yirmi

4.5K 149 16
                                    

| Ateş'ten

"Soğuk..." bacağına sıktığım kremle irkildi. Başını kaldırıp soğuk dediği kreme baktı.  "Eline al ve ısıt, masör." yeni işime çabuk adepte olmuş olmalıyım ki sorgulamadan kremi sıyırarak elimde dağıttım.

Kafasını geri koyduğunda üşümesin diye üstüne örttüğüm ceketimi de eliyle yere doğru attı.

"Çok sıcak." dedi, bu sefer.

Kendine gelsin diye onu banyoya sokmuştum, ılık bir duş almıştı. Gel gör ki üstünü giyer giymez buzdolabına geçip ben aşağıya inene kadar birkaç teneke birayı bitirmişti.

Ona kahve yapmama bile fırsat vermemişti.

Ellerimi bacaklarına yerleştirdim. Kremi tenine yedirmek için masaj yapa yapa ellerimi gezdirirken sitem etmeye başladı.

"Soğuk bu hâlâ. İşini sevmiyor musun sen?"

İçime derin bir nefes alıp ellerimi kaldırdım ve avucuma sıcak nefesler üflemeye başladım. Evet, krem ısıtmaya çalışıyordum.

Bana yandan bakışlar attığını görsem de aldırış etmedim. Kremin yeterince ısındığını düşününce elimi baldırına attım. Aşağılar gibi yukarılara da kremi yedirmeye başladım. Bacakları bacaklarımın üstündeydi. Koltukta yatıyordu. Bu sefer soğuk gelmemiş olacak ki konuşmadan kendini aşağıya doğru kaydırdı.

"İyi böyle." ellerini kazağının üstünden karnına sardı. Biraz doğrulup bacaklarına baktı. "Yukarısı daha çok ağrıyor." yeni komutuyla gözlerinin içine bakarak elimi baldırının üst kısımlarında gezdirdim. "Burası mı?" der gibi baktığımda başını sağa sola salladı. "Daha yukarısı." dedi, tebessüm ederek.

Daha yukarısına çıkardığımda "Orası, iç kısmı." diyip kafasını yastığa geri yasladı. "Yavaş yap olur mu? Söz sana çok para vereceğim."

"Ne kadar çok?" elimi iç kısmına kaydırdığımda kalçalarına kadar uzanan kazağını yukarıya çekti yavaşça. Krem bulaşmasın diye yapmıştı sanırım.

"Dolarla yapacağım ödemeyi, bir dolu çanta para vereceğim eline. Sonra sen bu daireden çıktığında daha caddeyi dönemeden o paraları bir eli bıçaklı motorsikletli elinden alacak. Seni de bıçaklayacak," mutlu mutlu anlattığı şeylere karşın birden sessizleşti. Elimle gösterdiği yeri hafif hafif sıkarak rahatlatmaya çalıştım. Az aşağıya gittiğimde bacağıyla karnıma vurdu.

"Aşağıya değil, üste kaydır elini."

"Üstte bacağın bitiriyor." pis pis güldü ve eliyle destek alarak koltukta doğruldu. Bacaklarını kendine çektiğinde ellerim boşta kaldı. "Yorgun değil miydin?" birden canlanan vücudunu kaşlarımı çatarak izledim. Şaşkınlığımla başını sağa sola salladı.

"Aldın ya yorgunluğumu." koltuktan destek alarak kucağıma doğru yaklaştı. Oturacağını anladığımda elimi beline sardım. Gözleri kayıyordu arada. Gözlerini beş kez kırpıştırıyorsa biri, iki saniye sürüyordu. Yine de hareketliydi.

Uykusu olduğuna emindim.

Onunla savaşıyordu.

Düşmesin diye kontrollü bir şekilde kucağıma oturttum. Uzun uzadıya omuzlarıma baktı, oradan boynuma ve sonra yüzüme. Ellerini havaya kaldırmış nereye koyacağını seçmeye çalışıyordu.

"Çok seçenek var!"

"İşaretle birisini." tavrım net olsa da yönlendirmek elimde olsaydı yanaklarıma koymasını söylerdim. Küçücük elleriyle yanaklarımı ne zaman sarsa kafamın içi rahatlardı. Yüzüme dokunması hoşuma da giderdi hep. Annemin ben küçükken bana söylediği ninniler kadar rahatlatıcıydı dokunuşları.

best friend | tex ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin