Kitap adı: Kızıl Veba
Yazar/şair: Jack London
Tür: kıyamet sonrası, bilim kurgu, dünya klasiği, roman
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Tavsiye ettiğim yaş grubu: +14
Naçizane puanım: 10/10
Sayfa sayısı: 72
Tahmini okuma süresi: 1 gün
Estetik/fanart:
Alıntılarım:
"Uygarlık, sevgili torunlarım, alev tabakalarının içinde ve ölümün nefesinin altında yok olup giden şey, uygarlıktı."
İncelemem:
"Kızıl Veba", en sevdiğim yazarlardan olan Jack London'ın şu sıralar en merak ettiğim kitabıydı, uzun süredir de kendisinden bir kitap okumayınca artık okuma vakti geldi, dedim. Anlatımına, diline, konu seçimine ve olayları kurgulamasına bayıldığım bir yazar Jack London.
"Kızıl Veba" konu itibarıyla günümüzde hâlen başımızın belası olan Covid-19 benzeri bir virüsün dünyaya yayılıp da bir nevi tüm dünya nüfusunu yok etmesini anlatıyor. Daha doğrusu bu olmuş ve üzerinden yıllar geçmiş, biz hayatta kalan ve çoğalan birkaç kişiyi görüyoruz. Ana karakterimiz ve torunlarını.
Beni asıl şaşırtan şey ise kitabın en sonundaki notlarda yazar bu kitabı yazdığında daha İspanyol gribinin bile ortaya çıkmamış olmasıydı. Pandemiler görmemiş ve o dönemde belki pek de duyulmamış bir ortamda yazar. 2010'lu yıllarda insanların kıyametini getirecek bir hastalık ortaya koymuş. Birkaç yıl daha sonrasını söylese neredeyse bugünün pandemisiyle tutacakmış (incelemeyi bir yıl önce yazmıştım). Tabii kızıl veba biraz fazla abartılı bir hastalık, ilk semptomlar sonrası hasta 15 dakika içerisinde hissizlik içinde ölüyor. Ama hava yoluyla bulaşma, şehirlere yayılma, artan nüfusun nasıl etkilendiği, hastalığın bir süre dünyaya duyurulmadan saklanması, doktorların fedakarlığı, sağlık sisteminin çöküşü, tedavi arayışı, dayanışma ama aynı zamanda da vahşileşme, insanlardan kaçınma ama aynı zamanda da gruplaşma, kadına şiddet, cehalet, bencillik aynı günümüzde karşı karşıya olduğumuz gibi anlatılmış, bu yüzden şahsen ben kitaptan fazlasıyla etkilendim.
Ama tabii doğruyu söylemek gerekirse konu bu yazara gelince pek de objektif davranamıyorum.
Herhalde tek eksiği yazarın enflasyon oranını ve günümüzde zeplinlerin olmayışını düşünememesiydi ki onları da bilse ortada bir sorun vardı bence.
Gayet ince ama oldukça çarpıcı bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Herkese ama herkese tavsiye edebileceğim bir kitap. Modern dünya klasiklerine başlamak için de uygun. Klasikleri sevmeyenlere sevdirecek, yazarın kitaplarını merak edenlere ya da onu zaten sevenlere bire bir. Çevirisi, baskısı falan zaten her Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan her kitapta olduğu gibi çok iyi. Tek sorunu dipnot yerine kitabın sonuna notların eklenmiş oluşuydu ama çok fazla olmadıkları ve olanların da oldukça uzun olması sebebiyle sorun etmedim.
Siz de okuduysanız düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Okusam?
Non-Fiction#1 -inceleme (28.06.24) #1 -kitaptavsiyesi (18.12.22) #3 -alıntı (22.12.22) #1 -şair (23.06.23) İçerisi bir kütüphane, sen de gelsene? (Kitap adları bölüm adlarında yazıyor ve bulunması kolay olsun diye de alfabetik şekilde dizili) Okuyacak kitap ar...