15~Barışsak Ne Olur Yoongi?

533 36 61
                                    

Selamlar askilarimm! Umarım bölümleri beğeniyorsundur, sevmediğiniz bir durum varsa söyleyebilirsiniz düzenleyebilirim! Umarım bölümü beğenirsiniz!

~İyi okumalar

Şimdi ki zaman.
-Min Yoongi-

Titrek nefeslerimizle ve hızlı soluklarımız bizi zorlarken, Jimin'in yanında da kimse yoktu.

Jeongguk'u ve Taehyung'u aramak için ayrılmış, yaklaşık iki saattir şehrin semtlerini ayrı ayrı aramaya koyulmuştuk.

Sonuç yine aynıydı hiçbir yerde bulamamıştık.

Şuan delirmeme rağmen sanki hiçbir şey olmamış gibi hissediyordum, sanki Taehyung artık çok rahatmış hiç bir sorunu yokmuş gibi.

Umarım böyledir, sanırım sadece biraz kendine bırakmalıydım.

Jeongguk'a zaten birşey diyemiyorum büyük ihtimalle Taehyung'un yanında umarım iyidirler.

Jimin, dolu gözleriyle birlikte gelip göğsüme sokulmuştu. Elleri belime dolanmıştı, yüzündeki masumluk ise can yakacak kadar güzeldi.

"Yoongi.. Biz küs müyüz?"

"Sen bana küs müsün? Ben senin canını çok yaktım değil mi..? Özür dilerim Yoongi.."

Bebek gibi benden özür diliyordu bu benim için önemli değildi, Jimin kafasının çok dağınık olduğunu ve kendisini yorgun hissettiğini söyleyip ayrılmak istemişti. Ben o sıralar Taehyung ile uğraştığım için zaten ayrı bir depresyondaydım ve Jiminle ilgilenemiyordum.

O sıralar -yani beş yıl öncesi- Jimin de Jeongguk ile ilgilenmek zorunda kalıyordu, Jeongguk çocukluktan beri arkadaş olduğu dostunu kaybetmişti ve Taehyung da, Jeongguk da bununla birlikte ağır bir dönem geçirmişlerdi daha yeni yeni toplanmışlardı.

Aslında Taehyung hâlâ arada bir depresyon moduna girip bağıra bağıra ağlıyordu.

Sonuç olarak biraz dinlenmek istemiş olabilirdi, bu normaldi.

Bunu kafaya takmasının sebebi Taehyung'un daha önce tacize uğramış olmasıydı, o adamları yakalatıp dava açmışlardı ama rüşvet vererek kaçmıştı pezevenkler. Do-young amcanın, Young-Mi amcanın, Jeongguk'un ve yedi kişilik TKJJYSN grubumuzun bile haberi yoktu. Sadece ben ve Taehyung biliyordu, belki birgün bir güç kaynağı bulup bunu rahat bir şekilde anlatabilirdi, bu kişi'nin kim olduğunu tahmin edebilsem bile kesin bir sonucum yoktu.

"Jimin-sshii sakin ol ve ağlamayı bırak lütfen..! Ben sana küs değilim ve biz küs değiliz anladın mı?" bir sweat'inin kolunu çekiştirmiş ve yanaklarındaki ıslaklığı silmişti, sonrasında ise yüzünde huzur verici bir gülümseme oluşmuştu.

"Anladım.. Yoongi birşey sorabilir miyim..?" başımı sallayarak cevap verdiğimde gözlerini kaçırmıştı, yanakları hafif pembe birer elmaya dönüşmüştü. Utanıyor muydu? Neden utanıyordu ki?

"Chim-Chim bey, neden utandınız acaba?"

Kafasını aşağı eğmiş, sarı saçları yüzünü görmemi engellemişti. Mis gibi bebek şampuanı kokan sarı saçları başımı döndürmüştü.

(Dalinci Jimiinn!)

