yine bir gecikme sonrası selamünaleyküm millet, baştan bu yana en uzun bölümle karşınızdayız. o yüzden bol yorum isterim ki özlem giderelim ve daha sık birleşelim <3
|1.KISIM|
16.BÖLÜM: "SUSKUN VİCDAN"
-Kerim Erginsoy.
Hiçbir şeyin yolunda gitmediği, bütün umudun bitip tükendiği bir anda ufak bir umut ışığıyla karşılaşmanın sanki en büyük isteğin gerçekleşmişçesine mutluluk duydurtabileceğini hiç bu denli net hissetmemiştim.
Leyla'nın başına gelenler, bunlardan sonra onun aklını yitirmişçesine farklı birine dönüşmeye başlaması, kendine zarar vermesi ve bu işi intihara kadar götürmesi beni hiçbir şeyi eskiye döndüremeyeceğimize inandırmaya başlamıştı ve bu inancın büyüdüğü sıralarda ortadan kaybolması çok büyük bir korkuya yol açmıştı. Onu uzun bir süre bulamayınca yeniden intihar ettiğine ve bu kez başardığına inanmaya başlamıştım çünkü artık her şey yaşanabilecek en kötü haliyle önüme çıkmaya başlamıştı ve olabilecek en kötü ihtimali düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.
Ama sonra aramış ve beni iyi olduğuna inandırarak içimi rahatlatmıştı. Ve o aramadan yaklaşık bir saat sonra şimdi sapasağlam karşımdaydı ve yüzü o günden sonra hiç bu kadar iyi görünmemişti.
Bunun nedeni neydi bilmiyordum ama bu tutunabileceğim bir umut kırıntısı olmaya yetecek gibiydi onu biliyordum.
Dış kapıyı tamamen açtım, bana belli belirsiz tebessüm edip içeri adımladı. İkimiz de hiç konuşmadık ve merdivene dönüp sessiz adımlarla odama ilerlemeye başladığında kapıyı kapatarak arkasına takıldım. Odama girdiğimizde derin bir soluklanışla kapıyı kapattım, aynı sakinliği korurken üzerindeki ceketi çıkartıp sandalyeye bıraktı ve dudaklarını birbirine bastırarak dönüp gözlerime baktı.
"Çok mu korkuttum?"
Onu inceleyerek yanına adımlarken, "Evet," diye cevapladım. Önünde durduğumda alnındaki kısa saçlarını usulca arkaya götürürken içimi çekerek başımı eğdim. "Çok mu seviyorsun bana eziyet etmeyi? Başına bir iş geldi diye korkudan delirmemi?"
Bana bir adım yaklaşarak aramızdaki mesafeyi kapattı, sonra da ayak ucunda kalkarak sıkıca boynuma sarıldı ve duraksamayla bakakaldım. Yüzünü boynuma yaslarken, "Özür dilerim," diye fısıldadı. "O intihar için de özür dilerim, bugün için de özür dilerim, sana yaptığım her şey için özür dilerim..."
Üzerimden atamadığım afallamayla hareketlenerek kollarımı ona sarışıma bana daha sıkı sarılarak karşılık verdi. Uzun zamandır ilk defa ondan böyle bir yakınlık görmüş olmanın tuhaflığı yüzünden sanki başka birine sarılıyormuşum hissiyatını onu iyice kendime çekerek yüzümü boynuna yaslayıp tanıdık kokusunu soluduğumda aşabildim. Sadece fiziksel bir yakınlık kurarak yapmamıştı bu sarılmayı, gerçek bir sığınma isteğiyle kollarıma geldiğini hissedebiliyordum ve çok özlediğimi fark ettiğim bu yakınlık dudaklarımda bir kıvrılmaya yol açarken elimi sırtında dolaştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİHNİN ENKAZI
RomanceSevmek panzehirken hudutsuzca sevmek zehirdi. Lakin bunu fark ettiğimde iş işten çoktan geçmişti.