Daha huzurlu olmuştu günler. Gülce daha bir istekle yapar oldu yemeklerini ve daha bir meraklı bekliyordu kocasının yollarını. Artık resmi olarak da evliydiler ancak hâlâ o şey olmadı.
Kocasının arabasını görünce ayağa kalkıp kapıya koştu. Agir kapıya doğru gelirken yüzünde bir gülümseme vardı.
"Hoş geldin" diyerek çekildi kenara. Ayakkabılarını çıkarıp eve sağ ayakla girdi.
"Hoş buldum." Elinde ki poşetleri sırayla kadına vermeye başladı. "Yoğurt, annem gönderdi." Poşeti aldı. "Ekmek, annem gönderdi." Gülmeye devam ederek aldı onu da. "Bu da marul."
"Annen gönderdi değil mi?"
"Evet."
"Sağ olsun. Yemek hazır."
"Bir elimi yüzümü yukayayım, hatta ben duş alayım. İlaç oldu her yerim."
"Tamam bekliyorum."
"Sen acıktıysan otur."
Başını iki yana salladı. Bunu asla yapamazdı. İkisi yaşıyordu bu evde be mümkünse bütün öğünleri onunla yemeye çalışıyordu. Öğle vakitlerini bile denk getirmeye çalışıyordu.
"İyi madem hemen çıkarım" deyip hiç öpmeden banyoya gitti, gerçekten fena ilaç olmuş olmalıydı. Gülce masayı kontrol edip koltuğa oturdu. El işini eline alarak bir iki desen geçerken kocası duştan çıktı. Giyinip geldiğinde ise masaya oturdular.
Artık sohbet edebiliyorlardı. Bugün neler yaptığını anlattılar birbirlerine. Gülce çeyiz işi almaya devam ediyordu. Bunun yanında manevi rutinine dönmüş olmanın aydınlığı da vardı yüzünde.
Yemekten sonra masayı birlikte toplayıp bulaşıkları yıkadılar. Agir kitap okumaya oturduğunda Gülce de el işine devam etti. Yatsı namazı birlikte kılacaklardı. Agir de artık karısı gibi bunu hayatının önceliği haline getirmişti.
Ezan sesini duyunca yaptıkları işleri bırakıp dinlemeye koyuldular. Uzunca bir sessizlik olduğunda huzur evin içinde dolaşıyordu. Ezan bittiğinde "önce ben" diyerek ayağa kalktı Gülce. Koşa koşa gidip banyoya girdi. Abdestini aldı. Salona geri döndüğünde Agir girdi banyoya.
Gülce seccadeleri serip onu beklemeye başladı. Bu sırada yazmasının önünü bağlıyordu. Agir gelip yerini alınca hemen ardında durdu namaza.
Yavaş yavaş kıldılar namazlarını, neredeyse aynı anlarda. Tesbih çekip topladılar seccadeleri. Gülce okumaya devam ediyordu.
"Ne okuyorsun?"
"Salavat getiriyorum. Hergün 100 adet."
"Bende getireyim."
"Olur."
Tesbihlerle oturdular geri. Artık yatma zamanı geliyordu ve her yatma zamanı ikisi de çekingen oluyordu. Agir daha bir dikkatli davranıyordu ama olması gerekiyordu artık. Tesbihleri de kaldırdılar ve ışıkları kapatarak odaya geçtiler.
Üstlerini çıkarırken birbirlerine arkaları dönüktü. Gülce saçlarını açmış pijamasını giymişti. Agir ışığı kapattı, bu kadının içini titretti. Çünkü gece lambasını açmadı. Karısına doğru giderken Gülce de ona döndü, hazırdı. Ertelemenin bir anlamı yoktu.
Yüzünü avuçlarının arasına aldı adam, karısının alnını öptü ve niyet ettiler. Uzanıp karısının dudaklarına bastırdı dudaklarını ve artık niyetin yolu açılmıştı.
*
Gülce o gecenin utancını yüzünde barındırırken adam karısının yüzüne hasret kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVEDDET
Short StoryBir depremde her şeyini kaybetmiş, bir başına hayatta kalmak zorundadır. Genç ve güzel Gülce, hem evlidir, hemde yasak duygulara kapılmak üzeredir...