"Meksika."
"Fransa."
"Asya."
"Asya!" Helena heyecanla bağırdı.
Son olarak ben kaldığım için hepsi heyecanla yüzüme bakıyordu. Carlos'un yüzünde ayrılmak istemediğinden olsa gerek buruk bir ifade vardı. Kai ise onunla aynı yerde çalışacağımı söylersem ortalığı ayağa kaldıracak gibiydi. Daniel sadece bakıyordu. Onun yüzünden bir şey anlamak oldukça zordu.
Sonunda derin bir nefes alıp bana atılmış maili açtım.
"Fransa." Kai bir zafer nidası atarak ayağa kalktığında Carlos bir iddia kaybetmiş gibi arkasına yaslandı.
İtalya'daki tam birinci ayımızdı. Ve biz sonunda yeni restoranlarımızın konseptlerini öğreniyorduk. Michelle bey son güne kadar hiçbir açıklamada bulunmamıştı çünkü...
"Bu kadar üzülme bizde aynı yerde çalışacağız sonuçta." Helena zayıf yumruğunu Daniel'in omzuna vurduğunda o sadece zoraki bir şekilde gülümsemişti.
"Son yemeğimiz mi bu şimdi?" Dedim spagettileri doladığım çatalı ağzıma götürürken.
"Yeni yerlerimize alışana kadar öyle." Daniel gülerek öne eğildi. "Ne de olsa hala aynı yerde yaşayacağız." Manidar bir gülümseme ile içkisinden bir kaç yudum aldığında oturduğum yerde kıpırdanarak gözlerimi kaçırdım.
"Şeflere son bir sürpriz mi yapsak?" Carlos'un gözleri duvardaki saate ilişti.
Bugün buradaki son iş günümüz olduğu için erkenden gelmiş yemeğimizi kendimiz pişirip yemiştik.
"Hediye falan mı alsak?" Helena büyük bir açlıkla salatasından büyük çatallar alıyordu. Ona bakmak Daniel'de olduğu gibi beni rahatsız ettiği için bir kez daha gözlerimi kaçırıp yemeğimle ilgileniyormuş gibi davrandım.
"Ben yemek yaparız diye düşünmüştüm..." Carlos kafası karışmış bir şekilde fikrimi sorarcasına bana baktı.
"Şef Armando çalışmadan önce yemek yemiyor. Yinede onlara tatlı yapacak olursam servisten sonra tatlarına bakar. Hem tatlı olduğu için soğuması için zamanımız da olmuş olur." İlk başta sıcak bakmasamda düşündükçe mantıklı gelen fikir ile başımı salladım.
"Şeflere makarna açabildiğimi gösterme zamanım geldi de geçiyordu!" Kai parmaklarını birbirine geçirerek esnetti. Dövüşe hazırlanır gibi bir hali vardı.
"Yemeklerimizi beğenmeyerek bizi aşağılama ihtimalleri çok yüksek." Helena özgüvensiz bir nefes aldı.
"Amaç onlara en azından bir şeyler öğrendiğimizi göstermek." Dediğimde bakışlarının bana döndüğünü bakmasamda biliyordum.
"Senin için söylemesi kolay." Ağzının içine homurdandığında şaşkınlıkla kafamı kaldırdım. Diğerleride en az benim kadar dehşete düşmüş ona bakıyorlardı. Helena gözleri üzerinde hissedince yemeği kesip dudaklarını araladı.
"O da ne demek?" O gece söylediği aptalca şeyler bir kez daha zihnime düşerken ensemden yayılan sıcaklığı hissettim. Öfkemi belli etmemek adına çatalımı bırakarak pantolonumun kumaşını sıktım.
"Şimdi doğruları söylemek lazım..." Sesinde hala tereddüt olsa da bugün bana karşı normalde gösterdiği maskesini indirecek gibiydi. Haftalardır aramızda olan bu 'her şey iyi' rolüne ara verecekmiş gibi omuzları dikleşti. Kendinden emin durmak için bir hayli çabaladığı belli oluyordu. "Şefler sana özel bir muammele gösteriyor." Carlos bu sözler üzerine elini kaldırarak araya girmek istese de onu durdurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yes CHEF
Ficción General(DÜZENLENECEK) Mutfak kendimi tek kendim gibi hissettiğim yerdi. Ve bir yıl boyunca oradan uzak kalmak eziyetten başka bir şey değildi. Geri döndüğümde beni karşılayacak olan şeyin sıcak tavalar, yemek kokuları, baharatlar, meyveler, sebzeler, çeşit...