6.BÖLÜM | SAYFALARA DÖKÜLMÜŞ RUH PARÇALARI

55 9 8
                                    

Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın.🖤🖤🖤

Gelecek bölüm artık hikayeye net olarak giriyoruz. Şimdiden hazırlanmaya başlasanız iyi oluuur.

Şarkılar:

Perdenin Ardındakiler- Beni Kendinden Kurtar

Tuğkan-Kusura bakma

Hayatlarında hiç baygınlık geçirmemiş insanlar bayılmanın nasıl bir şey olduğunu merak eder

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatlarında hiç baygınlık geçirmemiş insanlar bayılmanın nasıl bir şey olduğunu merak eder. Size nasıl bir şey olduğunu anlatayım. Eğer benim gibi açlıktan bayıldıysanız, zaten öncesinde bilincinizin sizi terk edeceğini anlarsınız ama içten içe kendinizi hayır olmayacak diye ikna edersiniz. Önce kulaklarınız uğuldar, sonra ensenizden kulaklarınıza yayılan bir sıcaklık dalgası hissedersiniz daha sonrasında da etraf dönmeye başlar ve gözleriniz kararır, ayaklarınız sizi taşımaz ve bayılırsınız.

Size ne olduğunu anlayacak kadar zamanınız bile olmaz bazen. Gözlerinizi nasıl ki bir anda yumduysanız öyle açarsınız ve olanlara anlam veremeyip tuhaf gözlerle çevrenizi izlersiniz.

Bayılmak kesinlikle iğrenç bir şeydir.

Kulaklarımda uğuldayan seslerle gözlerimi oynatmaya çalıştım ve sanki birisi beni dürtmüş gibi irkilerek gözlerimi araladım. Birbirine yapışmış kirpiklerim, birbirinden zorlanarak da olsa koparken gözümde biriken çapaklar görüşümü bulandırıyor ve gözüme batıp canımı yakıyordu. Gözümü ovuşturmak için elimi kaldırmak istedim ama kolumda hissettiğim hiç de yabancı olmadığım acı, inleyip koluma bakmama sebep oldu.

Gözümü kırpıştırırken diğer elimi kaldırıp gözümü ovuşturdum ve görüntünün netleşmesi için kendime zarar verdim. Giderek netleşen görüntüm, kolumdaki acının kaynağını bana gösterdi. Koluma takılı seruma bakarken kaşlarım çatıldı ve burnuma gelen tanıdık kokuyla nerede olduğumu merak eden tarafımın merakı giderildi.

Hastanedeydim.

Ellerimi gövdemin etrafından yatağa bastırdım ve kollarıma uyguladığım kuvvetle doğruldum. Kolumda hissettiğim acının artmasıyla dişlerimi sıkıp acı hissini görmezden gelmeye çalıştım.

Hastanede geçirdiğim uzun zamanlar, bu görüntüyü benim için tanıdık bir hale getiriyordu. Kolumdaki şişkinliğe bakarken damar yolunun damardan çıktığını düşündüm. Serum deri altına akmış ve kolumun şişmesine sebep olmuş olmalıydı. Sıkıntıyla oflarken bacaklarımın üzerindeki ince örtüyü üstümden attım ve yatağın yanındaki dolabın üstünden bir peçete alıp yine yatağın yanındaki duvara yapışık alkol şişesiyle ıslattım. Damar yolunu koluma yapıştırmak için kullandıkları yapışkanları derimden soyup damar yolunu çıkardım ve alkollü peçeteyi koluma bastırdım.

Hastanelerden nefret ediyordum.

Hey, bir dakika! Ben buraya nasıl gelmiştim?

Gözlerimi odanın içerisinde dolaştırıp soruma yanıt ararken gözlerim gördüğü bedenle duraksadı, dudaklarım istem dışı aralandı ve ben o aralıktan içime derin bir nefes çektim. Cihan, odadaki küçük koltuğa büyük bedenini sığdırmak için iki büklüm olmuş şekilde uyuyordu. Büyük bedenini koltuğa sıkıştıramamıştı ve bir bacağı yerdeydi, diğer bacağıysa yarısına kadar koltuğun üstündeydi. Diz kapağının hemen altına gelen kısımda koltuk bitiyordu ve ayağı havada duruyordu. Pek de huzurlu bir uykuda olmadığı belliydi. Kaşlarının arasındaki küçük çizgi kaşlarının az da olsa çatık olduğu izlenimini veriyordu. Kirpikleri belirgin elmacık kemiklerinin üzerine düşmüştü. Dudakları aralıktı ve içine çektiği her nefesle göğsü yukarı kalkıyordu. Uyurken ki halinde insanı etkileyen pek de bir şey yoktu. Bir kere gözleri açık uyuyordu. Gözlerinin beyazın görebiliyordunuz ve bu korkunçtu. Ayrıca kollarını göğsünde birbirine bağlamış uyuyordu. Kim bu şekilde uyurdu ki?

Porselenden HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin