Sabah/Kıraç ev
Uyandığımda kanepedeydim. Her yerim ağrıyordu. Ayağa kalktığımda acıyla inledim. Beren'in ayakkabısı yoktu. Gittiğini anladım. Mutfaktan gelen sesler Mayda'ya aitti. Mutfağa gidip
K: Günaydın
Dedim uyku sersemi sesimle.
Soğuk bir şekilde
M: Günaydın
Dedi. Bu ses tonundan hiç hoşlanmamıştım.
K: Bir sorun mu var?
Dedim ve yüzünü görebilmek için biraz yaklaştım. Aynı ses tonuyla
M: Yok
Dedi. Tek kaşımı kaldırıp
K: Emin miyiz?
Dediğimde onun sinirlendiği için sesli bir şekilde nefes aldığını duyuyordum. Salatalık doğradığı bıçağı sert bir şekilde masaya bıraktığında bende hiç bir duygu değişimi olmadı.
M: Evet,bir sorunumuz var!
Dedi sesini biraz yükselterek. Ben onun aksine sakin bir tonda
K: Sorunumuz ne?
Dediğimde sakinliğim yüzünden daha da sinirlendiğini gördüm.
M: Sorun senin kalbin!
Dedi sesini daha da yükselterek. Ben daha sakin bir tonda,halimi bozmadan
K: anlamadımSakinleşmek için bir kaç saniye gözlerini kapayıp derin bir nefes aldı fakat işe yaramamıştı
M: Kıraç,bana aşık olmadığını,benimle Beren için evlendiğini biliyorum! Ben de sana aşık değilim! Ama benim de bir gururum var! Sen beni küçük düşürdün!
K: Mayda,bu söylediklerin bir açıklama mıydı,bilmiyorum,ama ben yine anlamadım. Ayrıca lütfen sakinleş
M: Keşke sen de bir kereliğine şu lanet olası sabrını bir kenara bıraksan da insan gibi kavga edebilsek!
K: Mayda...
Diyip nefes verdim.
K: cidden sorunun ne?
M: Beni aldatıyorsun!
Dediğinde gülmek istedim fakat yapmadım. Bu onu daha da sinirlendirirdi
K: Kiminle?
Dedim sakinliğimi koruyarak.
M: Yani aldattığını inkar etmiyorsun öyle mi?
K: kiminle?
M: Feris'in asistanıyla!
K: Ne?
Dediğimde gerçek bir kahkaha attım.
K: Sen kafayı yemişsin.
M: O kız geçen gün buraya geldi ve Beren'e senaryo verdi. Senin ona bakışlarında bir tuhaflık vardı,Kıraç! Hiç kimseye bakmadığın gibi bakıyorsun ona!
K: Saçmalıyorsun...
M: Beren'e sordum "Yakınlar mı?" diye. "Yakın olduklarını görmedim. Sadece bir kere babamın odasında olduğunu,onunla bir şey konuştuğunu gördüm" dedi.
K: Tabi canım eğer bir asistanla konuşuyorsam kesin ona aşığımdır
Dedim ve istemsizce gözlerimi devirdim. Bunu konuşmaktan bile tiksiniyordum
K: Ben bu saçma tartışmayı daha fazla sürdürmeyeceğim. Sen kalıp devam edebilirsin.
Diyip mutfağı terkettim. Arkamdan gelerek konuşmaya devam etti
M: inkar etmiyorsun! Onunla ilişkin var işte!Daha fazla dinlemeden evi terkettim. Arabama binip Ego'ya gittim.
Serkan oda
Feris içeri girdi.
F: Günaydın,patron.
Dedi hoş bir sesle.
S: Günaydın
Diye aynı şekilde karşılık verdim.
F: Iyi misin?
S: Eğer mahkemeyi kasdediyorsan evet,iyiyim. Hatta fazla rahatım.Saatime baktım.
S: Yarım saat sonra çıkacağım.
F: Bu durumda ne söylenir bilmiyorum. Başarılar
Diyip güldü. Ben de kıkırdadım.
S: Yarın akşam bir şeyler yapalım mı? Yemek olur,sinema olur
F: Bilmem bakarız.
Diyip gitti.Akşam/ restoran
Biraz erken gelmiştim. Barış'ın rezerve ettiği masaya oturdum. Bir kaç dakika sonra Barış geldi
B: çok beklettim mi? Kusura bakma
D: Yok yeni gelmiştim ben de
B: Çok hoş görünüyorsun
Dedi masaya otururken. Garsonu sesledi. Garson geldi ve yemekleri söyledik. Sessizce yemeğimizi yerken birinin
S: Dicle?
Demesiyle başımı kaldırdım. Bu lise arkadaşım Sedat'tı. Gülümseyip ayağa kalktım. Sarıldık
D: Sedat... Seni gördüğüme çok mutlu oldum.
S: Ben de
dedi içten bir şekilde. Sonra Barış'ı gösterip
D: Barış. Benim-
B: Arkadaşız
Dedi lafımı bölerek. Sedat ona elini uzattığında istemsizce sıktı elini. Sedat yeniden bana dönüp
S: Güzelliğinden bir şey kaybetmemişsin,güzelim
Diyip göz kırptı.
S: Geçirdiğin yıllar seni daha da tatlı,güzel yapmış.
D: Teşekkür ederim. Açıkcası lisede pek yakışıklı değildin. Ama şimdi sen de pek hoş biri olmuşsun.
Dedim samimi bir sesle.
S: Teşekkürler. Neyse ben sizi bölmeyeyim. Buralardayım sonra vaktin olursa konuşuruz.Omzuma dostca dokunup uzaklaştı. Ben sandalyeme otururken
B: Gıcık
Dedi tiksinmiş bir sesle.
D: Hiçte gıcık falan değil. Lisede en düşünceli erkekti.
B: Sana ilgisi var galiba
Dedi. Belli etmek istemese de dişlerini sıkmıştı.
D: Diyelim ki öyle... Bu seni niye rahatsız ediyor?
Dediğimde gözlerini kaçırdı. Yemeğini yemeye devam etti. Yemeğimizi yedikten sonra hem sohbet ettik,hem çalan şarkıyı dinledik. Sonra Barış müsaede isteyip kalktı. Sahneye çıkıp oradakilerle bir şey konuştu. Ben oturduğum yerden onu izliyordum şaşkın şekilde. Sonra sahnenin önüne-mikrofona doğru geldi. Arkadakiler Pinhani- ne güzel güldün şarkısını çalmaya başladı.
Tüm şarkıyı gözlerimin içine bakıp gülümseyerek söyledi. Sesi gerçekten güzeldi. Ben ise hayranlıkla onu dinledim.
Şarkı bittiğinde
B: iyi ki varsın,Dicle!
Dedi biraz yüksek tonda. Sonra aşağı inip yanıma geldi.
D: sesin güzelmiş...
Dedim hala hayranlıkla ona bakmaya devam ederken. Gülümsedi ve gülümseyince gözleri kısıldı. Bundan sonra biraz daha sohbet ettik. Sonra o beni eve bıraktı.Ego ajans
Işlerim fazla uzamıştı. Hatta o kadar ki saat 01:00'di ve ben şimdi Ego'dan çıkacaktım. Koridorda ilerlerken Kıraç'ın odasında olduğunu farkettim. Sandalyesinde oturmuş pencereden dışarıyı izliyordu. Kapıyı tıklatmadan içeri girdim.
S: Manzaran güzel mi?
Dedim alaycı bir tonda. Yüzünü bana çevirmeden her zamanki sakin tonuyla
K: Fikirlerim o kadar karışık ki manzaranın farkında bile değilim.Geçip sandalyeye oturdum ve kolumu masaya dayadım
S: eve gitmediğine göre Mayda'yla sorununuz var.
Dedim bilmiş bir şekilde.
K: Senin Sherlock Holmes'la akrabalığın var mı?
Dedi fakat sesinde neşe ve ya alay hissetmedim.
S: Ya bırak şimdi dalga geçmeyi. Hadi yüzünü bana dön de derdin neymiş öğreneyim.
Dediğimde yavaşca bana döndü. Sönük gözlerinden ne okumam gerekiyordu bilemem,fakat o gözlerde bir çok düşünce gördüm.
K: Mayda... Onu aldattığımı düşünüyor
Dedi ve bu sefer sesinde alay vardı. Sanki Mayda'nın bu fikrine inanmıyor gibiydi. Sonra bana çevirdi bakışlarını sanki "sen inanıyor musun?" Dermiş gibi.
S: Sen asla böyle bir şey yapmazsın
Dedim eminlikle. Onu iyi tanıyordum. Rahatlamış bir sesle
K: Bir an sen de inanırsın diye korktum açıkcası.
S: Sen aldatmazsın tamam da Mayda da bir sebep olmadan böyle şeyler söyleyecek biri değil. Neyden şüphelenmiş? Ya da kim olduğunu düşünüyor?
Dedim merakla. Bu soru onu rahatsız etti. Cevaplamadan önce kravatını çıkardı ve gömleğinin ilk 2 düğmesini açtı. Sonra derin bir nefes verip
K: Dicle'yle bir ilişkim olduğunu düşünüyor.
Dediğinde şaşırdım. Sonra kendimi toparlayıp
S: Kıraç... Bir şey söyleyeceğim ama kızma
Dedim mülayim bir tonda.
K: Ne? Sen de mi...
S: Ben o anlamda görmüyorum sizi. Yani sen kızın yaşındaki biriyle...Hayatta olmaz! Ama yine de o kıza bir farklı bakıyorsun. Kimseye bakmadığın gibi bakıyorsun ona.Ona baktığında sanki... Sanki gözlerine bir baba merhameti oturuyor
Dediğimde dondu. Bir kaç saniye kendi içinde savaş verdi. Sonra sakin bir tonda
K: Serkan, Dicle... Dicle benim kızım.
Dediğinde bozguna uğradım. Ama ikinci şoku koridordan gelen "Ne?!" Çığlığıyla yaşadım. Bu ses Feris'e aitti...Bölümün sonu
Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Sevgiler💞