İyi okunalar!
***
"Ya Çağrı!" dedi duymaya bile katlanamadığım ses. Sesini o kadar çok inceltmişti ki, sesin bir insana ait olduğunu anca birinci ağızdan şahit olunca fark edebiliyordunuz.
"Bana çikolata mı aldın?" diye de devam etti bebeksi tutmaya çalıştığı sesiyle. Tiz sesi tüm kantinde yankılanıyordu.
Daha fazla tahamül edemeyerek ayaklandım. Sandalyenin çıkardığı sesten dolayı birkaç kişi dönüp bana baksa da, umursamamıştım. Onlar da benim varlığımı umursamıyor olacak ki, bana bakarak aralarında fısıldaşmaya başlamıştı.
Yönümü onlara dönerek, yanlarına ilerledim. Masanın yanına geldiğimde anca bana bakabilme zahmetinde bulunmuşlardı. Defne'nin sinirli suratı, Ahmet'in ifadesiz yüzü ve adını dahi bilmediğim Defne'nin ekürilerinin meraklı bakışları... Hepsinin odak noktası bendim.
Yüzüme mahçup bir ifade kondurarak, "Şey," dedim. Onlarla konuşmaktan çekindiğimi düşünmelerini istiyordum. "B-ben dün için özür dilerim. İsteyerek olmadı." Titreyen sesim ve arada sahteden kekelemem sadece bir oyundu.
"Ne? Duyamadım?" dedi söylediklerime karşılık olarak yüksek bir sesle. Böylece bizi izelemeyen insanların da dikkatini çekmiş ve ortamın ölüm sessizliğine boğulmasını sağlamıştı.
Hiç bozuntuya vermeden tekrar özür diledim. Zamanı gelince özür dilemeye bile muhtaç olacaktı. Onu bizzat ben muhtaç edecektim.
"Omzuna isteyerek çarpmadım. Senin Defne olduğunu fark edince de korkudan ne yapacağımı bilemedim, kahve elimden düştü. Tekrardan özür dilerim."
Tok sesim, sessizliğini koruyan kantinde çok net duyulmuştu. İnsanlar tekrardan fısıldaşmaya başlarken, Defne zafer kazanmış gibi sırıttı.
Keşke ağzına bir tane çaksam...
"Paris'ten getirttiğim ceketim kirlendi senin yüzünden ama görmezden geleceğim bu seferlik. Belli daha yenisin."
Böbürlenerek konuşmasına içimden kahkaha atmak gelse de tuttum kendimi. Şimdi hiç sırası değildi.
"Umarım bundan sonra daha dikkatli olursun, tatlım."
Masada oturan arkadaşlarının üstündr kısa bir süre göz gezdirip, tekrardan Defne'ciğe baktım. Yüzümde minnettar bir gülümseme oluşurken, "Bundan emin olabilirsin." dedim sadece. Sonra da vereceği cevabı beklemeden yanından geçip gittim.
Kantinin çıkışına geldiğimde insanlar fısıldaşmaya devam ediyordu. Herkes oldukça şaşırmıştı Defne'den özür dilememe. Fakat atalarımız ne demiş: Dostunu yakın tut, düşmanını daha da yakın.
Bundan sonra aldığım her nefesi onlara bu hayatı zindan etmek için harcayacaktım.
Düşündüklerimle beraber yüzümde oluşan şeytani gülümsemeye engel olamadım, olmadım.
Çok eğlenecektik, çok.
🎭| bölüm sonu
selammm biçızlar nassınız iyisiniz inş
sınavlarınız okulunuz nasıl gidiyor ayol sohbet edelim azcık
şey bir de kurgu hakkında kafanızda bir şeyler oluşuyor/oluştu mu? açıkçası fikirleriniz çok merak ediyorum
görüşmek üzere muaahh
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zorba | textimsi [düzenleniyor]
Teen Fiction"Herkesi tanıttığıma göre," dedim kafamı sola yatırırken. "Yeniden tanışmanın zamanı geldi. Ben Mısra Yekta. Serhat Esen'in aklınca dolandırmaya çalıştığı Selçuk Yekta'nın kızı olan Mısra Yekta." Kim olduğumu duyan Esen ailesinin yüzünde beliren kor...