6. BÖLÜM: TURP ve YASEMİN

10.2K 627 78
                                    

Bir yıl önce.

"Günaydın!" Barbaros neşe ile bağırırken gülümsedim.

"Günaydın." dedim aynı hevesle.  Elimdeki turpları doğramaya geri döndüğüm sırada ise sadece saniyeler içerisinde bir çift kol belime sarılmıştı.

Dirseğimle hızlıca karnına vurdum.

"Mutfaktayız!" Dedim ikaz edici bir sesle.

"Haklısın. Bende başka bir yerde olmak isterdim." dedi enseme yavaşça dudaklarını bastırırken.

"Bu şampuanı seviyorum." dedi ben tepkisiz kalmaya devam ederken.  Bu tehlikeli yakınlık yüzünden bir yerlerimi kesmemek adına bıçağı yavaşça bırakmıştım.

"Bu şampuanı ilk kez kullandım ama." dedim kıkırdayarak.  Fakat Barbaros dağıtmaya çalıştığım bu romantik ortamı kollarını bana daha da sıkı dolayarak bozmuştu bile.

"O halde hep bunu kullanmalısın." dediğinde başka bir şey söylemedim. Fakat o bugün oldukça konuşkan günündeydi. "Yasemin değil mi?"

Başımı sallayarak onayladım.

"Güzel." diye fısıldadı. Mayışmış gibi bir hali vardı.  Neredeyse sırtımda uyuklamak üzereydi. Fakat saat sabahin yedisi olduğu için hareket ederek kollarını açmasını sağladım.

"Bugün gelmene gerek yoktu." dediğinde omuz silktim.  Barbaros'un üniversiteden bir arkadaşının doğum günüydü.  Tanıdık olduğu içinde arkadaşları daha uygun fiyata büyük bir kutlama ayarlamışlardı.  Elbette sürpriz...

"Gidecek daha iyi bir yerim yok." dedim sadece. Bu tek kaşının havalanmasına sebep olurken tekrar turpları doğramaya dönmem ile beraber isyankar bir inleme dudaklarından kaçmıştı.

"Barbaros?" dedim söyleyeceğim şeyi çok fazla düşünmüyormuş gibi davranmaya çalışırken.

"Hım?" dedi dolaptan meyveleri çıkarırken. "Babam ile konuşmalıyız biliyorsun değil mi?" dediğimde mutfak bir anda buz kesmişti.  Aslında kulağa çok basit bir mesele gibi gelsede yirmi yıla yaklaşan arkadaşlığımızdan sonra yeni yeni duygusal bir şeyler yaşıyorduk. Ve babam her zaman Barbaros'u ailemizin bir parçası gibi görmüşken vereceği tepikiyi kestiremiyorduk.

"Gerçekten bu gerekli mi?" dedi her zaman kullandığı bıçağı hızlıca bir suyun altına tutarken.

"Elbette!" dedim dehşetle. Sözleri yüzünden tepkisinden korktuğum için yüzüne bakamıyordum.

"Mehir..." sızlanmaya başladığı an ben bıçağımı yine tahtaya bırakmıştım. "Aramızdaki şey o kadar ciddi mi sence de?" dediğinde başımdan dökülen kaynar sular iliklerime kadar beni titretmişti.  Ne söyleyeceğimi bilemeyerek turplara bakmaya devam ettim.  O bir şeyler söylüyordu fakat bir kulağımdan girdiği gibi diğerinden çıkıyordu.

Beni kendime getirende mutfağın açılan kapısı oldu. Başımı o tarafa çevirdiğimde Peride nefes nefese önlüğünü bağlıyordu.

"Günaydın!" dedi pastaları yapmakta geç kaldığı için hamur yapma makinelerini dolaplardan çıkarırken.

Barbaros, Peride mutfağın içerisinde koştururken yavaşça yanıma geldi.  Bu gözlerimi şiddetle doldursada bana bakmadığı için görmemişti.

"Sonra konuşalım bebeğim." saçlarıma dudaklarını kabaca bastırıp Peride'nin görmediğinden emin olunca işine geri döndü. Ben ise hayatımın en stresli salatasını yaptım. Yıllardır bir şeyler hissettiğim ve onlarca yıldır tanıdığım çocuk ilişkimizin ciddi olmadığını söylemişti.  Peki ayrılınca ne olacaktı? Bir daha hiç konuşmayacak mıydık?

Yes CHEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin