İyi okumalar!
***
Aa: Bilgisayarını getirdim.
Aa: Neredesin?
Mısra | Yazıyor
Mısra: Dış kapının önündeyim. Şimdi gireceğim okula.
Mısra: Sen neredesin asıl?
Aa: Otoparktayım, geliyorum kapıya doğru.
GörüldüMısra: İyi.
🎭| düz yazı
Turnikelere bastığım öğrenci kartımın okunmamasıyla kaşlarımı çattım. Güvenlik kulubesini doğru yürüdüğüm sırada beni fark eden Hasan Bey alelacele dışarıya çıktı.
Benim okula gelmemle beraber değişen güvenlikti kendisi.
"Bir sorun mu var, Mısra hanım?" diye sorduğunda onaylarcasına kafamı salladım. Elimdeki öğrenci kartını havaya kaldırıp salladığımda, "Kartımı okumuyor?" diye söyledim sorarcasına.
Hasan Bey'in cevap vermesine gerek kalmadan kulübeden çıkan diğer güvenlik cevapladı sorumu. "Kartınız müdür tarafından iptal edildi. Artık bu okulun öğrencisi değilsiniz."
Duyduklarıma sinirli gülüşümü tutamazken etrafta gezdirdim gözlerimi. Bizi izleyen ve de dinleyen birkaç beden ilgimi çekmezken kilitli kapıya doğru yürüdüm.
"Ne saçmalıyorsunuz siz? Açın şu kapıyı." dedim sertçe. Konuşmamla beraber Hasan Bey'e göre genç olan adam alaylı gülüşünü koydu. Gözlerimin sinirden seğirdiğini hissettiğimde hoş olmayan bakışlarımı çoktan adama dikmiştim. "Bu okulun öğrencisi değilsin, diyorum kızım. Kıt mısın? Giremezsin."
Üstüme yürüyen bedeni Hasan Bey omzularında tuttu ve daha fazla gelmesini engelledi. Sertçe geri ittiğinde adam bunu beklemiyor olacak ki geri sendelemişti. "Haddini bil, Bekir."
Bekir dediği adamın şaşkın bakışlarını umursamadan bana döndü. "Kusura bakmayın, Mısra Hanım. Arkadaş daha çok yeni, kime nasıl davranacağını bilmiyor." Elinde tuttuğu anahtar demetiyle demir kapıyı açtı ve geri çekildi. "Buyrun, geçin siz."
İnsanların şaşkın mırıltılarını duymazdan gelerek yanlarından geçip gidecekken vazgeçerek üstüme yürüyen adama baktım. "Arkadaşa artık bir işi olmadığını ugun bir dille anlatırsınız siz, Hasan bey." dediğimde genç olanın gözlerinde gördüğüm panik beni mutlu etti.
Benim kim olduğumu bilmek zorunda değildi ama fiziksel olarak kendisinden güçsüz birisine nasıl davranacağını bilmeliydi.
"Anlatacağımdan şüpheniz olmasın, efendim." dediğinde dönerek yanşarından geçtim ve açılan kapıdan içeriye girdim.
İnsanların arkamdan birilerinin altına girerek bu okula geldiğimi ya da bu kadar özgüvenli olduğumu düşünmelerini umursamıyordum. Hiçbir zaman kendimden başkasına güvenmemiştim.
Bahçenin bir kenarında elinde bilgisayar çantamla beni bekleyen Devrim'in yanına vardığımda uzattığı çantayı direkt atmıştım.
"Teşekkür ederim. Zahmet verdim sana da." dedikten sonra vereceği cevabı beklemeden gidiyordum ki, bileğimden tutarak beni kendine çekti.
Dengemi koruyamayarak göğsüne çarptığımda burnum sızlasa da ilgilenmedim. Bileğimi elinden kurtararak geri çekildiğimde gözleri yüzümde dolaşıyordu.
"Az önce orada ne oldu?" diye sordu sesinde olan sinirle.
Söyleyip söylememek arasında kalsam da en sonunda konuşmaya başladım. "Babamın çalışanı beni babamın okuluna almadı." Sesimde bariz anlaşılan alayla eş zamanlı olarak kaşlarını kavislendirdi.
"Eminim seni tanımadığı için öyle davranmıştır." diye uzlaşmacı bir sesle adamı savunduğunda zaten tepemde olan sinirle kahkaha attım.
"Oradan bakınca bu yaşıma kadar babamın soy adını kullanarak gelmişim gibi mi gözüküyor?" diye sordum kendimi gösterirken. Sesim ister istemez sert çıkmıştı.
Çoğu insan babamın bir kızı olduğunu bile bilmezdi. Üstelik bizi medyadan koruyarak büyüten babamı es geçip onun soy adını kullanamazdım. Bu her açıdan tehlikeliydi o zamanlar küçük bir kız çocuğu olan bizim için.
Ama şimdi değildi.
Sessiz kaldığını görünce sinirle konuşmaya devam ettim. "Şimdiye kadar babamın adıyla var olmadım! Zaten sorun da soy ad falan değil. Kendinden güçsüz birisinin üzerine babamın oğlu yürüse ona da aynı tepkiyi verirdim."
Çenesinin kasıldığını açık ara fark ederken, "Üstüne mi yürüdü o piç?" diye sordu. Sesinde duyduğum sinire şaşırsam da açık vermedim. Ağırca başını çevirdi ve eşyalarını toplamış, güvenlik kulübesinden çıkan adama baktı. "Orospu çocuğu." diye ağzında bir hırlama çıktığında çoktan o tarafa doğru yürümeye başlamıştım.
Bu sefer onun kolundan tutup durduran benken biliyordum ki kendisi durmak istemese durmazdı.
"Saçmalama, Devrim. Adamı mı döveceksin?"
"Belasını bile sikerim."
Bana bakmadan söylediği şey komiğime gittiği için kafamı sağa çevirerek gülerken Devrim'de kafasını çevirdi ve beni seyretti. Sinirden falan eser kalmamıştı.
"Tekrar teşekkür ederim." dedim çantayı havaya kaldırarak. "Millete yeterince dedikodu çıkardık. Ben gideyim artık, zil çalacak zaten."
"İlk tenefüs kantine gel. Dün konuşmamız yarım kaldı." dedi kafasını sola yatırıp arsızca gülümserken. Gözleri dudaklarımdayken dudaklarını yaladığında güldüm ve onaylamazca kafamı salladım.
Benim bu çocukla çok işim vardı, çok!
🎭| bölüm sonu
selam selam selaaammm!
bir haftadır ger gün en az bir bölüm paylaşma rutinimi bozmadım ve bugün de bölüm paylaştım...
alırım bir tebriğinizi😽
açıklamak istediğim birkaç şey var. onları açıklayıp gideceğim.
öncelikle hepinizin bildiği gibi okullar açılıyor ve bir öğrenci olarak benim de günümün çoğu öğrencilikle ilgili şeyleri yapmakla geçiyor. bu yüzden tatildeki kadar aktif olabileceğimi düşünmüyorum.
zorba'nın okuyucu sayısının arttığının ve artmaya devam ettiğininin bilincinde olarak pazar günleri bölüm günü olur diye düşünüyorum. hafta içi hiçbir şey yazamasam bile cumartesi günü tamamlar pazar günü de yayımlarım.
bunun haricinde tabi ki yine kara düzen hafta içi tamamlanmış bölüm olursa onu da yayımlarım.
kurgu ile ilgili de şuna bir açıklık getireyim:
selçuk bey (mısra'nın babası oluyor) ailesine ve mahremiyeti önem veren birisi olarak ailesini hiçbir zaman magazin malzemesi yapmadı. bölüm içinde mısra'nın ve geçen bölüm faruk'un da dediği gibi çoğu kişinin onların varlığından haberi yok. bu yüzden mısra'nın ya da yüsra'nın okulun sahibinin kızları olabileceğine ihtimal vermiyorlar.
burs konusuna da gelirsek: kimse selçuk bey'in çocuğu olduğunu bilmediği için direkt muhasebeden okula kesilen paranın burs parası olduğu düşünülüyor ve mısra burslu algısı çıkıyor.
illa ki yürütmeliğe uymayan şeyler vardır kurguda ama dediğim gibi bunun bir 'kurgu' olduğunu unutmayalım.
güzelce açıklayabilmişimdir umarım. sağlıcakla kalın.
görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zorba | textimsi [düzenleniyor]
Teen Fiction"Herkesi tanıttığıma göre," dedim kafamı sola yatırırken. "Yeniden tanışmanın zamanı geldi. Ben Mısra Yekta. Serhat Esen'in aklınca dolandırmaya çalıştığı Selçuk Yekta'nın kızı olan Mısra Yekta." Kim olduğumu duyan Esen ailesinin yüzünde beliren kor...