32.bölüm- Karpuz🍉

35 5 0
                                    

Sabah/Barış ev

Dün gece uyuduğumuz vaziyyette kanepedeydik uyandığımda. Benim hareketlenmemle Barış da açtı gözünü
D: Günaydın
Dedim uyku mahmuru ama neşeli sesimle. Dün uyuduğum rahat ve kesintisiz uyku bana iyi gelmiş,dün yaşadığımız her şeyi unutturmuştu. Barış gözlerini ovarken
B: Günaydın. Seninle başladığım sabahlar ayrı bi güzel oluyor ya
Dedi. Sesinde hem alay hem de ciddiyet vardı. Ben sadece gülümseyip ayağa kalktım.
D: Ben acıktım.
Dedim çocuk gibi. Barış önce bu halime güldü ve sonra burnumdan bir makas alarak
B: O zaman hadi sen git elini,yüzünü yıka. Sevgilin de sana kahvaltı hazırlasın...

Bir kaç dakika sonra
Geldiğimde Barış masayı hazırlamıştı ve kendisi de omlet pişiriyordu. Gelip yavaşca tezgaha oturdum. Barış bana bakıp hafif gülümsedi. Sonra tavayı ocakta bırakıp
B: Bunu hayal etmişimdir hep
Dedi. Yanıma gelip ellerini iki yanıma-tezgaha koydu
D: Neyi?
Dedim. Aslında ne demek istediğini gayet iyi anlamıştım sadece söyleyeceklerini onun dilinden duymak bana zevk veriyordu.
B: Böyle sabah sevdiğim kadınla uyanmayı,sonra ona kahvaltı hazırlamayı
Dedi ve eli saçlarıma gitti. Bir tutamıyla oynarken
B: ya da ne bileyim...
Diyip bana imalı bir bakış attı. Sonra yavaş-yavaş bana yaklaştı.  Dudaklarıma yapıştığında ellerimi ensesinde birleştirdim. Kısa bir öpüşmeden sonra ayrıldık
D: Yanmadan şu omleti yiyelim bence
Dediğimde gülümsedi ve dudağını yaladı. Ocağın altını kapattı. Geçip birllikte masaya oturduk. Omletin bir kısmını benim tabağıma koyup
B: Önce sen tadına bak bakalım beğenecek misin
Dedi. Sonra kendi tabağına da koydu. Ben çatal-bıçağı elime alıp omletten minik bir parça koparıp ağzıma attım. Barış tepkimi beklerken gözlerimi kapatıp çok beğendiğimi belli eden sesler çıkarttım.
D: Size şefim diyebilir miyim?
Dedim alayla. Barış güldü. Sonra kendisi de tattı omleti
B: Hakkımı yiyemem güzel yapmışım
Dedi övünerek. Ağzım yemekle doluyken onu başımla onaylayarak geçiştirdim. Yemeğin geti kalanına genel olarak sessizlik hükm etse de ara sıra işlerimizden bahsettik. Yemeğimizi bitirdikten sonra Barış beni Ego'ya bıraktı ve kendisi spor salonuna gitti

Ego ajans

Bir kaç gün kimsenin gözüne görünmek istemediğim için bu hafta işe gelmemeyi planlıyordum. Bu planım oyuncumun acil durumuyla alt-üst oldu. Şimdi Ego'nun asansöründeyken kalbim hızla çarpıyordu. Insanlara karşı mahçuptum. Dün herkes beni savunmak istese de ben her şeyi itiraf edip bayıldıktan sonra benimle konuşmamışlardı. Ve şimdi-asansörün kapıları açıldığında ilk defa düşündüm. Ben Kıraç'ın yüzüne nasıl bakacaktım? Dünden beri bu sorudan kaçsam bile şimdi bu sorunun cevabını bulmam gerekiyordu. Asansörden ürkek bir adımla indim ve odama ilerlemeye başladım. Bankodaki Jülide'ye
C: Günaydın
Dedim zayıf bir sesle. O da aynı şekilde ve biraz da gönülsüzce karşılık verdi. Odama doğru yürürken Feris'le karşılaştık. Ben ona "Merhaba" desem bile Feris sanki orada kimse yokmuş gibi çekip gitti

Toplantı odası

Toplantı olmasına rağmen kimse beni çağırmamıştı. Içeri girip
C: Kusura bakmayın toplantıdan haberim yoktu.
Dedim mahçup sesle. Feris iğneleyici tonda
F: Gelmeseydin de olurdu.
Dedi. Onu duymazdan gelerek yerime geçtim. Dün bana merhametle bakan Peride'ye baktım. Gözlerimiz kesiştiğinde yüzeyde öfke görsem bile derinlerde hâlâ merhamet vardı. Feris'in bana olan tavrı zaten belliydi. Dicle ve Çınar da bana kızgın bir şekilde bakıyordu. Gözlerim Serkan'a döndüğünde duygusuz biçimde bana bakıyordu. Oturduğum yerde kendimi düzeltip
C: Kıraç gelecek mi?
Dediğimde Feris alayla güldü. Tam bir şey söyleyecekken Dicle ondan önce davrandı
D: Sen dalga mı geçiyorsun ya?!
Dediğinde sesi  gayet ciddi ve nefretin belli olduğu tondaydı.
F: Bir de soruyor ya
Dediğinde Serkan müdahele edip
S: Feris,hayatım lütfen sinirlenme
Dedi. Tam bu sırada kapı yavaşca açıldı. Kıraç uykusuzluğunu belli eden kırmızı gözleri ve düşük omuzlarıyla içeri girdi. Yorgun bir sesle
K: Günaydın
Dedi. Ben ona bakıyordum ve onun da bana bakmasını umuyordum ama o beni cezalandırıyordu. Bir anlığına bir daha asla o çok sevdiğim mavi gözlerinin en derinine bakamayacağımdan korktum.
K: Çınar,yerimizi değiştirelim mi?
Ç: Olur
Dedi Çınar ve ayağa kalktı. Onlar oturduktan sonra Serkan boğazını temizleyip
S: Arkadaşlar toplantıya geçmeden önce şunu söylemek istiyorum. Kıraç ve Ceyda
Dedi ve önce bana sonra Kıraç'a baktı.
S: Eğer özel hayatınızı işe yansıtacaksanız ve ya bir birinizin yüzünü görmeye tahammülünüz yoksa aranızda konuşun ve biriniz işten ayrılın. Ben iş yerinde kavga,gürültü istemiyorum
Dediğinde Kıraç'a bakarak konuşuyordu. Kıraç ses tonunu hiç bozmayarak
K: Ben özel hayatımla işimi karıştırmam. Ayrıca bir kadın için kariyerimi yakacak birisi de değilim.
Dedi imalı biçimde. Feris bana bakarak
F: Sana "Kariyerini yak" diyen mi var Kıraç'cım? Birinin gitmesi gerekiyorsa kimin gideceği belli.
Dedi yine iğneleyerek.
S: Ceyda,senin için sorun var mı?
F: Ahh bir de "Var" de istersen
S: Feris,ben Kıraç'a dedim ama galiba asıl kavgayı sen yapacaksın
F: Benim sevdiğim,değer verdiğim birinin canını yakarsan sonuçlarına da katlanırsın.
Dediğinde Serkan başını iki yana salladı ve sonra yeniden bana baktı
C: Benim için de sorun yok,Serkan.
Dedim ürkerek. Şuan Feris'ten korkuyordum çünkü kendisi şuan gözüne avını kestirmiş ve saldırmaya hazırlanan kaplan gibi bana bakıyordu. Beni onun bakışlarından kurtaran Serkan'ın sakin sesle
S: Neyse....
Demesi oldu. Hepimizin dikkati Serkan'a yönelirken normal toplantıya başladık...

