MİHRİ'NİN DİLİNDEN
Evden içeri bir adım attım .Avres'in sinirle solan nefesi bir adım arkamdaydı.Kapıyı kapanmayacak şekilde ittim ama saniyeler içinde kapı evi aşağı indirmek ister gibi çarptı.
"Belasını sikerim !Ben o adamı sikerim !"
Diyerek bağırmaya başladı.Ben adımlarımı yavaşlatmaktansa daha da hızlandırıp odamın yolunu tuttum.Nedense onun şuan öfkesini kontrol edebileceğini sanmıyorum.
Odamın kapısını açmak için kulpunu tutuğumda sinirli soluğu saçlarımdan sızıp enseme değdi.Bir eli belimi sararken diğer eli kapı kulpunu tutan elimin üstünü örtmüştü.Bana yakınlığınden neden hiç rahatsız olmuyorum?
Gözlerim nefesi ile kapanırken kapının kulpunu indirip kapıyı sonuna kadar ittim.Eli elime kapıyı açması için eşlik ediyordu.Kapı açıldıktan sonra parmaklarını elimin üstünden parmaklarına geçirdi.
Avuç içlerim ıslanmaya başlamıştı.Elbiseme avucumu yasladığımda elimin üstündeki parmakları elbisemi biraz yukarı toplayıp sıkı sıkı bedenime tutundu.
Belimi saran eli beni kendine yaslarken odanın içini bulmuştuk.Saçlarıma soluklarında ölen öfkesini verirken .Kokumu içine çektiğini hissediyorum.
Konuşsam kekelerdim sanki.
Derin bir nefes aldım ve onun bana arkamdan sarılmış halini önce zihnimden uzaklaştırmaya çalıştım .Ama aniden "Kim lan o şerefsiz kim ?"Dedi sakin kalmak için direnen bir halde.Boğazım kurumuş, gözlerim kapanmış, nefesim düzensiz bir hal almıştı .Cümlesi uçuşan ruhumu alıp bedenim gibi ona yaslayınca "Maraz Ağa"dedim zar zor.
Saçlarıma değen yüzünü çekti .Ardından elleri ayrıldı benden.Bedenim bir boşluğa düşerken gözlerim aralandı, karşıma bir adımda gecebilecek kadar öfkeliydi.
Kuzgun bakışlı gözlerinin içinde binbir ifade dolanırken,kutularda kendimi de gördüm .Karşısında nasıl da çırpınıyor bedenim.
Oysa ben babamın cazgır kızıydım.
Omuzlarımı dikleştirip ,yutkunup dudaklarımı ıslattım.Sinirden titreyen ellerini gördüm .O da gördüğümü farketti ve ellerini hemen cebine sokup saklamayı seçti.
Derin bir nefes alıp gözlerini yumdu .
"Maraz iti!"dedi sonra gözlerini açtı yanlış bir şey söylemek istemiyor gibiydi dilini ısırdığını gördüm.Bir solukta gözlerimin en derinlerine bakarak "Kim bu Maraz ?"diye sordu .
Neden böyle bir soru sorma gereği duydu diye düşünmedim.İllaki öğrenecekti ;Maraz Ağa'nın benimle evlenmek istediğini.
Ve benim onun evlenme teklifini bu yüzden reddetmek zorunda kaldığımı da.
Ben ifadesinde bir şeyler ararken o gözlerini kaçırdı. "Konuşsana Mihri! kim lan o adam ?Neyin lan ?"
Sustum çünkü neyim bilmiyorum hatta bende ona en az Avreş kadar yabancıyım. Ama babam ,Efsa Mardini'nin aşiretine bağlı o adamı epey sevmiş .
Avreş cebindeki ellerini bir anda çıkıp omuzlarımı kavradı.
Yutkundu ağırca.Göz bebekleri ile beraber titredi sesi "Yoksa sen o adamı mı seviyorsun?"diye sordu pat diye.
Gözlerimden çıkan alev onu yakmazsa ellerim ile paralayacağım .Ben ve adından başka hiçbir şeyini bilmediğim o Maraz'ı ,nasıl sevmek ile aynı cümlede kullanır?
"Saçmalama!"diye bağırıp omuzlarımı bıraksın diye göğüsünden itmeye çalıştım.Ama yerinden biraz bile kımıldamadı.
O kıpırdamadan gözlerimi bakıp bir şeyler aradı.Ve galiba bir cevap buldu kasılan yüzü gevşemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYLERBEYİ HAZERANİ
Fiction généraleEl değse dikişsiz yaraya çok acır,sevgilim.Ağır söz bile daha çok kanatır. Aşk Şeriatı'nın kuralıdır bu: Seven sevdiğine kesik bir yürek bırakır . Ben sana ; belimdeki silahı ,dik başımı ve tenimin ardındaki canı da bırakıyorum. Buyur al ! Beylerin...