Yorum yapmayı unutmayın lütfen...
Bir zaman her şeyini kaybetmiş bir kadın düşünün. Ölümlerin peş peşe geldiği, bütün sevdiklerini alıp götürdüğü ve bu dünyada yapayalnız kalmış bir kadın. Üstüne aldığı bir hırkayla, başında kanlı yazmasıyla ve yüzünde birkaç yarayla yağmurun altında yürüyordu.
Daha önce hiç ağlamadığı kadar ağlıyordu. Sabah ezanı okunurken bir caminin önündeydi. Tir tir titreyerek girdi camiye. Abdest tutmazdı şimdi, hem kanın durması, hemde gusül abdesti alması gerekirdi ama evinden kovulmuştu. Yine de bu dua etmesine engel değildi.
Koca caminin ortasına kadar gidip dizlerinin üstüne çöktü. Kollarını kendine sarmış ağlarken ezanı dinliyordu. Her gece sabah ezanıyla uyanırdı uykusundan, büyük bir aşkla varırdı secdeye. Çünkü bilirdi ki onu yaratanın vardır bir bildiği.
Allah'a bağlı gönlünde iyilikten, güzellikten başka bir şey olmasın diye acısını bile sessiz sedasız çeker, asla isyan etmezdi. Kıbleye karşı oturmuş iç çekiyordu. Hoca indi minareden.
"Kızım, hayırdır gece gece?"
"Gidecek yerim yoktu hocam" dedi hıçkırıkların arasında.
"Hele bir namazımı kılayım" deyip yerine, birkaç sıra öne gitti hoca. Namaza durduğunda Gülce ellerini açtı Allah'a. Kalbinden geçen onlarca cümlenin içinde kaybolup gitti. Kendini tamamen Allah'a teslim etti.
Bu sırada olanları duyan Agir ve Afşin, Gülce'nin peşine düşmüş ezanı duyunca da camiye girmişti.
"Oh buradaymış" dedi Afşin.
"Şş, dua ediyor dışarda duralım" deyip çıktılar. Hoca namazını bitirip kızın önüne gelip oturdu. Cebinden mendilini aldı.
"Ne bu halin kızım, ne oldu sana?"
"Köyden kovdular beni. Evimi taşladılar hocam, canımı zor kurtardım desem yeri."
"Ah kafirler. Üzülme."
"Ama ben bunu hak edecek ne yaptım? Gözümü haramdan sakınırdım, ben mi yanlış yaptım acaba?"
"Anlat bakalım bana."
"Ben evliyim aslında, yani bilmiyorum hâlâ evli miyim? Agir Bey'i tanıyorsundur." Hoca başını salladı. Bu sırada kızın yüzünü siliyordu. "Eve almış dediler, yapmadım ama onlar..."
"İnsanın dilinin kemiği yok işte. Kocan nerde senin?"
"Yok."
"Nasıl yok?"
"Yok işte. Beni altı yıl önce bir düğünden kaçırdı. İki gün bir yerde kaldık, sonra evine götürdü beni. İmam nikahı kıyıldı ama o gece İstanbul'a doğru yola çıktı. Sonra aradan biraz zaman geçti mektup yolladı. Sonra da ondan haber almadım hiç."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVEDDET
Short StoryBir depremde her şeyini kaybetmiş, bir başına hayatta kalmak zorundadır. Genç ve güzel Gülce, hem evlidir, hemde yasak duygulara kapılmak üzeredir...