46.Bölüm- Geçmişden günümüze

47 7 2
                                    

Bölüm şarkıları- Toygar ışıklı- Ben ölürsem. Gripin- Arkadaş...

Keyifli okumalar...

Feris'ten

Bilmiyorum bir filmde mi duymuştum yoksa bir kitapta mı okumuştum şu cümleyi:
" Her bitiş bir başlangıc falan değildir. Her bitiş bir bitiştir. Ve şunu da unutmayın: Tarih yalnızca mutsuzları yazar..."

Hayatımızın dönüm noktaları vardır değil mi? Benim hayatımdaki 3.dönüm noktasıydı bu. Ilki babam bizi terkettiğinde olmuştu. Ikincisi Ego'ya gelmemdi ve bir de bu...Eşimin,çocuğumun babasının ve aşık olduğum tek kişinin vurulması. Şimdi bir kaç hafta önce birlikte Kıraç ve Dicle'yi beklediğimiz koridorda onu bekliyordum. Ve onu vuran kişi günlerce başında beklediği Kıraç'tı. Onu vuran ilk dert ortağı Kıraç'tı.

Flashback

Nadir abinin odasına bir dosya bırakıp çıkarken terasta duran Kıraç ve Serkan'ı gördüm. yan yana durup sigara içiyorlardı. Cebimden telefonumu çıkarıp onların fotoğrafını çektim.

(Böyle bir fotoğraf hayal edin)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Böyle bir fotoğraf hayal edin)

Severdim fotoğraf çekmeyi. En çok da Kıraç'ın fotoğrafını çekerdim. Her fotoğraf bir anıydı,her fotoğrafın bir izi vardı. Fotoğrafı çektikten sonra yavaş adımlarla onlara yaklaştım. Serkan'ın son cümlesi
S: Ben ne yaparsam yapayım onlar hep abimi haklı görecekler.
Oldu. Sonra Serkan farketmese de Kıraç her zamanki gibi adım seslerimi duyup
K: Feris...
Dedi sakin bir sesle. Serkan hemen toparlandı.

Flashback bitti

Kıraç ortalarda yoktu. Biz hastaneye gelince Çınar'la birlikte hastanenin bahçesine inmişti. Benim yüzüme bakacak cesareti yoktu. Ona kızgın mıydım? Evet kızgındım. Mecbur kaldığını biliyordum ama yine de kızgındım. Beni düşünmemişti Serkan'ı vurarken. Ama aslında beni vurmayarak beni düşünmüş oluyordu. Bu fikirler kafamda dönerken aklımı kaçırmak üzereydim. Serkan ameliyata gireli sadece 30 dakika olmuştu ama benim için asırlar geçmişti.

Bahçe Çınar'dan

Bahçede yan yana oturuyorduk. Hiç bir şey konuşmamıştık. Zaten ne konuşa bilirdik ki? Kıraç'a baktığında silah tutan elinin titrediğini gördüm. O da bana bakıp
K: Merak etme,yaşayacak.
Dedi. Bunu yüreği titreyen bana mı yoksa elleri titreyen kendine mi söylüyordu? Ona döndüğümde
K: Sence ben neden üstlerinizi çıkarmanızı istedim?
Ç: Bilmem. Ama sen istediysen vardır bir nedeni...Düşünmüşsündür bir şeyler
Dedim. Hafif gülümsedi ama mutluluk gülümsemesi değildi bu.
K: Hiç bir organın olmadığı tek yer...
Ç: Ne demek bu şimdi?
K: Serkan'ın karnından vurdum. Öyle bir bölge ki bu orada hiç bir organ yok. Yani eğer yaşlanmadıysam ve iyi nişan alabiliyorsam Serkan'a bir şey olmayacak.
Dediğinde içimde bir umut oluştu. Ona güvendim. Ona her zaman güvenirdim zaten.
Ç: Feris'e söyledin mi bunu?
K: Hayır
Ç: Neden? O da rahatlasın biraz
K: Eğer şimdi onun yanına gidersem kötü şeyler olacak.
Ç: Nasıl?
Diye sorduğumda sessiz kaldı. Ben bunun bir bahane olduğunu düşünüp
Ç: Kıraç,biliyorum Feris sana kızgındır şimdi ama gidip bir anlatalım. O da bilsin.
K: Git sen anlat.
Ç: Abi, adamı sen vurdun. Sen biliyorsun neresini nişan aldığını...Bir dakika ya sen beni niye vurmadın?
K: Sen bana anlatmıştın ya hani gençken bıçaklanmıştın ve iç kanama geçirmiştin. Iç kanama geçirmiş biri için vurulmak pek iyi değil
Ç: Sen bambaşka bir konusun, Kıraç Özdal
K: Bu ne demek şimdi?
Ç: E o halde bile her şeyi düşünüp hatırlamışsın. Neyse...Hadi kalk Feris'in yanına gidelim
K: Ya Çınar
Ç: Kalk kalk uzatma
Dedim ve onu çekiştirerek hastaneye oradan da asansöre soktum.

Menajerimi Ara | YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin