Bilenler bilir ilk kitabim olan Lorin'i Xani'de Beylerbeyi'nden söz etmiştim.
Ve o kitabımın anakarakterimi de bu kitaba birgün alacağımı belli etmiştim.
İşte gün bu günnnn.Çok uzun olmasada onlardan da kısa kısa bahsedeceğizzz.
O kitabımda bir çok yazım yanlışı var ve düzenlemek için yayından kaldırdım ama bir türlü düzenlemeye vaktim olmuyor ve sevenleri yeniden yüklememi istiyor .Ben de bu gidişle düzenlemeden yeniden yükleyebilirim .
Ve bir diğer etmen ;istemeyi uzun uzun yazmak isterdim,fakat Hazerani'ye dair her şeyi böyle uzun uzun yazarsam kitabımız 7 sezonluk bir diziye dönecek.Bu yüzden bazı olayları hızla geçmek zorunda kalıyorum .Ve başka bir kitapta Hazerani de yaptıklarımı yapmam kolay kolay,yani karakteri an an yazmam.Zaten kitap dediğiniz buna ihtiyaç duymaz .
Ama onların her anı benim gözlerimin önünde canlanıyor.Düşündüğüm,kurguladığım
Geşa'yı şuan görebilseniz mesela ,o kadar güzel ki ,o kadar anne ki...anlatamam.(Dünyanın en tatlı, en harbi annesi :))
Bunu sizlerle paylaşmak istedim .
Neyse uzun lafın kısası şöyle ki ; bebeğimiz doğsun .Hızlanacağız biraz biraz.
....
O gün ki gördüm seni
Yaktın ah yaktın beniBu sözler , sürekli tekrar ediyordu .
Bir medcezirdi bu an .
Kıyılarım vardı ; geçmişim, geleceğim ve adamım için.Ve bu sözler beni yine kendi kıyılarıma savurdu.Çarptım ,tatlı tatlı .
Ben o zarif sözleri dikkatle dinliyordum .Oysa herkes isteme için benim konuşmamı bekliyordu .Ama ben kendimi alamıyordum o zarif sözlerden,az önce Hazerani'nin bana hissettirdiği şeyden .
Kalbim yerinden oynadı sanki .
Çünkü yanımda oturuyorken kulağıma eğildi duydukları."Çok uzak duruyorsun ,"dedi bedenlerimiz böyle bir ortamda haddinden fazla yakınken .
"Kadın,sadece ellerin için ertelenebilir her şey ."Ciddiyetini hiçbir zaman sorgulamadım.
Ama ilk kez gerçekten ellerim üstünde değil ya da o bana istediği kadar dokunamıyor diye biricik kardeşinin bizi sabahın köründe ayağa kaldırıp ,pat diye heyecanla getirdiği bu isteme merasimini iptal eder mi diye baktım .Kör noktaydı iması.
Ama açık seçik gergin yüzünde duruyordu isteğinin zorunluluğu .Kabul edilir bir tebessümle yüzümü yüzünden kaçırdım.Öpmesi an meselesiydi ,çünkü.
Sol elimi yavaşça onun bacağına koydum .Derin bir nefesle beraber yüzümü bizi pür dikkat izliyenlere çevirmeden hemen önce .
"Ağalar ,"deyip boğazımı gıcık tutmuş gibi temizledim.
"Hayırlı işi şer kovalarmış.Beylerbeyi'nin de izni varsa hayırlı işimizi daha da geciktirmeyelim ."Elimi onun bacağından kaldıracaktım .Ama kolunu arkamdaki başlığın üstüne atıp ,daha da dik oturdu .Diğer eliyle de bacağının üstünde duran elimin üstüne dokundu .
Sadece bana bakarken
"Beylerbeyi'nin izni yoktur ."deyip kaşlarını çattı .Şaşkın bir halde bakakaldığımda ,diğerinde aleni bir serzeniş uğuldadı."Sen konuşunca Beylerbeyi'ne lütufta bulunmuş olursun
hanım ağa .O yüzden izin istiyorum demene iznim yoktur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYLERBEYİ HAZERANİ
General FictionEl değse dikişsiz yaraya çok acır,sevgilim.Ağır söz bile daha çok kanatır. Aşk Şeriatı'nın kuralıdır bu: Seven sevdiğine kesik bir yürek bırakır . Ben sana ; belimdeki silahı ,dik başımı ve tenimin ardındaki canı da bırakıyorum. Buyur al ! Beylerin...