yirmi dört

4.5K 135 27
                                    

~ Beş Yıl Önce
- Lila'dan

"Sana bakıyor," diyen sesle başımı sağa sola hayır anlamında salladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sana bakıyor," diyen sesle başımı sağa sola hayır anlamında salladım. Elimi ağrıyan başıma attığım sırada Ateş'in güldüğünü duydum. "Kağıda bir şeyler yazıp, Efe'ye verdi ve o kağıt şimdi buraya geliyor..." tahmininin tutmasından dolayı neşe barındıran sesine aldırış etmeden kollarımı sıraya yüzümü ise kollarımın arasına gömdüm. Başım felaket ağrıyordu.

"Do you understand?" İngilizce hocamızın ince ve yüksek sesi kulaklarımda yankı yaptı. Yüzümü buruşturdum istemeden. Kolumu dürten Ateş'te çabasıydı...

"Açıp okusam ayıp etmiş olur muyum, Lil?" diye heyecanla konuşan Ateş'e karşılık kafamı kaldırmadan ona baktım göz ucuyla. Elindeki kağıda o kadar mutlulukla bakıyordu ki gülümsemeden edemedim. Ben kağıda değilde onun mutluluğuna gülümserken hemen kağıdın hizasında birkaç metre ötede başını sıraya yaslamış bana bakan Savaş'a kaydı dikkatim.

Bana bakıyordu ve şey, tavrımdan hoşnut bir ifadeyle bakıyordu. Onun dudaklarında ki sırıtış benimkini yok ederken Ateş'in sesi doldu kulaklarıma;

"Bu hafta sonu müsait misin, Lila? Öyleysen eğer seni yemeğe çıkarmak isterim. Lütfen hemen reddetme, düşün." yazılanları okuduktan hemen sonra bakışları kağıdın son satırında tekrar ve tekrar gezindi. Gözleri her okuduğunda daha da irileşti. Bir bana bir kağıda baktı. "Sanırım aradığın aşk seni nihayet buldu." dedi, kağıdı gözümün hizasına getirerek.

Başımı sallamakla yetindim.

Aşk filan aradığım yoktu. O öyle düşünüyordu sadece. Bozmaya niyetim de yoktu hani. Sonuçta birkaç aydır Ateş'in diğer arkadaşları onun kafasına kendisinden hoşlandığım için onunla konuştuğumu fiştekleyip duruyordu. Bu şartlar altında en mantıklısı Savaş ve beni yakıştırmasını kabullenmek olurdu. Belki de daha fazlasını bile yapabilirdim. Savaş'la birkaç yemek yiyebilirdim. Hem üstümdeki ilgi de dağılmış olurdu böylelikle.

Ayrıca hayır, Ateş'ten hoşlanmıyordum.

"İyiymiş..." diye mırıldandım, gözlerimi kapatarak. Her yerim ağrıyordu ve şu an düşünmem gereken en son şey bile değildi bu saçma olay. Saatler önce düştüğüm deniz aklıma gelince içime derin bir nefes aldım. Numaradan da olsa bu soğukta o denizde ölü taklidi yaparak Ateş'i korkutmaya çalışmamalıydım. Üstelik sabahın köründe... "Ne kadar da mutluyum bir bilsen. Artık bir sevgilim var. Alkış bana-" devam edecekken başımın üstünde hissettiğim eliyle sustum.

Gözlerimi araladım yavaşça.

"Yanıyorsun," dedi, kağıdı masaya gelişigüzel koydu ve diğer eliyle de yüzümü sardı. "Revire gidelim."

Olumsuz birkaç mırıltı çıkardım. Kaşlarını çattı, tam itiraz cümleleri için dudaklarını aralamıştı ki İngilizce'cinin sesi duyuldu: "Gençler odaklanın!"

best friend | tex ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin