Ceyda'yla birlikte yukarı çıkarken gözlerim kenarda oturup ağlayan bir erkek çocuğuna takıldı. Ceyda'nın elini bırakıp
K: Hayatım,sen git benim bir işim var
Dedim ve Ceyda hiç tereddüt etmeden gitti. Çocuğun yanına yaklaştığımda
K: Merhaba
Dedim yavaş tonda çünkü onu ürkütmek istememiştim. Çocuk bana baktığında güzel,mavi gözleriyle karşılaştım.
O: Merhaba
Dedi ve eliyle gözyaşlarını sildi. Bu çocuk tahminimce 14-15 yaşlarındaydı.
K: Neden burada ağlıyorsun?
O: Çünki annem ağladığımı görsün istemiyorum.
K: Anladım...Peki ne için ağlıyorsun?
O: Babam...Bu hastanede yatıyor. Onun için korkuyorum
Dediğinde anlamıştım her şeyi. Bu çocuk benim üvey kardeşimdi. Kalbimin hızla atmaya başlamasına anlam veremedim. Bir kaç saniyelik sessizliği
K: Senin babanın adı ne?
Diyerek bozdum. Çocuk önce burnunu çekti ve sonra
O: Demir ŞaşmazO çocuk o ismin benim kalbime bir hançer gibi saplandığını hissetmedi. Ben kendimi toparlayıp geçip çocuğun yanında oturdum
K: Adın ne?
O: Oğuz
K: Babanı çok mu seviyorsun?
O: Evet...
Dedi Oğuz hiç düşünmeden. Ben bir az şüpheyle
K: Neden seviyorsun babanı?
O: O iyi bir baba. Dünyanın en iyi babasıBu lafların benim için ölümden beter olduğunu kimse anlayamazdı.
K: Iyi bir baba nasıl olur,Oğuz?
Dedim. Oğuz bir az durdu ve kuracağı cümleleri beyninde sıraladı. Sonra yeniden mavi gözlerini bana çevirip
O: Küçükken bana masallar anlatırdı...Ben hangi oyuncağı istersem alırdı...Ben ağladığımda benimle ilgilenirdi.
Dedi ve durdu. Bir kaç saniye sonra bir şey hatırlamış gibi heyecanla
O: Bana bisiklet sürmeyi öğretti.
Dedi ve benim diyeceklerimi-tepkimi bekledi.
"Küçükken bana masal anlatırdı" ama ben hiç masal bilmiyordum. "Ben hangi oyuncağı istersem alırdı" Benim hiç oyuncağım olmamıştı. "Ben ağladığımda benimle ilgilenirdi" Ben ağladığımdaysa "Kadınlar ağlar. Kadın gibi ağlama!" Diyerek döverdi beni. "Bana bisiklet sürmeyi öğretti" Benim babam ben ona "Bana bisiklet sürmeyi öğretir misin?" Dediğimde bisikletimi parçalamıştı. Anılar gözümün önünde canlanırken
O: Iyi misin?
Dedi Oğuz yavaşca koluma dokunarak
K: Hıhı
Dedim. Sonra elimi omzuna koyup dostca sıkarak
K: Sen de iyi ol...Baban yaşayacak
Dedim ve Oğuz'un bir şeyler söylemesine müsade etmeden kalkıp oradan uzaklaştım. Asansöre bindiğimde serbest bıraktım gözyaşlarımı...Feris oda
Odada oturup Arya'yı severken aklım Kıraç'taydı. Biraz sonra Kıraç odaya girdi. Gözlerinde hüzün olsa da bir kararlılık vardı sanki kararını vermiş gibiydi.
C: Kıraç,baksana ne sevimli
K: Gerçekten en az annesi kadar güzel
Dedi Kıraç bebeğe gülümseyerek. Elini uzatıp bebeğin minik eline dokundu.
S: Ben diyorum ki Arya'nın eve gelmesi şerefine bir parti yapalım.
C: Çok güzel olur
F: Büyük bir şeye gerek yok,Serkan
K: Aa ama canım sen de... Düğün yapmadınız onu anladık bari bunu geniş yapın.
Dedi Kıraç sitemle. Feris pes etmiş gibi nefes verdi ve
F: Ne yaparsanız yapın. Karışmıyorum.
S: Tamam onu hallederiz. Benim aklıma bir soru takıldı. Şimdi Kıraç amca mı oldu yoksa dayı mı? Bu arada ben oyumu amcadan yana kullanıyorum
F: Ne amcası be? Tabiki de dayı oldu!
K: Serkan,senin soracağın soruyu si-...neyse... Ben hem dayı hem de amca olurum Arya'ya
F: Bak dayıyı ilk söyledi
Dediğinde Kıraç gülüp
K: Siz hala çocuksunuz. Sizin nasıl çocuğunuz oldu ya?
Dedi. Serkan konuyu dağıtmak için
S: Ben yarından itibaren parti hazırlıklarıyla ilgilenicem.
K: Ben de yardım ederim.
C: Ben de elimden geleni yaparım.
Dedim. Sonra artık geç olduğunu farkedip eve gitmek için ayaklandık.Sabah Barış ev
Barış ve Aydın kahvaltı ediyorlardı.
A: Barış,dün Dicle'nin story'sinde bir kız gördüm. Kimdi o?
B: Meral mi? Dicle'nin en yakın arkadaşı. Niye sordun?
Dediğinde Aydın durdu. Ne diyeceğini bilmiyordu. Kendini dikeltip
A: Yani ilk defadır Dicle'nin yanında gördüm... O yüzden şey ettim
B: Bu kadar mı?
