yedi

6.9K 208 33
                                    

"Savaş sana hâlâ yazmadı mı?" Arkamda durup, önümdeki ocakta kaynayan pudinge baktı. Başımı olumsuz anlamda salladım. Eliyle elimdeki kaşığı kavradı ve biraz pudingle renklendirdi. "İnsan bir özür diler." dedi kınayan sesiyle.

Ne yapmaya çalıştığını anladığım için sustum.

Başını, omzumun üstünden ileriye doğru uzattı. Kaşığı dudaklarına götürüp pudingi birkaç kez üfledi. Boynuma gelen nefesiyle ocağa biraz daha yaklaştım. Yeterince soğuduğunda dudaklarını aralayıp pudingi emdi. "Soğumasını bekleseydin?"

Beğendiğine dair mırıltılar çıkararak kaşığı küçük tencereye soktu. Pudingi karıştırdı ve bana biraz daha yaklaştıktan sonra az öncekinden daha çok kaşıkladı. Kaşlarım çatıldı. Kafamı ona çevirdim.

Yüzüne çarpan saçlarımla gözlerini kırpıştırdı. Elindeki kaşığı bırakmazken "Son kez." diye mırıldandı. Sabahın erken saatlerinde tatlıya gömülmemeliydi. "Söz kahvaltıda edeceğim." İkna etmek için gözlerime yalvarır gibi bakınca yeni uyanmasına rağmen parlayan gözlerine karşı iç çektim.

Bunu kabulleniş saydı.

Kaşığa baktı. Ben onu izlerken o kaşığı bu sefer üflemeden dudaklarıyla buluşturdu.  Tencereden çoktan çıkarmıştı demek kaşığı...

Çoğunu kendi yedi. Nezaket olsun diye kaşığa aç bir kedi yavrusu gibi baka baka bana uzattığında gülümsedim. "İstemiyorum."

"Emin misin? Sıcakken çok güzel oluyor bak."

Kaşığı dudaklarıma doğru tekrar uzattı. Başımı sağa sola salladım. İstemediğime ikna olunca "sen bilirsin" der gibi omuzlarını silkti. Bu esnada omzuma düşen birkaç damla pudingle derin bir nefes aldım.

"Şapşalsın, biliyorsun değil mi?"

Üzerime giyindiğim askılı sayesinde puding direkt tenimi boyamıştı. Tişört giyiyor olsaydım muhtemelen şu an koşa koşa odama gidiyor olurdum. Ateş, kaşıktaki pudingi bir şey olmamış gibi yemeye devam ettiğinde ben de elimi ocağa uzattım. Kenardaki düğmelerden birini çevirdim ve pudingin kaynamasına bir son verdim.

Ateş elindeki kaşığı tezgaha koyduğunda onu alıp pudingi son kez karıştırdım. Arkamdaki varlığı hâlâ yerini koruyordu. Nefesi daha yakından tenime çarpınca kaşlarım çatıldı.

"Ne yapıyorsun?"

"Arkamdan ağlarlar." dedi, şüphesiz.

"Kimler?" diye sordum kaşığı son kez çevirip tencereden çıkarırken. Tezgahın üstündeki ters duran tencere kapağına kaşığı yerleştirdim. Ona bakacakken tenimde hissettiğim dil darbesiyle ellerimi yavaşça tezgahın kenarlarına sardım.

"Ateş..."

Senin puding sevdanı siksinler, çocuk.

Diliyle bir kez yaladı, iki kez yaladı, üçüncü de bu ona yetmemiş olacak ki tenimi kıstırıp emdi. Ellerimle tezgahı daha çok sıktım.

"Bedenime tabak muammelesi yapmamalısın."

"Şş, az kaldı!" Diliyle son kez boynumu yaladı ve geri çekildi. Kendini yan tarafıma attı. Kalçasını tezgaha dayayıp eliyle kaşığa uzandı. Üzerindeki pudingler kapağa akıyordu. Ateş hızla duruma müdahele etti.

Silkelenip kendime geldim. "Sen puding canavarısın." diyip tencereyi ellerimle tuttum. Tezgahın bir köşesindeki kaselere yavaş yavaş boşalttım.

"Tencereyi yıkama sakın." uyarı dolu sesine aldırış etmeden işime devam ettiğimde eşofmanımın cep kısmında bir titreme oldu.

