Kıraç Yankı'yı bir odanın önüne getirdi. Kendisi içeri girdi. Yankı ve biz onu dışarıda bekledik. Bir kaç dakika sonra dışarı çıkıp
K: Yankı... Içeri gel
Dedi. Hepimiz içeri girdik. Burada kan alıyorlardı. Oradaki kadın gülümseyerek
H(Hatice): Merhaba,Yankı. Bizim anneni kurtarmak için senin kanına ihtiyacımız var. Eğer sen de istersen senin kanından biraz alıp annene vereceğiz.Yankı memnuniyyetle gülümsedi.
Y: tabiki
Dedi sonra geçip sandalyeye oturdu.
K: Yankı,sen koluna bakma bana bak tamam mı? Ben sana güzel bir şey anlatacağımYankı başıyla onayladı. Kıraç ona bir şeyler anlatırken Hatice iğneyi getirdi. Yankı'nın koluna dokundurup geri çekti,yani kan almadı. Sonra sanki kan almış gibi yara bandı yapıştırdı. Iğneyi masaya bırakıp
H: Geçmiş olsun
Y: Bitti mi? Hiç acımadı.
H: E Kıraç bey seni oyaladı çünkü. Şimdi sen git bekle biz bunu annene verelim.
K: Bak gördün mü? Anneni sen kurtarıyorsun
Dedi ve göz kırptı. Yankı mutlulukla gülümsedi. Odadan çıktık.Feris ev
Serkan uyuyordu. Ama beni uyku tutmamıştı. Aklım çantamdaki hamilelik testindeydi. Daha fazla dayanamadım. Yavaşca yataktan kalktım. Testi alıp banyoya girdim. Testi yaptım fakat beş dakika beklemem lazımdı. Bu beş dakika bana bir ömür gibi gelse bile nihayet bitti. Testi elime aldım. Derin nefes aldıktan sonra teste baktım. Gözlerim doldu. Kendimde değil gibiydim. Banyodan dışarı çıktığımda Serkan kalkmıştı
S: Yine mi miden bulandı?
Dedi endişeyle. Gidip ışığı yaktı. Gözleri elimdeki teste kaydı.
S: Feris?
Dedi hem şüphe hem de heyecanla. Mutluluk göz yaşlarım gözlerimi terkederken gülümsedim.
F: Serkan...
Dedim titreyen sesimle. Serkan merak dolu gözlerle devamını beklerken kekeleyerek
F: B-Ben ha-hamileyim
Dedim. Gözlerinde sonsuz bir mutluluk gördüm. Koşarak yanıma geldi. Sarıldı. Bir anda kaldırıp beni bir kaç tur döndürünce hafif çığlık attım. Sonra beni yere bıraktı. Yeniden sımsıkı sarıldı. Saçlarımdan öptü
S: O kadar mutluyum ki şuan bu mutluluğumu kelimelere dökemem.
Dedi. Sesinden gözlerinin dolduğunu anladım.
F: Ben de çok mutluyum
Dedim ve biraz daha sokuldum ona. Bu anın bitmesini hiç istemedim.Hastane
Peride odaYavaşca Peride'nin odasına girdik. Peride derin bir uykudaydı
K: Sen istersen git
C: Yok. Ben iyiyim burada.
K: Tamam o zaman sen şu kanepeye geç. Ben de koltukta uyurum.
Dedi. Peride uyanmasın diye fısıldayarak konuşuyorduk
C: Aslında uykum yok.
K: Uzatma,Ceyda
Dedi bıkkın bir tonda. Sonra koltuğa doğru ilerledi. Ben de kanepeye uzandım. Rahatsız görünüyordu. Hemen perdeleri açtı ve dışarıdan ay ışığı odaya doldu. O an onun karanlıktan korktuğunu hatırladım. Telefonumu elime alıp fenerini yaktım. Fenerim biraz daha aydınlattı odayı. Yüzünü tam göremesem de bana baktığını hissediyordum. Zihnimde bazı fikirler dolanırken uyku beni kucakladı.Sabah
Telefonumun titremesiyle uyandım. Daha çok erkendi. Hatta güneş yeni doğuyordu. Kıraç odada yoktu. Telefonumu elime alıp ekrana baktım.Arayan bilinmeyen numaraydı, yani abimdi. Kalkıp odadan çıktım ve telefonu açtım.
C: Ne var yine niye aradın?
C: sana da günaydın güzel kardeşim.
C: Daha gün doğmadı bile,Cenk. Sabahın köründe niye arıyorsun beni?
C: Özledim kardeşimi.
C: Özlemini başka zaman gideririz.
Diyip tam telefonu kapatacakken
C: Ceyda,senden şüpheliyimTelefonu yeniden kulağıma yaklaştırdım.
C: O ne demek şimdi?
C: Sen o şerefsize aşık olmadığına emin misin?
C: Kıraç'a aşık falan değilim.
Dedim kelimelerin üstüne bastırarak
C: Ona kapılmadın yani. Bu işten vazgeçmeyeceksin.
C: Hayır
C: Söz mü?
Dediğinde biraz tereddüt etsem bile
C: Söz
Dedim bıkkın tonda. Telefonu kapattım. Sonra kendi kendime "buradan güneşin doğuşunu izlemek ne güzel olur"dedim. Adımlarımı çatıya çevirdim.