Dedi Barış ve imalı şekilde göz kırptı. Aydın pes etmiş gibi omuzlarını düşürdü
A: Barış,bu kızla tanıştıra bilir misin beni?
Dediğinde Barış güldü. Ağzına bir şeyler atarken
B: Vay vay vay... Aydın Havas aşık oldu öyle mi?
A: Barış,bak eğer böyle uğraşacaksan ne bileyim sürekli başıma kakacaksan hiç şey yapma
B: Tamam be! Sende hiç şakaya gelmiyorsun.
Dedi. Kahvaltılarını bitirince Aydın sofrayı toplamaya başladı ve Barış telefonu eline alıp Dicle'ye mesaj attı.
B: Günaydın,sevgilim🌞
Yazdı. Anlaşılan Dicle hala evdeydi çünkü hemen okumuştu mesajı.
D: Günaydın,canım. Nasılsın?
B: iyi. Sen?
D: iyiyim ben de.
B: Ego'da mısın?
D: Yok,evdeyim. Ego'ya gitmek için hazırlanıyordum.
B: Anladım.
B:Dicle,sana bir şey diyeceğim inanamayacaksın😁
D: Aa merak ettim şimdi... Noldu?
B: Aydın var ya
D: Ee?
B: Meral'den hoşlanıyor💖😂
D: Bizim arkadaşım Meral'den mi?
B: Evet.
D: Aaa 😅 nerede görmüş ki onu?
B: Dün senin story'nde
D: Bak sen Aydın'a😁
B: Yere bakan yürek yakandır benim abim😂
D: 😂😂😂
B: Şimdi tanışmak istiyor Meral'le.
B: Ben diyorum ki yarın sen, ben, bir de bu ikisi bir yemek yiyelim. Hem biz görüşmüş oluruz hem de bu ikisi tanışmış olurlar. Ne dersin? Müsait misin?
D: Bana uygun
D: Ama bir Meral'e de söyleyeyim. Bakalım o ne diyor bu işe?
B: Tamam o zaman. Sen bana söylersin.
D: Peki,canım. Öpüyorum.😘
B: iyi çalışmalar,sevgilim. 😘😘😘Dicle ev
D: Meral
Diye seslendim salona doğru. Meral yanıma-kapının önüne gelirken
M: Efendim
Dedi. Gelip yanımda durduğunda
D: Gözün aydın. Sana talip çıktı
Dedim gülerek. Meral tek kaşını kaldırıp
M: Ne?
D: Barış'ın abisi-Aydın. Seni görmüş,beğenmiş tanışmak istiyormuş. Eğer sen de istersen yarın dördümüz yemek yiyeceğiz.
M: Yakışıklı mı?
D: Off ya sen de hemen "yakışıklık mı?"
Dedim ve telefondan Aydın'ın instagramına girdim. Spor salonunda çekilmiş bir fotoğrafını Meral'e gösterdim. Meral'in gözleri büyürken
M: Oha! Kızım bu ne?! Çok yakışıklı
D: Ağzının suyu aktı,Meral. Sil
M: Hemen ve hemen buluşmalıyız
D: Tamam bi dur. Yarın buluşucaz zaten. Bana bak çocuğun da yanında böyle yaparsan korkup vazgeçer vallahi
Diyip güldüm ve Meral'le vedalaşıp evden çıktım.Ego ajans/ Kıraç oda
Ben kapıyı tıklatmadan içeri girdiğimde Kıraç kendini senaryolara gömmüştü.
C: Ne yapıyorsun,hayatım?
K: Senaryo okuyorum.
C: Konuşalım mı?
Dediğimde Kıraç ne hakkında konuşacağımızı anlamış olacak ki
K: Şimdi olmaz. Çok işim var
Dedi kaçmak istermişcesine.
C: Az önce toplantıda "Bu gün hiç işim yok"dedin ayrıca bu senaryolar eski...Yani sen sadece kendini oyalıyorsun
K: Kabul ettim
Dedi soğuk,mesafeli bir tonda.
C: Neyi?
Dedim. Onun bir konudan diğer konuya geçiş hızına yetişememiştim.
K: Parayı vereceğim.
Dedi ve bana baktı. Yargılıyor muyum diye baktı...Kınıyor muyum diye baktı...Sanki onu onaylamamamdan korkuyordu. Ben sadece ona yaklaştım
C: Sen hangi kararı verirsen yanında olacağımı söylemiştim. Ne zaman ihtiyacın olursa burdayım...
K: Nasıl dayanacağım,Ceyda? Annemin katiline hayat verdikten sonra bu yükle nasıl yaşayacağım?C: Ben varım.Anlatacaksın,
paylaşacaksın... Asla! Asla bu yükü tekbaşına sırtlamayacaksın,Kıraç. Biz birlikte yapacağız bunu...
K: Çalışırım.
C:Peki bir şey sorabilir miyim?
K: Sor
C: Babanla görüşecek misin? Yani konuşacak mısın?
K: Görüşsem bile oğlu olduğumu bilmeyecek
C: Ama anlar
K: Nasıl anlar?
C: Yani ne bileyim bir şekilde anlar... Insan çocuğunu gözlerinden,bakışlarından tanır,Kıraç. Gözlerine bakınca hisseder
Dediğimde alaycı bir gülümseme yaydı yüzüne ama sonra bakışları değişti ve
K: O beni gözlerimden tanıyacak kadar derin bir şekilde bakmadı benim gözlerime...Bölümün sonu
Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler💞