|2.KISIM|
8.BÖLÜM: ÇIKMAZ SOKAK
Yolun sonunda dönecek, gidecek bir yer olmadığını bilerek adım attığım bir yolculuktu Özgür'le aramda kurduğum bağın tanımı. Bu yola girmem için kimse beni zorlamamıştı, bunu benden o da istememişti. Kendi isteğimle girmeyi seçmiş, kendi isteğimle o yolun sonuna doğru ilerlemiştim. Yolun sonuna yaklaşmışken içimi saran bu korku geçiştirebileceğim bir korku değildi, geri dönme isteği doğuracak şiddette bir korkuydu. O yolun çıkmaz bir sokakla bittiğinin, kaçabileceğim herhangi bir yol olmayacağının en başından beri bilincindeydim. Eğer yolun başındayken dönmeye kalksaydım dönebilirdim, eğer yolun yarısındayken dönmeye kalksaydım yine dönebilirdim, hatta yarıyı biraz geçmiş olsam da dönebilirdim ama dönmek için artık çok geçti çünkü çok yol katetmiştim.
Katetmiş miydim? Dönemeyecek kadar mı ilerlemiştim?
Bilmiyordum. Net bir cevap bulamıyordum.
Bunu ilk kez ciddiyetle düşünüyordum çünkü iş ilk kez ciddileşmişti. Özgür'ü hayatıma alırken bir gün hafızası geri gelirse benden gidebileceğinin kabulüyle yapmıştım bunu, onunla bir bağ kurarken de aynı ihtimal hep aklımda kalmıştı. Ama bunlar yaşanırken ona böyle büyük hisler duyacağımı düşünmemiştim, ondan karşılık alacağımı ise asla düşünmemiştim. Şimdi ise ona haddinden fazla hisler beslediğimi biliyordum ve onun beni öpüşü bana göstermişti ki, hislerim karşılıksız değildi. Buna sevinmem gerekirdi, neden sevinmek yerine korkmuştum?
Çünkü... bu beklenmedikti. Çünkü ben sevilmeye alışık değildim, karşılık almayacağımı düşünmüştüm. Çünkü bir gün onun tarafından terk edilme ihtimali başta beni pek etkilememişti ama şimdi o ihtimal içimi öyle bir sıkıştırıyordu ki ağlayasım geliyordu. Bu yüzden sevinemiyordum, bu yüzden korkuyordum.
Ona zaten olmaması gereken derecede bağlanmıştım ve eğer karşılıklı hislerle ayrı bir yola girip bu ilişkiye bir isim verirsek ona daha da fazla bağlanacaktım, bu ihtimal şimdi beni çok korkutuyordu. Çünkü... çünkü o saatten sonra giderse ondan kopmayı başarabileceğime hiç emin değildim... Varlığına kendimi fazla alıştırırsam ve bir anda yokluğuyla karşılaşırsam bunu kaldıramayabilirdim...
Evet, benden önceki hayatını hatırladıktan sonra gideceği kesin değildi. Belki de ben sevilmeye, değer görmeye alışık olmadığımdan boş yere kuruntu yapıyordum ama o kuruntuyu yapmama sebep olacak büyük bir ihtimal daha vardı.
Özgür'ün hafızasının ardındaki o kişiliğinin kalbinde biri olma ihtimali...
Bu ihtimal beni bu korkuya düşürmeye fazlasıyla yeterliydi... Başkasını seviyorsa ve bunu bir gün hatırlarsa, hatırladığı gün beni o kişiye tercih edebilecek miydi? Eğer o bu tercihte bulunsa bile ben buna rahat bir vicdanla izin verebilecek miydim? Arkasında birini bırakmışsa ve o kişi onu çok seviyorsa, çok beklemişse Özgür'ü ondan çalmış olmayacak mıydım? Bu bana vicdan azabı duydurtmayacak mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİHNİN ENKAZI
RomansaSevmek panzehirken hudutsuzca sevmek zehirdi. Lakin bunu fark ettiğimde iş işten çoktan geçmişti.