18- Boyalar ve... ne?

193 24 12
                                    

"Sıkıldım." dedi Aiden buraya geldiğinden beri bininci kez.

Yüzümü ovdum. "Sana söyledim. Burada kalmak zorunda değilsin."

Aiden salondaki kanepeye yayılmış oturuyordu. Televizyon izliyorduk ama Aiden burada öylece oturmanın ne kadar sıkıcı olduğuyla ilgili şikayet edip durdu. Kayıtlara geçsin, The Big Bang Theory sıkıcı değildi.

Aiden yüzünde büyük bir gülümsemeyle birden oturduğu yerde dikleşti. "Ne yapacağımızı biliyorum."

Ona yan yan baktım. "Neymiş?"

"Üzerini giyin. Dışarı çıkıyoruz." dedi ayağa kalkarak.

"Hop hop." Ben de ayağa kalktım. "Önce ne yapacağımızı söyle."

Güllümsedi. "Sürpriz. Sadace git giyin ama çok süslü şeyler giyinme."

Gözlerimi devirdim ve merdivenlere yöneldim. "Ah evet, çünkü daima süslü şeyler giyinirim."

Odama gittim ve kapıyı kapattım, ve tabi ki kilitledim. Bir kot pantolon ve siyah Metallica t-shirtümü çıkardım. Onları hızlıca üzerime geçirdim ve eski converselerimi kaptım. Banyoda dişlerimi fırçaladım ve sonra saçlarımı taradım. Yatağımdan telefonumu aldım ve aşağı kata indim.

Aiden kapının yakınında oturuyor ve telefonuyla uğraşıyordu. Bana baktı. "Hazırlanması sonsuza dek süren kızlardan olmadığına sevindim." Ayağa kalktı. "Güzel t-shirt."

"Teşekkürler." dedim. Telefonuma baktım. "Şu an mı çıkıyoruz? Çünkü annem beşte iş yerinden ayrılıyor ve ondan önce evde olmak istiyorum."

"Saat sadece iki Riley." Aiden güldü. "Daha çok vaktimiz var." Dış kapıyı açtı ve ikimiz de dışarı çıktık. Aiden anahtarlarımı verdi ve ben de kapıyı kilitledim. Alex'in arabasın doğru yürürken anahtarları cebime koydum. Arabaya bindik ve...Aiden beni nereye götürüyorsa oraya doğru yola çıktık.

"Önce bir şeyler almak için 'bir dolarcı dükkanına' uğramamız lazım." dedi Aiden. "Çok uzun sürmez."

Nereye gittiğimizi çok merak ediyordum. Ve neden bu fikri için bir şeylere ihtiyaç duyduğumuzu da.

Kısa zamanda en yakınımızdaki her şeyi bir dolara satan bir dükkanın park alanında durduk. Kemerimi çözmeye başladım. Aiden elini elimin üstüne koydu. Şaşırmış bir biçimde ona baktım.

"Ben kendim gideceğim." dedi bana. "Hemen dönerim."

Koltuğumda arkama yaslandım ve Aiden kapısını açtı. "Bu hiç adil değil."

"Hayatın kendisi adil değil!" diye bağırdı kapıyı kapatırken.

İşkence gibi geçen beş dakikanın ardından, elinde iki poşetle dükkandan çıktı. Sürücü tarafının kapısını açtı ve poşetleri kucağıma bıraktı. Poşetlere bir göz atıp kuşku dolu gözlerle Aiden'a baktım. "Aiden." dedim sakin sakin. "Neden poşetlerin birinde iki kutu prezervatif ve diğerinde üç kutu boya var?"

Gülmeye başladı. "Hımm, boya bizim için. Prezervatifler de ben kullanayım diye."

"Aiden!" diye bağırdım.

"Dalga geçiyordum!" Gülmeye devam etti. "Prezervatifleri de biz kullanacağız. Ama düşündüğün amaçla değil."

Prezervatifler ve boya. Bunların tümüyle ne yapmak istediğine dair hiçbir fikrim yoktu.

"Prezervatifleri tezgaha koyduğumda kadının yüzünü görecektin." Sırıttı. "Ona acil bir durum olduğunu söyledim."

Ona gülmeye başladım. Kadının yüzü ne şekle girmiştir hayal edebiliyordum. "Bu söylenmesi doğru bir şey olmayabilir."

Outcasts • Türkçe ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin