Bol bol yorum yapmayı unutmayın :)
<İyi Okumalar>
Kum torbasına son bir yumruk daha atıp durdum. Sinirimi daha nasıl atacağım bilemiyorum. Ter içinde kalmış vücudumu umursamadan telefonu elime aldım. Bir kez daha arayıp açılmasını bekledim ama açılmayan telefon ile sinirim daha da yükseldi. Yediğim tribin haddi hesabı yoktu.
"İlla gel yanıma sik beni diyor resmen!"
Spor odasından çıktım odama doğru ilerlemeye başladım. Evde ki sessizlik kafayı yedirtiyor bana. Kaç gün oldu ama Seokjin dönmemek konusunda keçi gibi inatçı.
Trip atacaksan evde at tribini. Neden evi terk edersin ki? Olan sadece bana oluyor. Ev çok sessiz, yatağım buz gibi. Çalışırken bir anda gelip boynuma dolanan kollar yoktu artık. Onun yokluğunda zaman geçsin diye iyice spora verdim kendimi. Yoksa zaman geçmiyor, yapacak bir şey bulamıyorum kafayı yiyorum.
Aceleyle bir duş alıp üstümü giyindim. Bugün son kez yanına gidip insan gibi konuşacağım. Konuşa konuşa dilimde tüy bitmişti. Sanki farklı diller konuşuyorduk ve o, beni asla anlamıyordu.
Hızla evden çıkıp arabaya bindim. Bir an önce eşimin kokusunu solumam gerekiyor. Daha bu sabah görmeme rağmen çok fena özledim. Oğlumu zorla gösteriyordu resmen bana. Kavgalarımız hep Jungkook üzerinden oluyordu zaten. Sanki ayrılmışız da çocuğun velayetini tartışıyorduk.
Tanrı korusun. Düşüncesi bile kötü.
Arabayı bahçeye park edip hızla indim. Eskiden iki ayda anca geldiğim eve şimdi her gün geliyorum. Bir omeganın gücü işte. Kim Seokjin, insanı şekilden şekile sokuyor.
Kapıyı çalınca hemen çalışan tarafından açıldı. Küçük bir baş selamı verip içeri girdim. Babam evde yok gibiydi. Bu fırsat kaçmaz. Babam resmen bodyguard gibi Seokjin'i, bana karşı koruyordu.
Sanki damat olan Seokjin değil de bendim. Babam beni bile o kadar sevmiyordu. Seokjin'e karşı neden bu kadar korumacı ve hassas olduğunu anlamıyorum.
Ben bile Seokjin'i fazla sıkmamak için bu kadar korumacılık yapamıyordum. Benden sıkılır diye korkuyorum. Seokjin asla darlanmaya gelemeyen birisi. Onu sıkarsan patlar bir gün suratına doğru.
Salona girince Jungkook'a yemek yediren Seokjin'i gördüm. Koltukta oturan Jungkook, beni görünce sevinçle kollarını kaldırdı.
"Baba! Baba!"
"Jungkook! Otur yemeğini ye. Kaçma!"
Bana kaçmaya çalışan Jungkook kolundan tutularak engellenmişti. Astığı suratıyla Seokjin'e dönüp mızmızlanmaya başladı.
"Hiç boşuna trip atma bana. İki kaşık kaldı, bitir hemen."
Benim melek Seokjin'im çocuk bakma konusunda kesinlikle gaddar birisi oluyordu. Jungkook neler çekti bu yemek konusunda. Jungkook'u uslu, efendi yetiştireceğim diye baskı üstüne baskı yapıyordu. Nasıl oluyorsa işi de yarıyordu. Jungkook, Seokjin'in sözünden çıkmayan, her şeyi anlayan zeki bir çocuk olmuştu.
Son kaşığı da verip ıslak mendil ile ağzını silmişti. Suratıma bile bakmadan ayağa kalktıp tabağı eline aldı.
"Şimdi ne yapıyorsan yap."
Jungkook bunun üzerine hemen koltuktan inip bacaklarıma sarıldı. Onu kucağıma alıp havaya doğru fırlattım. Kahkahaları evi kaplarken sıkıca sarılıp saçlarını öptüm.
"Özledin mi babanı?"
Kafasını tatlı tatlı sallayıp peltek sesiyle konuştu.
"Özledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAKE ALPHA : NAMJİN
FanfictionSeokjin bir omegaydı ama bunu gizliyordu çünkü kendi bölgesinde ki alfalar zevk için omega harcıyorlardı. Bir alfa gibi davranan Seokjin kendini korumak için kendi bölgesini terk edip aylardır milletin ağzında dolanan Namjoon'un sürüsüne katılmak is...