FAKE ALPHA : NAMJİN

[EPİSODE 55]

Bol bol yorum yapmayı unutmayın :)

<İyi Okumalar>

Seokjin

Zorlanarak gözlerimi açıp yatakta esnedim iyice. Üstümde ki yorgunluk ile etrafıma bakınca Jungkook'un olmadığını gördüm. Büyük ihtimalle çalışan omegalar almıştır diye düşündüğümden boş boş yatakta sağa sola dönmeye başladım. Beynim taklalar atıyordu sanki içeri de.

En sonunda yataktan tamamen kalkıp odadan çıktım. Evde ki sessizlik garibime gitmişti. Normalde Jungkook'un sesini mutlaka duyardım. Aşağıya inerken gördüğüm omega kadını durdurdum. Bana yönelttiği korku dolu bakışları anlayamamıştım. Ne oluyordu burada?

"Jungkook nerede?"

Kadın, sorduğum soru karşısında iyice bembeyaz olunca kaşlarımı çattım. Artık korkmaya başladım. Hadi konuş anlamında kafamı sallayınca mecbur ağzını açtı.

"Şey efendim siz uyurken eşiniz geldi. Küçük alfayı alıp gitti. Bir şey deyip engel olamadık, özür dileriz efendim."

Duyduğum şeyler ilk başta şaka gibi gelmişti bana. Ne demek alıp gitmişti?

"Bir dakika şimdi sen bana, Namjoon'un gelip Jungkook'u alıp gittiğinden mi bahsediyorsun!"

Korkarak başını sallayınca iyice sinirlenmeye başlamıştım. Tam ona kızacakken tuttum kendimi. Omegaların bir suçu yoktu ki. Karşılarında bir safkan alfa olunca özellikle bu safkan alfa patronları sayılacak durumdayken ne yapabilirler ki? Onlara kızamam, kime kızmam gerektiğini iyi biliyorum.

Bir şey söylemeden yukarı çıktım hemen. Şarjda olan telefonu alıp Namjoon'u aradım. Kısa bir süre çalan telefon açıldı sonunda.

"Benim omega kralım uyanmış mı sonunda... "

"Kes sesini! Amacın ne senin? Nasıl haberim olmadan alıp götürürsün oğlumu?"

Kıkırdama sesini duyunca iyice sinirlenmeye başladım. Dalga geçiyor sanki benimle!

"Farkında mısın bilmiyorum ama Jungkook benimde oğlum. Niye boşanmış insanlar gibi ayrı kalıyorum acaba?"

"Belki de cidden boşanacağımız için olabilir."

"Tabi tabi... Bu dediğine kendin inandın mı acaba? Asla olmayacak şeyleri şantaj diye sunma bana."

"Asıl sen kendine bu kadar güvenme. Neler yapabileceğimden asla haberin yok."

"Seni tanıyorum Seokjin. Sen hayatını kolay kolay çöpe atamazsın."

"Jungkook nerede?"

"Yanımda."

İstemsiz olarak oflayıp gözlerimi devirdim.

"Sen neredesin? Sürüde mi?"

"Hayır değilim. Ben, Taehyung ve oğlumla kahvaltı yapıyoruz. Jungkook çoktan unuttu bile seni."

Arkadan gelen Jungkook'un sesleri ile cidden eğlendiği belli oluyordu.

"Seni Bangtan zindanında keseceğim Namjoon."

Kahkaha attıktan sonra kısık sesle konuşmaya başladı.

"İstersen zindanda kanlı fantezi yapabiliriz aşkım. İçindeyken beni bıçaklaman mükemmel olurdu."

Dedikleriyle sinirden kıpkırmızı olurken telefona doğru bağırdım.

"SENİ SAPIK PEZEVENK! BOŞAYACAĞIM SENİ!"

Telefonu suratına kapatıp yatağa fırlattım.

Bunun intikamını alacağım Namjoon!

Namjoon