6_Süt Ortağı

125 22 33
                                    

Bismillahirrahmanirrahim

Zeyneb duyduğu dua karşısında nasıl bir tepki vereceğini bilemedi. En iyisi duymamış gibi yapmaktı.

Onur Alp annesinden böyle bir cümle beklemiyordu. İnşallah Zeyneb duymamıştır diye geçirdi içinden.

1 saat önce...

Zeyneb bugün işleri bittikten sonra Necla hanım ve Osman beyle buluşma kararı almıştı. Abisinden Necla hanımın numarasını istedikten sonra aramıştı. Necla hanım eve gelmesi için ısrar ettiyse de Zeyneb gerçekleri anlatmadan evlerine gitmek istemediği için bir kafede buluşma kararı almışlardı.

Necla hanım ilk telefonu aldığında oğlunun doktorlarından birisi olduğunu düşünmüş oğluna kötü bir şey oldu diye endişelenmişti. Zeyneb karşısındaki kadını endişelendirdiği için kendine bir kez daha kızmıştı. Bu aralar ne çok kızıyordu kendine.

Zeyneb kafeye gittiğinde Necla hanım ve Osman beyin çoktan geldiğini görmüş ve geciktigi için özür dileyerek oturmuştu.

Zeyneb olanları anlattığında karşısındaki anne ve babanın ona kızacaklarını beklerken farklı bir tavırla karşılaşmıştı. Necla hanım ve Osman bey böyle şeylerin Allah'ın takdirinde olduğunu kendisini üzmemesini söylemişlerdi. Ne kadar güzel kalpli insanlardı bunlar.

Osman bey 'Zeyneb kızım sen bize amca ve teyze de olur mu, hanım ve bey olmuyor. Hem aile sayılırız artık.' Osman bey bu zor anlarında iki kardeşin hep yanlarında olup, onları yalnız bırakmadıkları için onları kendi çocukları gibi görmüştü. Hem bey ve hanım da nerden geliyordu canım ne bu ciddiyet. Zeyneb tebessüm ederek 'Peki Osman amca sen nasıl istersen.'dedi.

Zeyneb artık ayrılması gerektiğini söyleyerek kalkmak üzereyken Necla teyze 'Zeyneb kızım bir gün akşam yemeğine beklerim seni ve abini.'diyerek tebessüm etti. İçten içe ya davetini kabul etmezse diye de çekiniyordu. Zeyneb 'Tabi ki Necla teyzecim ben abime sorarım müsait olduğu bir gün geliriz inşallah. Sizleri en güzele emanet ediyorum.'diyerek oradan ayrılmak üzere masadan kalktı.

O sırada arkadaşıyla buluşmak için kafeye gelen Onur Alp ailesi ve Zeyneb hanımı görmeyi beklemiyordu. Neden buluşmuşlardı acaba.

Ailesinin bulunduğu masaya doğru ilerlerken Zeyneb hanımın ayrılmak üzere olduğunu fark etmişti.

Masaya yaklaştığı sırada annesi öyle bir dua etmişti ki Onur Alp kendinin bile haberi olmadan amin demişti çoktan. Annesinin ettiği duayı idrak edince inşallah Zeyneb duymamıştır diye geçirdi içinden.

Zeyneb duymuştu o duayı çoktan. Duymuştu duymasına ama duymamış gibi yapmak en iyisiydi. Oradan hemen ayrıldı. Kalbi neden böyle atıyordu. Hayr olsundu.

...

Zeyneb arabasını tamirden almış eve dönerken yolda telefonu çalmıştı. Arabasını kenara çekip telefonunu açtı. Trafik kurallarına uymalı araba sürerken telefonla konuşmamalıydı. İnsanların hayatını tehlikeye atamazdı.

Arayan kişi annesi Hatice hanımdı. 'Selam aleyküm benim güzeller güzeli kızım. Nasılsın bakalım?'diyerek neşeyle şakıdı.

Zeyneb annesinin neşeli sesini duyunca birden mutlu olmuştu. 'Ve aleyküm selam annelerin en güzeli. Elhamdülillah ben iyiyim ama sizi çok özledim. Ne zaman geleceksiniz?'diye konuştu.

Annesi de onun için aramıştı. Bugün dönüş yapacaklarını söyleyecekti ama vazgeçti. Sürpriz yapmak istedi. Yalan da söylemek istemiyordu kızına sürpriz yapacağım diye. 'Allah ne zaman nasip ederse kızım o zaman geliriz inşallah. Abin nasıl, neler yapıyorsunuz?' diyerek konuyu değiştirdi. Zeyneb biraz abisinden bahsetti. Bir süre babasıyla konuştuktan sonra ailesini Allah'a emanet edip kapattı telefonu. Ne çok özlemişti ailesini. İnşallah en kısa zamanda gelirlerdi.

...

Zeyneb eve geldiğinde mutfağa girdi. Yemek yapmayı çok severdi. Akşam için muhteşem bir sofra kurdu. Sonra abisini aradı. Abisi yarım saate evde olacağını söyleyip kapattı.

Zeyneb abisi gelesiye akşam namazını kılmak için banyoya gitti abdestini alıp namaza durdu. Namazını bitirdikten sonra dua ederken aklına bugün Necla teyzenin ettiği dua geldi. Hayırlısı neyse o olsundu. Onur Alp iyi bir insana benziyordu ailesi de çok güzel kalpli insanlardı. Ama nasip, kısmet ne olacağını Allah'tan başka kimse bilemezdi.

'Allah'ım ben yanılırım, aldanırım sen benim hakkımda hayırlısını ver. Kalbimden senin razı olmadığını al, kalbime razı olduğunu da ısındır. Harama bulaşmaktan koru.'diyerek duasını ettikten sonra seccadesini katlayıp yatağının üzerine koydu.

Kapı çaldığında abisinin geldiğini düşünüp koşarak kapıyı açmıştı. Karşısında anne ve babasını beklemiyordu. Çok şaşırmıştı. Hani henüz gelmiyorlardı. Bir dakika annesi öyle bir şey dememişti. Ah bu annesi yine kelime oyunu oynamıştı.

Kapı önünde fazla durmadan anne ve babasıyla oturma odasına geçtiler. Zeyneb anne ve babasının arasında oturup uzun uzun hasret giderdi. O sırada kapı yine çaldı. Zeyneb 'Abim gelmiştir. Kapıyı açıp geliyorum.'diyerek kalktı.

Kapıyı açınca karşısında yine abisi yoktu. Ama abisi kadar çok sevdiği süt ortağı Mert gelmişti. Doğru ya anne ve babasını süt ortağı getirecekti. Nasıl unutmuştu.

'Meert. Süt ortağım insan bir haber eder ya ne kadar kötüsünüz.'diyerek sitemle sarıldı. Mert hem sitem edip hemde sarılan kardeşine güldü. Mert mimardı yüksek lisans yapmak için Amerika'yı seçmişti ve iki hafta önce de mezun olup dönmüştü. İlk köye uğrayıp öyle geleceğini ve gelirken teyzesi ve eniştesini de getireceğini söylemişt. Evet Zeyneb ve Mert aynı zamanda kuzenlerdi. Birbirlerinden ayrıldıktan sonra beraber içeriye geçtiler.

Kaan da geldiğinde sofraya oturup besmele çekerek yemeklerini yediler. Uzun uzun hasret giderdikten sonra babası imam oldu ve ailecek cemaat oluşturup yatsı namazını kıldılar. Zeyneb Rabb'ine çok şükretti. İyi ki böyle bir ailesi vardı. Elhamdülillah.

Yol yorgunu oldukları için anne ve babası erkenden yattı. Zeyneb, Mert için misafir odasını düzenledikten sonra Mert de hayırlı geceler dileyerek yatmaya gitti.

Herkes yattıktan sonra Zeyneb yatmaya gitmeden önce abisine Necla teyzenin akşam yemeğine davet ettiğini ne zaman uygun olursa o zaman gidebileceklerini söylediğini abisine dedi. Abisi de bir kaç gün sonra gidebileceklerini, kendisinin haber vereceğini söyledi. Bir süre oturduktan sonra Zeyneb 'Allah rahatlık versin abicim.'diyerek odasına gitti.

Sabah ola hayr ola...

...

Ertesi gün Zeyneb'i hastaneden çıkışta onunla vakit geçirmek için Mert alacağını söylemişti. Zeyneb işleri bitince Mert'i aradı. Mert en fazla 10 dakikaya orada olacağını söyleyip kapattı.

Mert gelesiye Zeyneb toparlanıp hastaneden çıkış yaptı. Mert çoktan gelmiş kapının önünde arabasının kaputuna dayanmış bir şekilde bekliyordu. Sağa sola da bakmıyordu. Hep sakınmıştı harama bakmaktan. Gözü harama değer diye çekinir hep başı önde dururdu. Aferindi süt ortağına.

Zeyneb Mert'e doğru kocaman gülümseyerek gitti. 'Selam aleyküm süt ortağım. İyisin inşallah.'diyerek sarıldı.

O sırada hastaneye kontrol için gelen Onur Alp hastane kapısından çıkmak üzereyken hiç beklemediği bu manzara karşısında dona kaldı. Demek evliydi Zeyneb ama parmağında yüzük yoktu ki. Olabilirdi herkes yüzük takmayı sevecek değildi. Onur Alp'in kalbi sızlamıştı. Neden sızlamıştı kalbi..

Belki de çoktan aşık olmuştu ;)

Allah'a emanet olun 🤍

Ultide Mimar Mert Yıldırım var🙃

DİLEM'İMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin