıyordu düşünceleri, zihni. Ama demiştim ya o çok güzel seven bir adamdı. Kalbi, ruhu her zaman beni hatırlıyordu. Gözlerinin içine hayranlıkla baktığım, gülümsemesiyle kahkahalarımı sunduğum her an kalp atışları kulaklarıma doluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone ~ Minsung
Fanfiction[top Jisung & bottom Minho] Elinde tüm saf sevgisini anlattığı mektupla minik minik adımlarla yanına yaklaştı. Terleyen avuç içlerini pantolonuna sildi. Heyecanla atan kalbi göz göze geldiklerinde daha da hızlandı. Çocuk ayağa kalktı, heyecan ve s...