[][][][][]
Asker sevmek zor işti. Ama beni kendine aşık eden de kömür karası gözleriydi. Asaletle giydiği üniforması, kalbinin güzelliğinin yüzüne yansımasıydı.
"Seviyorum ulan. Var mı? Lacivertlerinin bakışını seviyorum, efsunlu gülüşünü seviyo...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan bir günahı, Seni beklediğim kadar... -Ahmet Hamdi Tanpınar-
[][][][][]
Odaya girdikleri an ikisinin de bakışları bir benim üzerimde bir İlyas'ın üzerinde gidip geldi bir süre. Selim şaşkınlığınıgözlerine yansıtmayı seçerkenNazlı bunu kelimelere dökmüştü.
"Deniz?" Sandalyemden kalkmayıp sadece yönümü onlara çevirdim. Başımı biraz sağa eğip onunki gibi bir ses tonunda cevap verdim.
"Nazlım?" Bir süre orada durduktan sonra gözlerini bir anlığına kapattı ve derin bir nefes aldı. Neye şaşırmıştı bu kadar?
"Ben... sanırım buna hazırdeğilim," dedi ve kendini Selimin yanına, koltuğabıraktı.
Bir dakika bir dakika, Nazlı ikimizin bir ilişkisiolduğunu mu düşünmüştü? Aklıma dank eden bu soruyla gözlerim Selimi buldu.
Ne demeye çalıştığımıanlamış olacak ki gözleriniaçıp kapayarak beni teskin etti. Ben de işime devam ettim. Bunu da nereden çıkarmıştışimdiNazlı? Yani evet biraz paranoyak bir yapısıvardı ama ben bir Cerrahtım sonuçta. Kimin ameliyatına girdiğimi, kimin nesi olduğunu soyunu sopunu araştıracakdeğildim ya.
"Nereden öğrendin?" İlyas'ın ılımlı sesi ile sorduğu soru sanırım Selim'e idi.
"Cahitten," dedi ve kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. Aynı anda da İlyas'ın sert bir öksürük sesi odayı doldurmuştu.
"N'olur bana biri burada şuan ne olduğunuaçıklasın," dedi Nazlı tane tanekonuşarak. Bu hali beni gülümsemişti. Kafayısıyırmış gibi duruyordu.