Tencereyi dibinde üç santim puding kalacak kadar kaselere doldurup kenara aldım. Telefonuma art arda gelen bildirimler beni rahatsız ettiği için elimi cebime attım ve ekranı açtım.

Savaş'tı.

mr.darling: Şey, Lila...

mr.darling: Sana kimse yazmadı, değil mi?

Kaşlarım çatıldı. Bu soru için oldukça geç kalmıştı. Tamam, belki kimse yazmamıştı ama yine de bana bu durumu dün ayılır ayılmaz açıklaması gerekirdi. "Sarhoştum, yaptım bir hata." demek zor olmasa gerek?

Kalçamı tezgaha yasladım ve parmaklarımı ekranda seri bir şekilde gezdirmeye başladım.

Siz: Hak ettiğim muammeleyi göstermişsin.

Siz: Şimdi buna pişman mısın gerçekten?

"Yaptığı şeye alınmamış gibiydin." Dibimden gelen nefes hem göğüslerime hem telefonuma çarpınca elim ayağım birbirine dolaştı. Kafamı kaldırıp Ateş'e baktım.

Tencereyi kucağına almış kaşığı daldırıp daldırıp duruyordu. Ona baktığımda bakışlarını telefon ekranından bana çıkardı ve tebessüm etti. Dudaklarının kenarlarındaki puding yüzünden güldüm.

"Bir şey mi var?" deyip dudaklarını yalamaya başladı. "Geçti mi?" dedi, gözlerime büyük bir umutla bakarken. Elindeki tencere de hâlâ çok puding vardı. Muhtelemen yerken yine dudaklarına ve yanaklarına bulaşacaktı. O yüzden şimdilik yalan söylemekten sakınca gelmezdi.

"Geçti, hâlâ çok yakışıklısın."

Sırıttığında telefonuma tekrar bildirim geldi. İkimizde bir anda oraya baktık. Ateş mesajları okumak için devamlı eğiliyordu.

mr.darling: Öyle biri olmadığını biliyorum.

mr.darling: O gece kafam yerinde değildi.

mr.darling: Gerçekten üzgünüm Lila.

"Sen onu o gece aradığında sana ne demişti?"

"Hangi gece?"

"Ateş," Bir elimi telefondan çekip yanağına sardım. Eğildiği için yüzü yüzüme denk değildi. Bana bakmasını sağladım. Kaşık ağzındayken çenesinden aşağıya doğru akıp giden pudingle bana baktı. "İki gece önce. Kanepe de uyumadan hemen önce konuşmuştuk ya, bana onu aradığını söylemiştin."

"Ha, o zaman mı?" Yeni aydınlanma yaşar gibi gözlerime baktığında "Evet, o zaman?" diye mırıldandım. Çenesinden akıp giden puding bu sefer askılımın açık bıraktığı göğsüme damlarken başımı başka yöne çevirip sinirden güldüm.

"Unuttum."

"Unuttun?" dedim, ona dehşetle bakarken. Direkt olarak göğsüme bakıyordu. Telefonumun ekranını kapadım. Tezgaha bakmadan onu arkamda bir yere yerleştirdim. Elimi kaldırıp Ateş'in saçlarına geçirdim ve onları çekiştirerek kafasını göğüslerimden uzaklaştırdım.

"Aklından bile geçirme."

"Ziyan mı olsun!"

Saçları yüzünden acı çekmesine rağmen aklı hâlâ puding de olduğu için olsa saçlarını pek umursamadı. "Söz veriyorum ziyan olmayacak, ben bizzat kendim onları yiyeceğim Ateş." gözlerine bakarak kurduğum sözler ona inandırıcı gelmemiş olacak ki gözlerini kıstı.

"Oraya uzanamazsın, bu biyolojik olarak mümkün değil." Eliyle memelerim ve kafam arasındaki mesafeyi işaret etti. Koyu kahveleri pudinge değdikçe parıldıyordu. "Senin tenin soğuk oluyor, puding de soğuyacak. Yapma lütfen." dedi, ufak bir endişeyle.

"Olmaz." dedim kesin bir dille ve arkama döndüm. Gördüğüm ilk bezi kaptığım gibi göğüslerimi temizledim. Homurdandığını duyuyordum.

"Ben sana böyle yapmazdım." diyordu.

Omuz silktim, göğüslerimi yalayamazdı.

best friend | tex ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin