Kitap adı: Cevf (Veda Caddesi serisi 1. kitabı)
Yazar/şair: Sümeyye Demirkan
Tür: romantik, dram, gençlik romanı, Wattpad kitabı
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Tavsiye ettiğim yaş grubu: +16
Naçizane puanım: 5/10
Sayfa sayısı: 464
Tahmini okuma süresi: 7 gün
Estetik/fanart:
İncelemem:
"Veda Caddesi-Cevf", Sümeyye Demirkan'ın aynı adlı serisinin birinci kitabı. Yazardan daha önce "Mürekkebe Boyanan Sardunya"nın ilk kitabını okumuştum sadece. Pek sevemesem de bir şans daha vermek istedim lakin bu kitabı hepten sevemedim. Bitsin diye gözünün -sayfalarının- içine baktım.
Yazarın dilinden ve anlatımından başlarsam eğer belki de en sevmediğim kısmın bu olduğunu söyleyebilirim. Yazar dilini basit tutmamak, kitabını ince yapmamak için o kadar uğraşmış ki! Gerçekçi ve doğal durmayan cümle kalıpları ortalıkta dolanıp duruyor. Aynı kelimeler ve kalıplar piste çıkmış halay çekiyor. Cümleler gereksiz uzun, bir yerden sonra bayıyor. Tüm kitabın şu şekilde geçtiğini düşünün: Gözleri zifiri karanlıkta vuran ay ışığının altında gümüş gibi parlrken karalarını kahvelerime dikti ve gür saçlarının hafif esintide savrulmasıyla burnuma dolan kokusu, alnımı kesen telleri, dudaklarıma üflenen sıcak nefesini daha fazla hissetmeme neden olurken bir yandan da mavi damarlı eli arkamdaki duvarın pürüzlü yüzeyine sıkıca tutunmuştu. Tabii bu cümleyi ben uydurdum ama kitap boyunca böyle şeylerle sık sık rastlaşıyorsunuz. Yazar her cümlesinde ana erkek karakterin fiziksel özellikleriyle ilgili detay vermekten kendini alamıyor. Hep aynı benzetmeler ve betimlemeler tekrarlandıkça neden bu kız bu çocuğu ilk defa görmüş gibi davranıyor diye düşünüyorsunuz. Ve sanat dediğimiz her detayı anlatıp betimleme yapmak mı, diyorsunuz. Her detay derken dalga geçmiyorum. Kızın tek anlatmadığı günlük rutin işi sanırım tuvalete girip sifonu çekip elini sabunla ovuşturarak yıkamadığı. Ki aynı durum "Mürekkebe Boyanan Sardunya"da da vardı.
Klişe Wattpad kitaplarında hani ayakkabılar birbirine değene kadar yakınlaşma ve nefesi yüze üfleme vardır ya, bunda da daha karakterler odanın birer köşesindeyken nefesi dudaklarda hissetme var. Kitabı okurken her sahnesinde "Ben ne okuyorum?" dedim resmen. Artık zorlama dilini geçtim, mantıksız ve tutarsız o kadar fazla şey vardı ki kurguda size anlatamam.
Örneğin bir gece yarısı kız dışarıdayken diyor ki hava zifiri karanlık olduğundan beni kolumdan çeken kimdi göremiyorum, yüzünü seçemiyorum, falan filan. Sonra ana erkek karakterimiz olaya dahil olduğunda ne oluyor dersiniz? Kız bir anda ay ışığından ve adamın saçlarına vuruşundan, gözlerindeki ışıltıdan bahsediyor. Adamın eline bulaşan kan damlaları rüzgarla kıza sıçrıyor, artık nasıl kansa bunlar?
Daha da fazlasını söylemek istiyorum ama belki SPOİLERa girebilir haberiniz olsun. Ama sizin yerinizde olsam tüm spoilerları alır ve kitabı okumazdım çünkü anlatacaklarımın sonunda yüzlerce sayfalık kitapta hiçbir olay yaşanmadığını anlayacaksınız. Olayı geçtim duygular bile yapmacık, yaşanmadı sayılabilir.
Kitaba gençlik kitabı olsun, kolay okunsun, gerekirse klişe olsun, vurdulu kırdılı, aşklı diye başladım ve hatamın farkına vardım. Resmen kitap sırf bitsin de kurtulayım diye okudum.
Şimdi ana karakterimiz Aymira, babası tarafından hor görülen, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakılan 19 yaşında bir genç kız. Annesi ölmüş, erkek kardeşi de okul okuyabilsin diye kendini çalışmaya adamış. Gündüzleri pastanede çalışırken geceleri de taksiye erkek kılığında çıkıyor. İlk okuduğumuz taksisine binip başına silah dayayan bir adam. Adam arabasında bir pusula unutuyor ve iniyor. Sonrasında yeniden karşılaşmalar falanlar filanlar derken bu kız bir şekilde adamın yaşadığı eve iki kez gitmiş oluyor. Ve saçma sapan bir şekilde bu eve iki kez gidenin başına bir şey geliyormuş. Meğer bu Kamer adlı adamın birlikte iş yaptığı-düşmanıyla bir anlaşması varmış. Neden böyle saçma bir şey var? Sorgulamıyoruz. Diyor ki Kamer "Ya benim yanımda kalırsın ya da bu adamlar başına bir şey getirir." Bu adamlar kimler derseniz, ben de bilmiyorum. Baştan çete falan sansam da değiller, mafya değiller, hiçbir şey değiller. Kız kabul etmiyor ama adamların peşine düşmesiyle "el mecbur" Kamer'in ve ev arkadaşlarının yanına taşınıyor. İş yerindeki arkadaşlarını ve babasıyla kardeşini bir şey demeden arakasında bırakıyor. Kız arkadaşına "kardeşim" diye hitap eden, fakirlikten iki işte çalışan, yıllardır etek giymeyen bu kız meğer dünden razıymış ki ilk günden adam istiyor diye etek giyiyor, adamla aynı yatakta yatıyor, rakı sofrası kuruyor, "anasını satayım" demeye başlıyor, aylarca burada kaldığı halde ailesinin paraya da ihtiyacı olmuyor. Öteki adamlar ne oldu derseniz arada hortluyorlar, asıl adamımız bunları dövüyor ve kuyruğunu kıstıran köpek misali kaçıyorlar. Bu sırada öteki adamlarla Kamer'in geçmişten bir problemi varmış. Zengin anne babası bakamayız diye bu Kamer'i yurda verince bu kötü adamımızın babası tarafından bir kere dövülmüş ondan sonra adamı yıllarca da görmemiş ama takmış kafaya öldüreceğim de öldüreceğim! Yok ben kötüyüm de kötüyüm! Sonra tam kızla aralarında bir şeyler olmaya başlıyor -ki ilişkileri "Kırarım bacağını konuşma!" ve "Konuşurum sana ne be aptal!" tarzında ilerliyor- diyor ki sen burada mutlu değilsin hadi artık seni evine bırakayım. Bir anda sebepsizce karşıki adamlar bu durumu kabul ediyorlar ve kız evine geri postalanıyor. Şimdi, kız neden geldi, neden gidiyor? Neyse bunlar bir ayrılıyor, gören de sanır biri Kuzey Kutbu'na biri Güney Kutbu'na gidiyor. Kamer diyor "Seni kendimden korumalıyım.". Ve sonra da babasının kızı yeniden dövmesini Kamer'in görüp de kızı kurtarmasıyla kitap bitiyor. "Artık senin yerin, benim yanım." diyerekten.
Benim de tek merak ettiğim yazar bu konudan nasıl 5 kitaplık seri yapabildi? Cidden büyük başarı.
Ne dili kitaba uygun ne konu orijinal ne kurgu iyi ne karakterler sevilesi ne sonu merakta bırakıyor ne de kitaptaki aşk ve arkadaşlıkların hissi size geçiyor. Yani anlayacağınız yazar beni bir yerden bile yakalayamadı. Neredeyse "reading slump"a gireceğim diye korkmaya başladım.
Yazarın tuhaf dilini seviyorsanız ancak önerebilirim. Yoksa çıtır çerezlik, iyi vakit geçirirsiniz bile diyemeyeceğim bir kitap ne yazık ki.
Siz de okuduysanız düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Okusam?
Non-Fiction#1 -inceleme (28.06.24) #1 -kitaptavsiyesi (18.12.22) #3 -alıntı (22.12.22) #1 -şair (23.06.23) İçerisi bir kütüphane, sen de gelsene? (Kitap adları bölüm adlarında yazıyor ve bulunması kolay olsun diye de alfabetik şekilde dizili) Okuyacak kitap ar...