Akşam/Ego Ajans

Serkan'la Feris'in nikah hazırlığı olduğu için erken çıkmışlardı. Çınar Peride'yi eve bırakıp kendisi de eve gidecekti. Anlayacağınız Ego'da sadece Kıraç ve ben kalmıştım. Her ne kadar onun kalbinde bana karşı olan nefreti kusmasına  hazır olmasam bile onun odasına gittim. Kapı açıp yavaşca içeri girdim. Kıraç sandalyesini pencerenin önüne çevirmiş elindeki viskiyi içerken dışarıyı izliyordu. Anlaşılan bu gün de uyumak gibi niyeti yoktu. Ben orada sakince dikilirken
K: Çık git
Dedi Kıraç kararlı sesiyle. Ben dudaklarım titrerken
C: Konuşmak istiyorum
K: Bilmem gereken her şeyi biliyorum,Ceyda. Planınızın detaylarını bilmek istemiyorum.
C: Kıraç-
K: Sus
Dedi. Şimdiye kadar sesi hiç bu kadar merhametsiz seslenmemişti.
C: Biliyorum şimdi içinde bana karşı hiç merhamet yok ama-
Dediğimde yine lafımı keserek
K: Merhamet yok mu?!
Dedi hızla bana dönüp elindeki viski bardağını masaya fırlatırken. Ayağa kalkıp sinirle yanıma geliyordu. Bu sırada viski bardağının kırılma sesiyle irkildim.Sonra dönüp Kıraç'a baktım. Korktuğumu anlayınca gözlerindeki öfke ateşi yerini gerçek merhamete bırakmıştı. Dünden beri ilk defa baktı gözlerime. Az önce sinirle her ne söyleyecektise hepsini yuttu. Gözlerini kapatıp sakinleşmek için kendine bir kaç saniye verdi. Gözlerini geri açtığında tamamen sakinleşmiş gibiydi.
C: Kıraç,seni seviyorum...
Dedim tüm çarelerim tükenmiş gibi umutsuz sesle. Bana baktı... Bu bakışı bir hançer olup kalbime saplandı. Sesinin titrediğini saklamak için yutkundu
K: Sana güvenmiyorum... Ve senin yüzünden bundan sonra kimseye güvenemeyeceğim... Eserinle gurur duy,Ceyda Yücesoy... Bu enkaza dönüştürdüğün adama bir bak...
Dedi ve bana cevap hakkı tanımadan gitti ve beni kalbimdeki vicdan azabının ağırlığıyla baş-başa bıraktı

Gece 02:05

Çalışma odamda senaryo okurken uykuya dalmıştım. Feris beni uyandırdı. Gözlerimi ovuşturduktan sonra
S: Hayatım,sen niye yatmadın?
Dedim şaşkınlıkla. Feris dudağını ısırdı ve sonra biraz çekinerek
F: Serkan,ben galiba aşerdim.
Dediğinde gülümsedim. Ayağa kalkıp
S: Ne istedi canın? söyle hemen alıp getireyim.
F: Şey...Karpuz...
Dediğinde durdum. Bu mevsimde karpuz mu bulunurdu?
S: Hayatım,başka bir şey isteyemez misin?
Dediğimde Feris gereksiz yükselerek
F: Kusura bakma,Serkan. Bebeğimize daha meyveleri ve mevsimleri öğretemediğim için hangi mevsimde hangi meyvenin yetişdiğini bilmiyor
Dedi sinirle. Ben dediğime pişman olup
S: Tamam,Feris. Gidiyorum.
Diyip odadan çıkacakken dönüp
S: Bulamazsam?
F: Bul,Serkan
Dedi ve ben kaçıp gittim. Tekbaşına aramak zor olduğundan Çınar'ı rahatsız etme kararı aldım. Arayıp söyledikten sonra gidip onu aldım ve birlikte manavları gezmeye başladık. Gittiğimiz ilk üç manavda bir şey çıkmadı. Çınar'ın sürekli esnemesi,uyumaya fırsat araması ve uyku sersemliğiyle saçmalaması benim sinirlerimi bozsa bile pes etmiyordum. Nihayet yine bir manavın önünde durduk. Arabadan indik.
S: Iyi akşamlar,abi
Dedim benden 15-20 yaş büyük görünen adama.  Adam gayet hoş bir tavırla
X: Iyi akşamlar,beyler. Neye  bakmıştınız?
Dediğinde Çınar esneyerek
Ç: Ya abi eşim aşerdi de...
Dedi Çınar beni göstererek. Adam bize tuhaf bakışlarla bakmaya başladığında
S: Abi,arkadaşım uyku sersemi de...
Dedi durumu toparlamaya çalışarak.
S: Neyse... Abi karpuzun var mı?
X: Var. Dur getireyim bir tane iyisini.
Dedi. Sonra içeri girdi. Bir kaç saniye sonra elindeki orta boyuttaki karpuzla geri döndü.
X: Al güzel kardeşim.
Dedi poşetteki karpuzu bana uzatarak.
S: Çınar,al şunu
Dedim cüzdanımı kurdalarken. Parayı verdikten sonra arabaya binip Çınar'ı evine bırakmaya gittik.

Biraz sonra evdeydim.
S: Feris,ben geldim. Bak aldım karpuzu
Dedim ama ses gelmedi. Yatak odasına girdiğimde istemsizce gülümsedim. Feris getireceğim karpuzu beklerken çoktan uyumuştu...



Bölümün sonu

Arkadaşlar umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler💞

Menajerimi Ara | YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin