1.7

9.9K 404 11
                                    

İyi okumalar!

***

Odanın kapısının tıklatılmasıyla dirseklerimin üzerinde doğruldum ve kapıya baktım. Bu esnada "Gel." demeyi de unutmamıştım.

Kapı aralanırken içeriye temizlikten görevli kızlardan biri girdi. Elimdeki kumandadan müziğin sesini kısarken tamamen doğrulmuş ve yatakta oturur bir hâle gelmiştim.

Genelde ben odamdayken uğramazlardı buraya.

"Mısra Hanım," diye başladı söze. "Selçuk Bey sizi çalışma odasına çağırıyor. Bir bakacakmışsınız."

Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Bu sefer farklı bir düğmeye basarak şarkıyı durdurdum ve "Neden çağırıyormuş?" diye sordum merakla. Herhangi bir 'yaramazlık' yapmamıştım. Kredi kartlatının limitini de aşmamıştım.

Beni çağırması için hiçbir sebep yoktu.

"Bilmiyorum, efendim." dedi saygılı bir tavırla. "Bana sadece sizi çağırdığını iletmemi söyledi."

Başımla onayladım. Yataktan kalkarken, "Tamam, teşekkür ederim." demiştim.

Odanın bir ucuna ilerlerken soyunma odamın sürgülü kapısını kaydırdım ve içine girdim. Tshirtlerin olduğu kısımlara ilerlerken rastgele bir kapak açtım ve en üstte duran yeşil tshirtü giydim. Üstünde beyaz baskılı yazılar vardı.

Normalde üzerimdeki siyah braletle de inebilirdim babamın yanına fakat yanında iş arkadaşlarından birisi olabileceği ihtimalini göz ardı edememiştim.

Hem bir de, üşümüştüm.

Ayağıma gelişi güzel bir ev terliği geçirdim ve merdivenlerden inmeye başladım.

Ev dört katlıydı.

İlk katı salon, mutfak, yemek odası, misafir odası, misafir banyosu - tuvaleti gibi şeyler varken ikinci katta babamın çalışma odası, annemlerin odası, annemlere özel tuvalet ve banyo vardı. Bunlardan hariç bir de ablamın odası vardı ama oraya pek uğrayan olmazdı. Bodrum katta ise annemin  koleksiyon yaptığı şaraplarını saklamak için bir mahzen vardı. Tabii bir de bunların arasına karışmış babamın viski şişeleri...

Çatı katı ise tamamen bana aitti. Evet, evimizin tamamı bu kadardı galiba.

Sayılı basamağı bitirip, 2. kata geldiğimde merdivenleri solumda bırakarak sağa saptım. Babamın çalışma odası ve yatak odası sağ taraftaydı.

Çalışma odasının önüne geldiğimde kapıyı çaldım ve babamın müsait olduğunu anlayınca içeriye girdim. Tekti.

"Gel, güzelim." dedi sakin bir tavırla. Yüzündeli yorgunluk sesine vurmuş, ona karşı içimde kocaman bir şefkatin belirmesine yol açmıştı.

Babam, bizim için çok çalışmıştı ve hâlâ daha çalışmaya devam ediyordu. Üzerindeki insanların sorumluluklarının onu ne kadar yorduğunu görebiliyordum. Onu anlıyordum da. Bu kadar insana ekmek kapısı olmak gerçekten zordu. Hele bir de işleri sıfırdan kurunca, her şey daha da zordu.

"Beni çağırmışsın, bir şey mi oldu?" diye sordum masanın etrafından arkasına geçerken. Gözleri masanın üzerindeki dizüstü bilgisayardaydı. Bir şeyler kontrol ediyor olmalıydı.

Yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra omuzlarına masaj yapmaya başladım. Bunu sevdiğini biliyordum. Küçükken de yapardık.

Gülümserken ikinci çekmeceyi açtı ve bir dosya çıkardı. Onu kendi hizzasından biraz yana kaydırarak masaya bıraktı. "İstediğin dosyaları muhasebe anca çıkarabildi."

Ağzımdan çıkan şaşkınlık nidası odanın  içinde yankılandı. Kaşlarım kavislenirken ellerim dosyaya gitti. Beni o akşam geçiştirdiğini sanmıştım...

Tüm açık sözlülüğümü kullanarak düşündüklerimi aynen ona da söyledim. "Beni geçiştirdiğini sanmıştım."

Sesli bir şekilde gülüşünü işittim. Omzunun üzerinden yüzüne bakmaya çalışırken, "Neye güldün?" diye sordum.

"Seni geçiştirdiğim düşündüğün hâlde nasıl bu kadar sabredebildin, ona şaşırdım." diye açıkladı.

Babam kişiliğimin farkındaydı. Geçiştirilmeye, görmezden gelinmeye katlanamadığımı biliyordu. Eğer böyle bir şey yaptığını fark edersem kendisini rahat bırakmayacağımı da biliyordu. Ona şaşırmış olmalıydı. Doğrulup omuzlarını sıkmaya devam ederken ben de güldüm.

"Aslında yemekte soracaktım ama gelmedin." diye şaşkınlığını giderdim. Kızının değiştiğini düşünmesini istemezdim. "Sahi," dedim sonradan gelen bir farkındalıkla. "Sen ne zaman geldin?"

"Çok olmadı. İncelemem gereken birkaç dosya vardı. Onları inceledikten hemen sonra seni çağırttım."

Anladım dercesine salladım başımı. O bunu görmemişti ama olsun. "İyi madem." dedim hoşnut bir tavırla. "Ben bunları bir inceleyeyim."

Kalın dosyayı elime almış yengeç gibi yan yan odadan çıkıyordum ki, babam "Dur bakalım," dedi. "Öyle açıklama yapmadan alıp gitmek yok."

Dudaklarımı büzdüm bıkkınlıkla. Henüz emin olmadan nasıl bir açıklama yapmabilirdim ki. Düşüncelerimi rakamlarla kanıtlamam gerekirdi.

"Bunları inceledikten hemen sonra açıklama yapsam?" dedim babamın kıyamayacağı bir ifadeyle.

Bir süre yüzümü inceleyerek dediklerimi tarttıktan sonra başıyla onayladı. "Öyle olsun bakalım. Güveniyorum sana."

Babama gülümsedikten hemen sonra sekerek odadan çıktım. Aynı hızla merdivenleri de tırmandıktan sonra odama girdim ve zaman kaybetmeden elimdeki dosyayla beraber bilgisayar masasına oturdum.

Tüm gece ilgilenmem gereken bir dosya vardı.

🎭| bölüm sonu

🎭| bölüm sonu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
zorba | textimsi [düzenleniyor] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin