Geldik! Ortalığın boşalmamış olmasını umut ediyorum, çok özledim çok. Eğer hâlâ buralardaysanız yorumla okuyun ve özlem giderelim olur mu, aşağıda buluşalım♥︎
|1.KISIM|
5.BÖLÜM: GÖKLER KADAR SONSUZ
Kerim Erginsoy.
Hiçbir zaman tam olarak hayat dolu biri olmayı başaramamıştım. Küçüklüğümde bugüne nazaran daha canlı daha hayat sever bir çocuk olduğumu hatırlıyordum ama o yaşama arzusu yaşım büyüdükçe azalmış, keyif aldığım şeylerin sayısı zamanla gerilere kaymıştı.
Bazen hayatın sesini izlediğim bir ağacın dallarının kıpırtısında bazen dinlediğim bir suyun hışırtısında duyuyor ya geçmişe ya geleceğe dalıyordum. Geçmişe daldığımda duyduğum şey özlem miydi emin değildim ama bazı şeyleri özlediğimin bilincindeydim, sadece daha ağır basan ama tanımlayamadığım duygular vardı. Geleceğe daldığımdaysa o düşüncelerin sonu hep başka kapıya çıkardı; ya huzurlu bir mutluluğa, ya iç sıkıntılı bir bıkkınlığa.
İlerde hangisini yaşayacağımı bilmiyordum, nerede ne yapıyor olacağımı da kestiremiyordum. Sadece nerede ne yapıyor olursam olayım yanımda Leyla'nın olması gerektiğini biliyordum aksi hâlde mutluluk duyuyor olmam imkânsızdı. Son zamanların da çıkarımıyla bakınca hayatımda her zaman dost konumunda olacağa benziyordu ve buna kendimi alıştıralı çok olmuştu ama onun hayatında başkasının oluşunun kabulüne alışmak o kadar da kolay olmayacaktı. Sıkışıp duran göğsüm bunu söylüyordu.
Sigaranın ucundaki düşmek üzere olan küle dalmış gözlerimi kapatıp açtım, külü yere silkip dalı dudaklarımın arasına aldım. Bakışlarım yola oradan da üzerinde oturduğum bankın karşısındaki apartmana düşerken sokaktan geçtiğini yeni fark ettiğim adamın adımlarını işittim ve gözlerim ona doğru döndü. Havada az bir akşam esintisi olsa da sıcaktı ama üzerinde siyah palto olan ortaları geçmiş bir amcaydı giden, gözleri yerde elleri ceplerindeydi. Üzerindeki çamur lekeleri buradan da görünüyordu. Yüzünü bana çevireceğini sezdiğimde gözlerimi üzerinden ayırdım ve hiç hazzetmediğim gereksiz göz temasından kaçtım, fazla zaman geçmeden uzaklaştı. Ortalığın yeniden sessizleştiği sırada sokağa giren Leyla'yı fark ettim ve etrafta amaçsız gezinen gözlerimi ona sabitledim.
Alp'le bizim eve gelişlerinin üzerinden bir aydan fazla geçmişti. Bu zaman aralığında onunla ya bir ya iki kez anca görüşmüşlerdi, Alp'in sınav zamanı olduğunu söylemişti. Biz de sınava düzgün çalışmaya başlama zahmetinde bulunmuştuk ve kalan her şey hâlâ olduğu gibiydi. Alp'le bundan sonra olacaklar mıydı bilmiyordum, görüşemeyişlerinin uzamasını umuyordum.
Yanıma ulaştığında başımı kaldırarak yüzüne baktım ve gülümseyerek bana bakan yüzüne gülümseyip yanıma oturduğunda bana sıkıca sarılışına keyifle karşılık verdim. Dün cumartesiydi ve görüşmemiştik, iki gün görüşmemek özlemeye fazlaca yetiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİHNİN ENKAZI
RomansaSevmek panzehirken hudutsuzca sevmek zehirdi. Lakin bunu fark ettiğimde iş işten çoktan geçmişti.