"Bugün size levrek pişirdim şefim." Ellerimi arkamda birleştirip düz bir suratla ona bakmayı sürdürdüm. Üst kattan Rüzgar'ın onaylamaz bakışlar ile bana baktığına emindim. Bana balık pişirmememi itina ile belirtmişti. Fakat onu dinlemek istemiyordum sanırım.
"Altında buruk hurmadan yaptığım bir ezme var. Üzerinde ise vişne ile yaptığım ekşi, ferah bir sos. Levrek tavada yedi dakikadan kısa piştiği için hala yumuşak ve ıslak olmalı. Afiyet olsun." Yanına koyduğum yeşillikli salatadan başlarlarken Serra hanımın şimdiden beğendiğini görebiliyordum.
"Levrek fazla basit değil mi sence?" Kemal bey çatalını eline alırken bana bakmıştı.
"Lezzetli olduktan sonra ne pişirdiğim bu kadar önemli mi?"
"Eğer rakibin kırk dakikada hindi pişirirken sen levrek pişiriyorsan önemli." Gözlerime bakarak levrekten büyük bir paarçayı ağzına attı.
Dört jüride kendi payını yiyince tabakta pek bir şey kalmamıştı. Jüriler tekrardan karar vermek için arkaya geçtiklerinde Zerde yanıma ilişti.
"Sen iyi misin? solgun duruyorsun." Kaşlarını çatarak suratıma baktı.
"Evet." Yemek yaparak geçirdiğim bir saatin sonunda ilk kez gülümsedim. Kendimi inanılmaz yorgun hissediyordum aslında. Kulisten makyajımı tazeleyip nasıl çıktığımı hatırlamıyordum bile. Tek bildiğim yukarı bakmamak için inanılmaz bir çaba sarf ettiğimdi.
"Pekala..." Zerde konuşkan anımda olmadığımı anlayıp kendi tezgahına döndü. Aynı anda şeflerde stüdyoya geri döndükleri için boğucu düşüncelerimden kurtuldum.
"Hepinizin eline sağlık." Michelle geniş gülümsemesi ile bizi alkışladı. Üst kattan gelen tezahüratlar ile herkes yukarıya bakıp el salladı. Yekta ve Kerem adeta iki kişilik bir trübinlerdi. Fakat oraya bakmamaya devam ettim.
Sesler kesilince sözü bu sefer Kemal bey almıştı.
"Son tura geçen üç kişi var aslında." Üst kattan şaşkınlık dolu sesler yükseldi. Hepimiz bunun son oyun olduğunu ve birimizin kazanacağını sanıyorduk. Fakat kalanlarımızdan sadece bir kişi elenecekti.
"Çok lezzetli yemekler. Seçim yapmak inanılmaz güç. Bu tabaklar arasından bir kişiyi seçmek diğerlerine tamamen haksızlık olacaktı. Bu yüzden üçlü bir final izlemek keyifli olur diye düşündük." Serra hanım kalan açıklamayı yapmıştı.
Kalbim anlık olarak korkuyla attı. Kolaya kaçtığım için elenen kişi olmaktan deli gibi korkmuştum. Yinede kendimi sakinleştirmem zor olmamıştı.
"İlk isim," Michelle kağıdına bakıp gülerek yüzlerimize baktı. "Giray sensin." Giray denilen adam yorgunlukla ayağa kalkıp tezgahların önündeki yerini aldı. ŞEfler bana saatler gibi gelen bir süre boyunca onun yemeğini övdüler. Sıkıntılı nefesler aldığım sırada zorlukla ayata durduğum için ellerimi tezgaha yasladım.
"İkinci isim," Serra hanım öne çıkarak konuşan kişi olmuştu. "Adaşım Serra." dedi gülerek yarışmacıya bakarken. Gözlerim korku ile Zerde'ye gitti. Onu gerçekten çok sevmiştim ve hangimiz kazanırsak kazanalım üzülecektim. Ama kazanmam gerekiyordu. Bu ödüle ihtiyacım vardı. Yemek yapabildiğimi görmeye ihtiyacım vardı. İnsanlara bunu kanıtlamaya, jürilerin sosçuyum diye beni aşağılamamaları gerektiğini göstermeye ihtiyacım vardı. Seçim yapmayacak duruma gelmeye ihtiyacım vardı...
"Üçüncü isim," Vedat bey son ismi söyleyecek olan kişiydi. Nefesimi tuttum. Ve kötü biri olmadığımı umarak ismimi duymak istedim. "Kiraz sensin." Tek kalp atımlık süre sonrasında rahatlayarak soluğumu bıraktım. Fark edilmeyecek derecede bocalamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yes CHEF
General Fiction(DÜZENLENECEK) Mutfak kendimi tek kendim gibi hissettiğim yerdi. Ve bir yıl boyunca oradan uzak kalmak eziyetten başka bir şey değildi. Geri döndüğümde beni karşılayacak olan şeyin sıcak tavalar, yemek kokuları, baharatlar, meyveler, sebzeler, çeşit...