Sabah / Ego ajans
F: Ayh! Günaydın
Diyerek toplantı odasına girdi Feris hanım.
K: Günaydın. Ne bu hal?
F: Ya sabah sabah rolden çıkamayan oyuncu vakası.
K: En sevdiğin
Dedi dalga geçerek. Feris hanım gözlerini devirip
F: bayılıyorum
Dedi. Tam bu anda Serkan bey içeri girdi.
S: Arkadaşlar biraz çabuk olalım. Benim hemen Ben Bu Cihana Sığmazam dizisinin setine gitmem lazım.
Ç: Ne oldu ki?
S: Pelin sorun çıkarıyormuş. Tam olarak ne olduğunu ben de bilmiyorum. Neyse hadi başlatalım toplantıyı.Asistanlar odası
F: Dicle,ben çıkıyorum. Ha bu arada bugün yapımcı Celal beyin doğum günü. Akşam oraya gideceğiz. Ona göre şey yaparsın sen.
D: Tamam,Feris hanım.
Dedim ve o gitti. Bense arkadaşım Meral'i arayıp bir kaç kiyafet istedim.Akşam/parti
Parti gayet hoştu. Hatta Celal beyin fikri olamayacak kadar ince düşünceli bir partiydi. Feris hanım kulağıma
F: Kesin karısı organize etti bunları. Bu kadar güzel şeyleri bu dağ ayısı düşünemez
Diye fısıldadı. Kıkırdayıp onu onaylayınca o da keyifle güldü. Sonra kapıya bakıp
F: Aa Barış geldi.
Diyince ben de onun baktığı tarafa baktım. Barış direkt bizim yanımıza geldi.
B: Naber?
F: Iyi,sen?
B: Iyiyim, sağ ol.Sonra bana baktı. Bir kaç saniye baştan aşağı gözden geçirdi beni. Sonra gözü gözlerimle buluştu ve gülümsedi
B: Çok hoş olmuşsun,Dicle.
Dedi gayet hoş bir tınıyla. Ancak bu cümlesi içimde bir kıpırtı oluşturmuştu. Nazikce teşekkür ettim. Bir kaç dakika sonra Feris hanım birini görüp yanımızdan ayrıldı.
B: Dicle...
Dedi ve ona baktım.
B: Cuma bir şeyler yapalım mı?Bir kaç saniye durdum. Bu ani bir teklifti
D: Neden ki?
B: Sadece seninle vakit geçirmek istiyorum.
D: Neden?
B: Bana iyi geliyorsun. Seninleyken özgür hissediyorum.Gülümsedim.
D: Olur. Yapabiliriz yani...O da gülümsedi.
B: O zaman biz konuşuruz seninle detayları. Şimdi benim bir Celal beyi görmem lazım. Görüşürüz
D: Görüşürüz.
Dedim. O gitti ve ben bir süre daha onu izledim...Kıraç ev
Dedem rahatsız olduğu için annem bu gün onun yanında kalacaktı. Bu,bu geceyi babamla baş başa kalacağımızı gösteriyordu. Geçen gün Dicle'yle konuştuklarımız aklımdan çıkmıyordu. Belki de Dicle'den çok ben merak ediyordum babamın neden Dicle'yi terkettiğini. Kapının kapanma sesini duyunca düşüncelerimden koptum. Oturduğum kanepeden kalktım.
B: Hoşgeldim,babacım
Diyip yanına gittim ve yanağından öptüm.
K: merhaba,prenses.
B: nasıl geçti iş günün?
K: Fazla yoğun değildi.
B: Güzel. Aç mısın?
K: Yok. Ofiste Çınar'la yedik bir şeyler.
B: O zaman ben bize kahve yapıyorum. Hadi sen üstünü değiş ve gel.
K: Başüstüne,prenses.
Diyip odaya gitti ve ben de mutfağa geçtim.
Bir kaç dakika sonra aşağı indi. Kanepede yan yana oturduk.
K: Senin günün nasıl geçti?
B: Iyiydi. Bütün gün sahildeydik.
K: Iyi bari. Her şey yolunda.Kahvesinden bir yudum içti.
B: Dicle'yle de konuştum.Gözlerinde merak ışıklarını gördüm ama o bana "Anlat" demedi. Benim anlatmamı bekledi.
B: Onunla iyi arkadaş olduk
Diyip gülümsedim. Onun da yüzünde huzur belirdi.
B: Biraz da senin gıybetini yapmış olabiliriz
Dediğimde tebessüm etti.
K: ne konuştunuz arkamdan?
B: Seni hiç alakadar etmez. Bu Dicle'yle benim aramda.
K: Allah Allah... Baya sıkı kanka olmuşsunuz galiba.
B: Evet,öyle oldu.Gözlerinde bir savaş gördüm. Bir şeyler söylemek istiyor fakat söyleyemiyordu. Sonunda cesaretini topladı
K: Beren... Onunla konuşurken benden-Hata yapmış gibi başını iki yana salladı
K: Benimle olan anılarından bahsetme. Yani onu-Kendini,duygularını ifade etmekte zorlandığını görünce onu kurtarmak için
B: Merak etme
Dedim ve gülümsedim.
B: Sana bir şey sorabilir miyim?
K: sor
B: Dicle'yi neden terkettin?Gözlerini kaçırdı. Geçiştirmek için
K: O beni istemedi
B: Baba... Bana bakar mısın?Gözlerini yeniden gözlerimle birleştirdi. Söylemek istemiyordu. Zorlamadım.
B: peki... Başka zaman anlatırsın.Minnet duygusu yayıldı yüzüne. Bir daha o söylemeden asla bu konuyu açmayacaktım.
Sabah/Kafe
Bir kafede oturup uyanmak için kahve içiyor,bugünki işlerimi düşünüyordum. Serkan'ın sesiyle irkildim
S: Oturabilir miyim?Ona bakıp gülümsedim.
F: Tabi
Diyince karşımdaki sandalyeye oturdu.
F: Ee nasıl gidiyor?
S: Uğraşıyorum işte. Avukatla uğraşıyorum,Melisa'yla uğraşıyorum,annemlerle uğraşıyorum.
F: Allah sabır versin
Dedim ve güldüm. Sonra onun başka yere baktığını farkettim. O tarafa baktığımda onun yaşlarında olan bir erkeğe baktığını gördüm
F: tanıyor musun?
S: hayır
Dedi sinirli bir sesle
F: O zaman neden adama bakıyorsun?
S: Sabahtan beri gözlerini sana dikmiş pis-pis bakıyor.
F: Boşver bulaşma
S: Ne demek bulaşma ya. Öldürürüm o iti
Diyip ayağa kalktığında elinden tutup yeniden yerine oturttum. Sonra garsondan hesabı istedim.
F: Hadi bak tamam, olay çıkarma gidiyoruz zaten,kalk.Çocuk gibi çekiştirerek onu arabama götürdüm. Birlikte Ego'ya geçtik.
Akşam/Ego ajans
Feris hanım gitmişti. Fakat benim senaryolardan birini hazırlayıp Kıraç beye vermem lazımdı. Şimdi Gülin de gidiyordu. Ajansta sadece ikimiz kaldık. Senaryoyu hazırlayıp onun odasına gittiğimde elindeki bir oyuncağa baktığını gördüm. Bu yıllar önce ona verdiğim bir oyuncaktı. Benim oyuncağıma bakarken gözleri dolmuştu. Ben içeri girince oyuncağı kenara bıraktı ve gözlerini sildi. Senaryoyu masasına bıraktım. Tam çıkacakken merakıma yenik düştüm. Dönüp
D: iyi misin?
Dedim. Sesini düzenleyip
K: iyiyim
Dedi ama sesinden iyi hissetmediği belliydi.
D: Saklamışsın
Dedim kırgın bir tonda. Oyuncağı kasdettiğimi anladı. Kenara bıraktığı oyuncağa baktı. Sonra yeniden bana bakıp
K: Ben seninle ilgili olan hiç bir eşyamı atmadım,içinde senin olduğun hiç bir anıyı silmedim
Dedi. Öyle bir tonda söylemişti ki aklım durdu.
K: Ben sana bir şey sorayım...
Diyip bana baktı. Ben itiraz etmeyince devam etti
K: Dicle... Bana ilk defa ne zaman kırıldın?
D: niye soruyorsun ki?
K: Boşver niye sorduğumu. Bana ilk defa ne zaman kırıldın?Düşündüm. Epey eskilere gittim. Yaklaşık bir dakika sonra
D: Hani 4 yaşımdayken senden masal anlatmanı istemiştim. Evde masal kitabı olmadığı için kitaptan okuyamadın. Sen bana masal anlatmak yerine geçiştirdin. O gün biraz kırılmıştım sana.Gözlerinde acı gördüm. Ve ardından yüzünde acı bir tebessüm...
K: Dicle...
Dedi kısılmış sesiyle. Sesi neden kısılmıştı?
K: Ben hiç masal bilmiyorum.
Dedi acı bir tonda. Inanmamış gibi ona baktığımda
K: Gerçekten... Ben hiç masal bilmiyorum.
D: Küçükken illa ki duymuşsundur. Annen ya da baban sana anlatmıştır.
Gözlerindeki acı daha da büyürken
K: Hayır... Hiç anlatmadılar
Dedi ve gözünden akan yaşı görmeyeyim diye yüzünü çevirdi.
D: Peki
Diyip buruk bir gülümseme yaydım yüzüme.
D: Sana ikinci defa ne zaman kırıldım biliyor musun?"Biliyorum" dermiş gibi baktı ama ağzını açmadı.
D: Gelmediğinde... Ben senin sevgini denemek için "Git" dedim sana,ama sen bunu kullanarak terkettin beni..."Öyle değil" demek istedi. "hayır" diye haykırmak istedi. Dudakları yavaşca aralandı ama bir şey demeden kapandı. Gözlerindeki tüm duyguyu görmeme ve anlamama rağmen acımayarak
D: Bunun için bir açıklaman var mı?
Diye sordum. "Var" demedi. "açıklarım" demedi. Susması beni çileden çıkarıyordu. Biraz daha bana baktı. Bakışlarından anlamamı istedi ama ben bunu yapmadım. Onun dilinden duymak istedim her şeyi. Ayağa kalkıp çantasını toparladı. Çantasını eline alıp yanıma kadar geldi ve durdu. Bana bakıp neredeyse fısıldayarak
K: Bir gün her şeyi öğreneceksin,güzel kızım
Diyip huzur veren bir gülümseme yaydı yüzüne. Sonra sağ eliyle yanağımı okşadı. Yavaş adımlarla odayı terkederken ben onun arkasından baktım...Bölümün sonu
Arkadaşlar umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler💞