Keyifli okumalar....
Terastan ayrılıp Birlikte kızların olduğu locaya doğru gitmeye başladık. İçeride ki karanlık atmosfer ve yüksek müzik tam şuan Benim ruh halime uygundu.
Bu akşam Yalanlardan kendime bir merdiven inşa etmiştim. Bir gün o merdivende tökezleyecek ve düşücektim.
öyle zincirleme yalanlar söylemiştim ki kendime bile hayret ettim doğrusu. bütün bunları nasıl söylemiştim. Hem de hiç takılmadan. İçimde saklanan bir pinokyo çıkmıştı resmen.
Neden daha iyi bir karakter yoktu ki içimde.Anneannem bana korkunun insana yaptıramadığı hiç bir şey yoktur demişti. Ne kadar da haklıydı.
bir hayecan ile başlayan bu iş akıl almaz bir yere doğru gidiyordu. Ve ben buna engel olamıyordum.Locaya yaklaştığımızda Kırca ve vera saate bakıp duruyorlardı. Gergin gergin etrafı süzüp aralarında bir şey konuşuyorlardı.
Yanlarında ki biran ise arada Kırca'ya bir şeyler söylüyordu. Her ne söylediyse kırca'nın hoşuna gitmemişti. Öldürücü gözleri ile sinirle bir şekilde ona cevap veriyordu.
Biran ise onu daha gıcık etmek ister gibi gülümsedi. Kırca'nın aksine o keyif alıyor gibi gözüküyordu."Gitmeden önce numaranı bana verebilir misin?" Kulağıma gelen hoş sesi ile gözlerimi kızlardan aldım.
"Numaramı mı?" Dedim alfallayarak.
"Elbette. Sana ulaşmak istediğim Zaman işime yarayabilir diye düşünüyorum" şaka ile karışık kurduğu cümleye gülümsedim.Her ne kadar Numaramı vermek istemesem de. En doğrusunun vermek olduğunu biliyordum. En azından bana ulaşmak istediği zaman kafamdan uydurduğum yere gitmeden önce beni arardı. Ayrıca iletişim halinde olursak ortaya çıkan pürüzleri belki halledebilirdim.
"Tâbi.. evet bu mantıklı bir sebep." diyip. Ona numaramı verdim. Ve Birbirimizi telefonlarımıza kaydettik.Kızlar geldiğimizi görünce rahatlayan bir nefes verip hemen kalkıp yanıma geldiler.. Biran'da onlarla birlikte kalkmıştı. Saat geç oluyordu ve Büyünün etkisi geçmeden hemen gitmemiz gerekiyordu. Kurtlarla dolu bir sofrada bu akşam yemeği olmak istemezdik.
"Oysa gece daha yeni başlıyor ve siz gidiyorsunuz öylemi?" Diye sordu Biran. Şaşırmış bir şekilde bize bakıyordu.
Böyle bir festivalde gece gitmek şaşıralacak bir şeydi. Çünkü asıl hayat gece yarısından sonra başlıyordu.Kırca ona Bayık Bayık baktı.
"Görende bizi çok sevdin zanneder " dedi. Alaycı bir tavırla. Aralarında ne yaşanmıştı bilmiyordum ama pek sakin sakin oturmamışlardı sanırım.
"Oysa iyi anlaştığımızı sanmıştım" dedi. Sesini sırf sinirlendirmek için sesini üzgün yapmıştı.
Kırca onun bu tavrına hayretle baktı.
"En son benim dilimi kopacağını ve ızgarada pişirip bir güzel yiyeceğini söylüyordun" dedi .
Bira'nın gözleri parladı.
"Dil yemeği çok severim. Hem seninkide baya uzun, biraz alsam kimse farketmez. Eminim geri kalanı ile gayet güzel idare edersin " göz kırpıp serseri bir şekilde güldü.Kırca ise cevap vermek yerine beş yaşındaki çocuk gibi ona dilini çıkardı. Biran'ın gülen yüzü solmuştu. şimdi hem sinirli hemde hayret eder gibi bakıyordu. Sanırım kırca'nın böyle bir şey yapacağını hiç düşünmemişti. Ama bilmiyordu ki, o kırca'ydı ve her şeyi yapabilirdi.
"Sanırım " dedi tehlike bir sesle. " kimse sana ülkenin milli güvenliğinden sorumlu bakanına dilini çıkarmaman gerektiğini söylemedi " dedi ve üçümüzü şok etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALFA'NIN GELİNİ
Ficção AdolescenteDikkat!! +18 içerir Puslu gözleri tüm bedenimi tarıyor, aklından Bin bir türlü düşünceler geçiyor gibi düşünceli bir şekilde bakıyordu bana. "İçimde ki bu duygu beni bencilliğe itiyor. " Dedi. Gözlerimin içine bakarak. "Hiç olmadık şeyler geliyor a...