"Şey.. Barışsak ne olur Yoongi?" çekingen ve kısık bir sesle cümlesini bitirdiğinde benim ne dediğini anlamadığımı düşünmüş olmalı ki kısa bir açıklama yapmıştı.

"Yanii , birlikte olmayı yeniden denesek? ne dersin Yoongi..?" yüzündeki hafif tebessüm dünya gibiydi benim için, o kadar çok seviyordum ki.. Şuan da kalbim çok hızlı atıyor..

"Jimin.. Sen iyi bir şekilde düşünüp karar verdiysen, benim için çok iyi olur çünkü ben seni çok özledim.." gözleri yeniden dolmuş ve hafif bir şekikde kısılmıştı, bu görüntü dünyadaki bütün manzaraları mest edecek cinstendi.

Çok güzeldi..

Çok, çok fazla güzeldi.

"Yoongi ben çok fazla düşündüm, geceleri uyuyamayacak kadar fazla düşündüm ve kararımı sana söylemek istedim. Bu çok hoşuma gitti yani beni özlemen çok hoş bir duygu o kadar güzel ki.." sanki başka bir dünyayı anlatıyormuş gibiydi,büyülenmiş bir kişi gibiydi öyle dalmış bir şekilde anlatıyordu ki.

Ellerim belini buldu, kollarımı belinin etrafına doladım ve kendime doğru çekiştirdim. Bedenlerimiz tek bir vücut gibi birbirini tamamlarken Jimin kollarını kaldırmış boynuma dolamıştı, parmak uçlarında yükselmesi de en tatlı detay olabilirdi.

Ben kafamı Jimin'in boynuna gömmüş kokusunu içime çekiyorken, Jimin benden destek alarak parmak uçları üzerinde duruyordu. Zorlandığını fark ettiğimde ellerimi belinden indirmiş kalça altından destekleyerek onu kucağıma çekmiştim.

Bacakları belime dolanırken, kolları boynumu asla rahat bırakmıyordu küçük parmakları ensemdeki saçlarımla oynuyor biraz gıdıklasa bile belli etmiyordum. Minicik ellerinden birisi boynuma gelmiş beni kendisinden uzaklaştırarak cilveli bir şekilde bana bakmaya başlamıştı. Boynumdaki eli çeneme yükselirken kafasını kulağıma yakınlaştırmış kısık sesle konuşmuştu.

"Yoongi arabaya biner misin?"

Ayaklarım arabayı hedef olarak seçtiğinde, yavaş adımlarla arabaya doğru yürümüş arka koltuğa kucağımdaki minik bedenle oturmuştum. Jimin'in rahat etmesi için kucağımda uygun bir pozisyon aldığı anda, ellerinden birisi yeniden enseme birisi ise yanağıma çıkmıştı.

Benim ellerim belinde duruyorken, yumaşak hareketlerle tişört'ünü çekiştirerek aralamış kemikli parmaklarımı çıplak belinde gezdirmiştim. Yüzünde yarım ağız bir gülümseme canlanmış, bana cilveli bir edayla bakmaya devam etmişti. Bedenini gittikçe bana yaklaştırmış yüzüme doğru eğilmişti, nefesi filtrumumu ve dudaklarımı yalayıp geçmişti.

Gözleri dudaklarıma büyülenmiş gibi bakarken benim gözlerim de pembe bir renkte parıldayan iki et parçasına kaymıştı. Bu sefer ben yüzümü, yüzüne yaklaştırıp dudaklarına doğru üflediğim de kucağımdaki bedene tatlı bir titreme yayıldı.

Burun uçlarımız birbirine değiyordu, dudaklarımızın arasında santimler vardı ve şuan bu durum beni fazlasıyla zorluyordu. Dayanamayacağımı hissettiğimde ise hiç birşey düşünmeden dudaklarımı önümdeki iki dolgun et  parçasına yapıştırmış, alt dudağını ağzımım içerisine çekmiştim..

~
Eveett umarım sevmişsinizdir! bu günlük bir bölüm atabildim bir hatam varsa affola.

Out father is gay × Taekook! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin