FAKE ALPHA : NAMJİN

[EPİSODE 29]

Bol bol yorum yapmayı unutmayın :)

<İyi Okumalar>

Seokjin

Sabah uyandığımda kendimi Namjoon'un göğsünde bulmuştum. O kadar huzurlu hissediyorum ki hiç kalkmak istemiyorum. Namjoon'un göğsü sıcak ve yumuşacık. Elimle yoğurmak istesem de uyuyor diye yapamadım. Neyse evlenince yaparım herhalde.

Yatakta doğrulup onu izledim bir süre. Cidden esmer teni görsel şölen gibi. Alt dudağımı ısırıp kurdumu susturmaya çalıştım. Üstüne saldırmamak için yataktan çıkıp banyoya girdim. Yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Kurdum o kadar azgın ki beni de kendisine benzetmeye çalışıyor.

Tamam Namjoon çok çekici olabilir. Hatta çok çok çekici olabilir. Hatta ve hatta dünyada ki en çekici, en havalı, en ateşli, en seksi, en yakışıklı varlıkta olabilir ama kurdumun bu kadar azmasına gerek yok.

Zaten içeri de yatan alfa bana aitti. Benim alfamdı.

Benim alfam.

Kulağa ne kadar da güzel geliyor. Acaba tam olarak alfam olunca nasıl olacak?

Boynuma bakıp mühürlü olduğumu düşündüm. Acaba rengi ne olacaktı?Boynum da çiçeğe benzeyen mühürü görmek için çok heyecanlıyım. Saçlarımın rengi de değişecek. Rengini çok merak ediyorum. Bir an önce mühürlenmek istiyorum.

Düşüncelerimi sonraya saklayıp banyodan çıktım. Namjoon benim uyuduğum yastığa kafasını gömmüş uyuyordu. Onun bu haline sessizce gülüp odadan çıktım. Kendi odama girip üstümü değiştirdim. Güzel bir kahvaltı için mutfağa giriş yaptım.

Kahvaltıyı hazırlayıp masayı kurarken Namjoon mutfağa giriş yaptı. Gülümseyerek yanıma gelip sarıldı. Memnun ifadem ile ona dönüp sarılmasına karşılık verdim. Cidden çok hoşuma gidiyordu ona sarılmak.

"Günaydın omegam."

Kulaklarıma kadar kızarırken gülümsedim.

"Günaydın alfam."

O da benim gibi gülümseyip masaya oturdu. Güzel bir şekilde kahvaltıya başladık.

"Uyandığımda Yoongi'yi aradım. Ona evlilik olayını anlattım. Çıldırdı resmen mutluluktan. Bütün sürünün şuan bizi konuştuğuna eminim. Yoongi hemen yaymıştır. Bu arada düğün günü belirledik. Eğer senin içinde uygunsa bu pazar yapalım."

"Bu pazar mı?"

Şaşkın bir şekilde ona bakarken onayladı beni.

"Ama bugün salı. Yetişir mi her şey?"

"Yetişir. Bugünden başlayalım. Zaten sürüde yapılacak düğün. Süsleme işini diğerleri halleder. İstersen bugün küçük işleri halledelim. Immm... Davetiye bakmak gibi."

Kendinden emin konuşması içimi rahatlatmıştı. Bu yüzden onayladım onu. Resmen evlilik hazırlıkları yapıyordum hâlâ daha inanamıyorum.

"Kahvaltıdan sonra sana vermem gereken bir şey var."

Meraklı bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Ne verecekti acaba?

"Ne vereceksin?"

"Sürpriz olsun."

Sinsi bakışlarını görünce istemsiz olarak göz devirdim. Üstelemenin anlamı olmadığı için yemeğime geri döndüm. Yemekleri yiyip masayı topladık. Namjoon elimi tutup çekiştirmeye başlayınca heyecanla takip ettim onu.

Bodruma inince etrafı inceledim. Buraya daha hiç inmemiştim. Daha doğrusu burada işim olmamıştı hiç. Aslında bodrum demek pek doğru olmaz. Bir kaç o da vardı. Baya büyüktü ve çok güzeldi. Eşya yoktu ama çok hoştu.