O akıl alan anın üstünden tam 2 saat 18 dakika geçti.Ve ben hâlâ duyduklarım ve gördüklerimin etkisinden çıkamıyorum.
Yüzümdeki takıyı çıkarıp avucumda tartar gibi tutunca "Şafak!"dedim Zilan Mardin'in yanına oturan Şafak ayağa kalktı.
"Evet efendim."dedi sanki bir kaç saat önce 'ben Zilan Mardin'in oğluyum' dememiş gibi.
"Her şeyi ,tek seferde anlat!"dedim güven kavramım yerle yeksanken.
Eren ve Kader salonun bir ucunda el ele duruyorlar.Zilan Mardini suçlu bedeni ,kanlı elleriyle koltukta otururken Şafak'ta şuan yanı başında dikiliyordu.
"Efendim aslında bunu size daha önce-"
Sağ elimi kaldırıp durmasını işaret ettim ."Hikaye değil Şafak efendi ! Gerçeği,şimdiyi anlat!"
Yutkundu ağırca.Zilan Mardini ona özlemele bakıyordu.Şafak'ın gözleri ona değse de Şafak ise ona bir yabancı gibi bakıyordu.
"Ben İstanbul da bir yetiştirme yurduna 6 yaşında verildim."dediğinde Zilan Mardini iç acıtan bir sesle ağlayıp hızla Şafak'ın elini kavradı.
"Bırak !"dedim kontrolsüz bir öfkeyle.Oysa buna hakkın yok Efsa.
Şafak zaten karşılık vermediği kadının elinden hızla çekti elini.
"Bari onu kirletme."dedim Zilan Mardin'in çaresiz gözlerine bakarken.
Maksadım , Şafak'ı korumakmış o an anladım."Mardini ona neden böyle davranıyorsun ?"diye sordu Şafak.
Hemen ardından Eren"Evet abla !Anneme ne diye bağırıyorsun.Şafak nasıl birden kardeşimiz çıkıyor?Biri bana artık olanları anlatsın!"diye veryansın ettiğinde Kader iki saattir teskin ettiği gibi yine sıkı sıkı sardı ellerini.
Güvenle baktı ona.
"Şafak sen devam et ."dedim elimdeki takıyı masaya çarpar gibi koyup Eren'in diğer tarafına geçerken .Zilan Mardini ona bakamıyordu.
Şafak düşünceli bir sesle "Yurda veren kişiyi hayal meyal anımsıyorum.Annemi ve eski hayatımı da biraz biraz anımsıyorum."dediğinde Zilan Mardini çekine çekine eline bir kez daha uzandı.
Başımı çevirdim.İnsanın içi acıyor."Yıllarca beni arayıp soran bir Allah'ın kulu olmadı.Anamın kucağından ne diye alındım diye de çok düşündüm.Ama bir sebep bulamadım."dediğinde sesi titremişti.Dönüp baktım göz ucuyla.
Parmaklarını saran ,elinin üstüne öperek yaşlar döken kadına çaresiz bakarken buldum onu.Korumam ilk kez bu denli açık bir hüzün yaşıyor.Hep monoton ifadeler tutan yüzü şuan bir çocuk gibi paramparça.
"Zaten 18 yaşına gelince yurttan çıktım.
Allah var beni bırakan aileyi hiç merak edip ardına düşmedim."dedi elini Zilan Mardin'in ellerinin içinden çekti.Yavaşca yanına oturdu."Boksla uğraşıyordum.Kendime bir hayat kurmuştum.Geçmişim yoktu tek emaresi olan Şahan ismini de 18 olduğum yılın ilk haftasında değiştirdim.Benim peşine düşmediğim geçmiş 21 yıl sonra geldi yakama yapıştı."
"Nasıl?"diye sordum.
Şu aşamaya gelmek saatler sürdü.
Eren dakikalarca Zilan Mardin'in bir oğlu olmanın şokunu yaşadı,Zilan Mardini ise 6 yaşında kaybettiği oğlunu 27 yaşında, bir anda burnunun dibinde görmenin etkisi ile önce bayıldı.Ayrıldığı gibi de ağlamaya devam etti.
Bir gözü Eren de bir gözü Şafak'ta ağlaya ağlaya oturdu kaldı.Ben annesine yeni kavuşan Şafak, öğreneceği gerçeklerle ikinci kez annesini kaybedecek kardeşim Eren ve büyüttüğü oğlunu hasret olduğu oğluna satmış bir kadının ortasında kalmanın ağırlığını yaşıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYLERBEYİ HAZERANİ
General FictionEl değse dikişsiz yaraya çok acır,sevgilim.Ağır söz bile daha çok kanatır. Aşk Şeriatı'nın kuralıdır bu: Seven sevdiğine kesik bir yürek bırakır . Ben sana ; belimdeki silahı ,dik başımı ve tenimin ardındaki canı da bırakıyorum. Buyur al ! Beylerin...