Kitap adı: Sineklerin Tanrısı
Yazar/şair: William Golding
Tür: Dünya klasiği, modern klasik, roman, distopya, gizem
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Tavsiye ettiğim yaş grubu: +16
Naçizane puanım: 9/10
Sayfa sayısı: 261
Tahmini okuma süresi: 8 gün
Estetik:
Alıntılarım:
"Kuralları bozuyorsun!"
"Kimin umurunda?"
"Kurallardan başka bir şeyimiz yok ki bizim!"🏝
"Demek istediğim şu... Bizden başka canavar yok belki..."
İncelemem:
Vay canına, açıkçası "Sineklerin Tanrısı" incelemesi oldukça güç olacak bir kitap. Başlamadan kitabı okuyup da atlayanlar ve okuyacak olanlar için şimdiden söyleyeyim, kitabın bitimindeki sonsözü mutlaka okuyun derim ben. Normalde çok uzun sonsözleri okumadan geçerim ama bu kitapta okumak elzemdi, Mina Urgan tarafından oldukça iyi de yazılmıştı.
"Sineklerin Tanrısı", benim William Golding'le tanışma kitabım oldu. Yazarın dilini sevdiğim için başka kitaplarını da okumak istiyorum artık. Çocukların gözüyle olduğundan biraz basit ve bol diyaloglu olsa da kitabın bütününe gayet uygundu. Ayrıca bu durum okunmasını da kolaylaştırıyordu.
Konusuna gelecek olursam. Gelecekte bir savaş zamanında, bir uçakta taşınan 6-12 yaş arasındaki erkek çocukları taşıyan bu uçağın ıssız bir adaya düşmesiyle kitabımız başlıyor. Hayatta kalanlar sadece bu çocuklar, ilkin başlarında bir yetişkin olmadığı için sevinseler de sonradan durumları öyle olmuyor tabii. Açıkçası ben kitaba bunlardan başka hiçbir bilgim olmayarak başladım ve okurken oldukçe keyif aldım o yüzden daha ilerisini de anlatmak istemiyorum sizlere.
Sadece çok çarpıcıydı diyebilirim. Küçük çocukların bile arasındaki hiyerarşi, liderlik, zorbalık, canilik ve açlığı görmek hem rahatsız edici hem de ufuk açıcıydı.
Daha önce okuyan arkadaşlarımdan biliyorum bu kitabı okuyanlar ya onlar gibi nefret ediyor ya da benim gibi oldukça seviyor. Genel olarak sevilmeme sebebi insanın tam karşısına sunulan çocuklar arasındaki kötü yaşantılar. Vahşi sahneler. Ki bunları okurken ben de oldukça rahatsız oldum ama zaten yazarın da amacı bu. Bazı gerçekleri, sakındığımız gerçekleri, çok güzel yüzümüze vurmuş. Çok iyi bir şekilde geçirmiş okuyucuya ki gerçekten rahatsız olmuşuz.
Ama kitapta en sevdiğim şey yaşanan her şeyin sembolik olarak bir şeyleri somut veya soyut temsil edişi. Normalde bu tarz temsili kitaplar yer yer saçmalaşsa ve tablolardaki "Ressam buradaki iki üç çizikle şehrin insanlar üzerindeki psikolojik baskısını anlatmak istemiş." hadisesine dönse de bu kitapta durum öyle değildi. Ben kurgu ve gerçeklikle bağlantısını o kadar uygun buldum ki yazara şaştım kaldım.
Genel olarak başka da pek bir şey diyebileceğimi sanmıyorum. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca bir çocuk kitabı -kesinlikle- olmadığını bilmelisiniz. Lise ve hatta üzeri için okunmasının daha uygun olacağını düşünüyorum. Ama yani bir ara illa okuma listenize girmeli.
Siz de okuduysanız düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Okusam?
Nonfiksi#1 -inceleme (28.06.24) #1 -kitaptavsiyesi (18.12.22) #3 -alıntı (22.12.22) #1 -şair (23.06.23) İçerisi bir kütüphane, sen de gelsene? (Kitap adları bölüm adlarında yazıyor ve bulunması kolay olsun diye de alfabetik şekilde dizili) Okuyacak kitap ar...