Kıraç ofis
S: Ya Kıraç
Diye söylenerek içeri girdim.
S: Sen ev konusunu hallettin mi?
K: Evet.Bir ev buldum. Hayırlısıyla alacağım bu evi.
S: Ya ben bir türlü bulamıyorum.
K: E benim emlakçı yardım etsin sana.
Telefonunu eline aldı. Biraz kurcaladıktan sonra
K: Numarasını attım sana. Arayıp konuşursun
S: Kahramanımsın.Tam dönüp gidecekken
S: Ha bu arada... Sen neden Ceyda'ya böyle davranıyorsun?
K: Nasıl davranıyorum?
S: Kız sana iyi bir şey söylüyor sen tersliyorsun.
K: Herkese iyi davranmak zorunda mıyım?
S: Değilsin. Ama sen böyle biri değilsin ki... Sen kimseyi kırmak,üzmek istemezsin. En azından bilerek yapmazsın.
K: Kendi kaşınıyor.
S: O ne demek?
K: Bana ulaşmaya çalışıyor. Beni görmek istiyor.
S: E seninle arkadaş olmak istiyor ne var bunda?
K: Ben sadece güvendiğim insanlara kendimi gösteririm. Ona güvenmiyorum. Hem de hiç.
S: Tamam ya sana bir şey demiyorum. Zaten desem bile faydası olmayacak
K: Beni iyi tanıyorsum
Dedi. Ben göz devirip odadan çıktım.Akıl hastanesi
Içeri girdiğimde gamsız abim uyuyordu. Kapının kapanış sesiyle uyandı
C: hoşgeldin, güzel kardeşim.
C: Merhaba.
C: Nasıl gidiyor? Aşık oldu mu sana?
C: Ahh Leyla'yla Mecnun gibiyiz
Dedim alayla.
C: Bir görsen bana öyle bir bakıyor ki. Yani ben ona baktığımda kendinden geçiyor.
C: Dalga geçmeyi bırak.
C: Tamam gerçeği söyleyeyim. Benden nefret ediyor. Değil beni yakınına almak iyi bir şey yapsam bile ters tepiyor.
C: Ürkütmüşsün onu
C: iyice saçmaladın sen de be. Hayvan mı bu?
C: Madem böyle başlamışsın böyle ilerle. Onu zayıf noktalarından üzerine git. Etkilenecektir.
C: Ya ben adam yüzüme bakmıyor diyorum. Sen zayıf nokta diyorsun. Ben nereden bileyim onun zayıf noktasını?
C: Baba... Bildiğim kadarıyla çocukluğundan beri babasıyla bir problemi var. Al sana zayıf nokta
C: Ama bu acımasızca
C: Ama sen bunu yapacaksın,güzel kardeşim...Akşam
Bir yönetmenin doğum günüydü. Feris hanım onu pek sevmediğinden beni göndermişti. Tanıdığım birileri olmadığından bir kenara çekilmiş duruyordum. Yanıma tanımadığım benim yaşlarda olan bir erkek geldi
M: Merhaba
Dedi mülayim tonda
D: Selam
M: Mert ben
Dedi elini uzatarak.
D: Dicle ben de
Dedim elini sıkarak
M: Galiba sen de benim gibi kimseyi tanımıyorsun buralarda. Sektörde yeni misin?
D: Evet
Diyip gülümsedim. Biraz sonra muhabbetimiz ilerledi. Mert'in kötü niyeti olmadığını,sadece arkadaş olmak istediğini anladım. Biraz sohbet ettikten sonra uzaktan sinirli gözlerle bizi izleyen Barış'ı gördüm. Bize yaklaştı. Elini Mert'in omzuna koydu
B: Selam
Dedi. Sakin görünmeye çalışıyordu fakat beceremedi. Mert omzundaki ele baktı
M: Merhaba
Dedi soğuk sesle.
B: Dicle,hayırdır bu kim?
M: Dicle neden sana hesap vermek zorunda?
B: Bu seni ilgilendirmez
Dedi dişlerini sıkarak.
M: Onu rahatsız edemezsin
D: Mert,o beni rahatsız etmiyor
B: Duydun mu?
D: Barış,Mert'te beni rahatsız etmiyor
.
Barış yanıma geldi.
B: Benimle gelsene bir.
Dedi ve bileğimi kavrayıp çekiştirmeye başladı. Mekandan çıktığımızda ondan kurtulup
D: Senin derdin ne? Geçen gün Sedat şimdi de Mert. Senin bana karışmaya hakkın yok! Ayrıca Mert beni rahatsız etmiyordu
B: Sana tuhaf bakıyor
D: Ya sana ne?
B: Bana ne?
Dedi alayla. Sonra sakinleşip
B: Senin yanında başka bir erkek görmeye tahammül edemiyorum.
D: Neden?
Dedim belki de dünyanın en saçma sorusunun sorarak. Bana yaklaştı. Aramızda tek nefeslik mesafe kalana kadar yaklaştı. Gözlerini kapadı
B: Sana aşık oldum. Kendime engel olamıyorum
Dedi fısıldayarak. Ben de gözlerimi kapattım. Sadece bir kaç saniye sonra dudaklarımız temas etti...Feris ev
Kanepede oturup kitap okurken kapı çaldı. Gelen Serkan'dı.
S: Merhaba
F: Hoşgeldin. Geçsene
Dedim ve kenara çekildim. Içeri girip salona ilerledi.
F: O elindeki ne?
S: Pizza
F: Pizza mı?
S: E sen sabah "Canım pizza çekti" demedin mi? Ben de aldım işte beraber yiyelim diye. Mantarlı seviyordun dimi?
F: Teşekkür ederim iyi düşünmüşsün.
Dedim. Birlikte yemek yedikten sonra
F: Film izleyelim mi?
S: Korku mu?
Dedi tek kaşını kaldırarak. Güldüm
F: O zaman izlemeyelim.
Dedim ve elimdeki kirli tabaklarla mutfağa geçtim. Salona geri döndüğümde kitaplarıma bakıyordu.
F: Okumak istediğin varsa al oku. Ben hepsini bitirdim
S: Bu kitabı çok severim.
Dedi " büyücü" kitabını eline alarak.
F: Ahh evet. Onu yazan yazarın zekasına hayranım
S: Bu kitabın sonunu okuyan kimse tahmin edememiş biliyor musun?
F: Duymuştum öyle bir şey.
S: Aslında normal gibi.
F: Nasıl yani?
S: E insanlar kendi sonlarını da tahmin edemezler.
F: Sana katılmıyorum. Herkes kendi hikayesini kendi yazar,kendi sonunu kendi seçer. Bazen sonunu bilerek ateşe atlar insan.
S: Ya sen? Sonunun nasıl olmasını istersin?
F: Sevdiğim adam yanımda elimi tutarken gözlerimi kapamak isterim bu hayata. Bir de bu dünyaya bizden bir parça-bir çocuk bırakmak isterim. Umarım istediğim hayata sahip olurum.
S: Ben çok çocuk istedim biliyor musun? Ama Melisa istemedi. Belki de bu yüzden evliliğimiz bitti.
F: Ben de eski sevgilimden çocuk istemiyor diye ayrılmıştım.
S: Kimdi o?
F: Nejat
S: Ben niye tanımıyorum?
F: Bilmem
S: Allah Allah
Dedi. Sinirlenmişe benziyordu.
F: Tamam ya ne kızıyorsun.
S: Aşık mıydın ona?
F: Hayır
S: Peki hiç aşık oldun mu?
F: Tabiki
S: Şuan birine aşık mısın?
F: Evet
Dedim gözlerinin içine bakarak.
S: Kim bu şanslı adam?Biraz yakınına gittim.
F: Sensin
Dedim etkilenmiş,ama bir o kadar da etkileyici tonda. Gözlerine huzur,dudaklarına gülüş oturdu. Eğildi
S: Bir daha söyle bakalım
Biraz daha yaklaşıp fısıldayarak
F: Sensin
S: Benim
Dedi gülümseyerek. Elini yanağıma getirip
S: Sen de benim kalbimin kadınısın
Dediğinde ben de elimi ensesine koydum. Daha fazla dayanamadım. Onunla aynı anda hamle yapınca tutkulu bir o kadar narin öpüşmeyi başlattık.Ego ajans
Odamda oturup senaryo okuyordum. Saatten haberim bile yoktu. Başımı senaryodan kaldırdığımda saat baya geçti. Çantamı alıp odamdan çıktım. Tam gidecekken Kıraç'ın da burada olduğunu gördüm. Kapıyı tıklatıp açtım
C: Neden bu saatte buradasın?
K: Sana ne zamandan beri hesap veriyorum?
C: Sana soru soramaz mıyım? Hep böyle tersleyecek misin beni?
K: Sen böyle anlamsız sorular sormaya devam edersen,evetGözlerimi devirdim.
C: Ben çıkıyorum. Sen geliyor musun?
K: Beni eve mi bırakıcaksın?
C: istersen bırakırımEllerini bir-birine kenetledi ve masanın üstüne koydu. Şüpheci bakışlarını bana dikip
K: Neden ben?
C: Anlamadım?
Dedim ve içeri doğru ilerledim
K: Neden inadına benimle arkadaş olmak istiyorsun? Git kendine başka oyun arkadaşı bul.
C: Sen dikkatimi çekiyorsun. Zor olanı severim.
K: hmm o zaman söyle bakalım benim hakkımda ne öğrene bildin? Baya iyi gözlemcisin ya haniBir şey demedim. Söyleyip de canını yakmak istemedim. Benim sustuğumu görünce alayla güldü. Kalkıp hazırlandı. Yanımdan geçti ve tam kapıdan çıkacakken arkamı dönüp
C: Baban
Dedim ani bir cesaretle. Adımları bıçak gibi kesildi. O an yüzünü göremediğimden hangi duyguyu yaşadığını bilemedim. Fakat bana döndüğünde gözlerinde duygusuzluk vardı. Ben devam ederek
C: Gözlerine baktığımda babası tarafından yaralanmış bir çocuk görüyorum
Dediğimde duygusuz gözlerinin ardında sakladığı duyguyu daha fazla gizleyemedi. Gözleri teslim oldu duygulara. Gözlerine oturan duygu canımı yaktı. Savunmasız,güçsüz bir çocuk gibi baktı. O duyguyu gözlerinden silmeye çalıştı,ben görmeyeyim istedi ama beceremedi.
C: Bir şey söylemeyecek misin?
Dediğimde kararlı görünmeye çalışsam bile sesim, içimde Kıraç'a karşı oluşmuş merhameti belli etti. Sakin bir adım attı bana.
K: Haklısın
Dedi ve tüm acısını geçirmek istermişcesine yutkundu.
K: Ama bundan sonrasını bilemezsin. Benim dışımda kimseden öğrenemezsin. Gözlerimden bile okuyamazsın neden biliyor musun?
Çünki ben kendi hikayemi sessizce kendime bile anlatmadım.Özür dilemek istedim. Allah'ın belası kardeşime belalar okudum. Birinin canını yakmıştım hem de geçmişiyle.
C: Kıraç...
Dediğimde işaret parmağını dudağına koydu
K: Tek bir kelime daha etme
Dedi fısıltıyla. Sonra arkasını dönüp gittiBölümün sonu
Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Sevgiler💞