Son Söz

1K 48 32
                                    

Bu bölüm aslında yazmayacaktım ama sonra neden olmasın dedim. Çünkü gözünüzden kaçmış olabilir bazı şeyler ya da tam anlatamamış olabilirim. Üstü kapalı oldu çoğu şey o yüzden olaylar çok manasız ilerlemiş gibi gelmiş olabilir. Sonuçta her şeyi tek bir bakış açısından okuduk, bunun da etkisi var.

Açıkçası Arda'nın bakış açısından da bir iki bölüm yazmak istedim ama sonra vaz geçtim. Çünkü aslında hayatta hep tek bir bakış açısından olayları görebiliyoruz ve ne kadar bildiğimizi söylersek söyleyelim gerçekten ne olduğunu bilmemiz asla mümkün olmuyor. Galiba o havayı korumak istedim bu hikayede. Sanki Mert'in yıllardır tuttuğu günlüğü bir gün yerde bulmuşuz da okumuşuz gibi olsun istedim.

Bu yüzden bundan sonrası yazarın düşünceleri değil de bu günlüğü yerde bulup okumuş olsaydım benim ne düşünecek olduğum şeklinde kabul edin lütfen. Ben de bunları yazar olarak değil okur olarak yazıyorum.

Siz neler düşündüğünüzü yorumlarda belirttiniz ve bu yüzden okuması çok zevkliydi. Başından beri yorum yapılmasını isteme sebebim de buydu. Yine de bundan sonra yazdıklarımı eleştirip bence öyle değildi diyebilirsiniz, bunları okuması da benim için çok zevkli olur.

Öncelikle Mert her zaman kendi üstünde baskı oluşturan biriydi. Zaten sık sık bunu gördük. Daha üçüncü bölümde beş yaşındayken bile Mert'in nasıl her zaman iyi evlat uslu çocuk olmak için çaba sarf ettiğini okuduk. Hep kurallara uygun yaşıyordu. Beladan kaçıyordu. Arda'dan sürekli uzak durmasının, onu arkadaşı olarak kabul etmediğini söylemesinin sebebi de buydu. Çünkü aslında Arda'nın onu bozacağının, korumak için çabaladığı beyefendi çocuk imajını bozacağını biliyordu.

Mert elbette Arda'yı seviyordu, arkadaşı olarak görüyordu ama bir yandan bunu kabullenemiyordu da. Yaşı büyüdükçe bu daha da çözülmesi zor bir hal aldı. Çünkü Arda'nın gerçekten en yakın arkadaşı olduğunu ve daha ileride ona aşık olduğunu kabul ederse en başta kendi kişiliğinde bir çatlak açılmış gibi hissedecekti.

Okul konusunda, arkadaşları konusunda sürekli mükemmel olmaya çalıştı. O kadar büyük bir baskı altındaydı ki en ufak bir çatlak onu çökertir diye korkuyordu. Ama aslında bütün bu mükemmel olma baskısı onu çökertiyordu.

Ama Mert hangi yaşta olursa olsun hep Arda'yı çok sevdi. Paylaşmayı sevmeyen bir çocuktu ama Arda'yla kız kardeşini paylaştı, Arda yaralandığında ondan çok Mert üzüldü. Sürekli Arda'yı sevmediğini söylese de Arda her elini tuttuğunda kendisi de onun elini tuttu. Arda da bunun farkındaydı. O yüzden Mert her ne kadar dışarıya karşı "Arda benim arkadaşım değil," dese de Arda zaten Mert'in onu ne kadar sevdiğini biliyordu. Umursamaz biri olabilir ama salak değil. Aralarında sözsüz bir anlaşma vardı.

Yirmi dördüncü bölümde Arda, Mert'e hayatında kimse olup olmadığını sorduğunda Mert birinden hoşlanmanın nasıl bir şey olduğunu, aşk acısı çekmenin nasıl bir şey olduğunu bildiğini söylüyordu kendisine. Orada kast ettiği tabii ki Arda'ydı. Ancak Arda'ya söylemek istemedi çünkü onun hislerinden emin değildi. Aslında aralarında olanlar hakkında konuşabilecekleri çok fazla an vardı ama Mert sormaya cesaret edemiyordu. O an doğru an gibi hissetmişti, o yüzden Arda'ya hayatında biri var mı diye sorduğunda sen varsın ya cevabı onu heyecanlandırdı. Ancak devamında Arda'nın başkası ile de konuştuğunu öğrenince o zaman Arda'nın aslında ona aşık olmadığından emin oldu. O ana kadar sormaya korkuyordu ama en azından biraz da olsa hoşlandığını düşünüyordu. Sonra Arda onu öptüğünde midem bulanıyor derken aslında yaşadığı bu farkındalık yüzünden üzüntüsünü kastetmişti.

Yirmi beşinci bölümde Arda kötü geçen randevusundan döndüğünde Arda'ya ikinci seçeneğin olmayacağım dediğinde yine en azından Arda'nın kendi ilişkileri hakkında yorum yapmasını bekledi ama Arda hiçbir şey söylemeyince bu sefer umudu bir kere daha kırılmış oldu. Çünkü Bir şeylerden emin oldum ama kabullenmek istemedim derken bahsettiği Arda'nın ilişkilerini sadece seks olarak görürken kendisinin daha fazlası olduğunu düşünmesiydi.

Mert'in son sınavından bir gece önce son kez sevişmelerinde Mert aslında şansını bir kere daha denedi. Arda'ya içinden geleni mi yapıyorsun dediğinde kendi ilişkileri hakkında konuşmak için yer açmaya çalışıyordu. Ancak Arda "Şimdi seni düşünüyorum o yüzden seni yapacağım," dedi. O an aralarındaki ilişkinin romantik yönünü konuşmak için doğru andı. Çünkü aslında ilk gerçek duyguları hakkında konuşmalarıydı.

Mert ne yapacağını bilemez haldeydi ve Arda ilk kez onu anlayarak duyguları hakkında konuşuyordu. Ona korkma, içinden geleni yap ve söyle diyordu ki Arda da böyle yapan biriydi. Mert'i seviyor olsa ona açıkça söyleyebilirdi ancak o an bile sadece cinsel yönünden bahsetti ilişkinin.

Mert aralarındaki şeyi bitirmeye karar verdi böylece. Çünkü ikisi arasında aşık olan tek kişinin kendisi olduğunu anlamıştı. O yüzden o son sevişmeleri ona göre daha farklıydı. Çünkü son kez olduğunu bilerek yaptı.

Ayrıca yine yirmi sekizinci bölümde Arda'ya ilk kez cesur oldum dediğinde de yine son defa şansını denedi. Çünkü Mert o ana kadar hep sesli bir şekilde bir şeyleri söylemekten kaçmış olsa da Arda'nın ona yakacağı en ufak bir yeşil ışıkta açıkça söyleyecekti hislerini. Mert'in gidecek olması hakkında konuştuklarında Arda onu öptü, seni özleyeceğim yerine bunu özleyeceğim dedi, Mert de vazgeçti.

En son Mert her şeyi bitirmeye gittiğinde Arda'nın kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. Mert'e onu sevdiğini söyleyebilirdi ama yapmadı.

Bütün bunları hikaye aslında bu şekildeydi demek için yazmıyorum. Ben böyle yorumladım diyorum. Yine de siz bunlara katılmayabilirsiniz ve Mert korkaklık etti diyebilirsiniz. İtiraz edemem. Çünkü aslında bu da çok doğru. Kendi kafasında onu aklayacak bir sürü şey yaptı ama her ne olursa olsun kendisi de asla Arda'ya gidip seni seviyorum demedi. Bazı yorumlar beni bu yönde ikna etti sayılır. Sonuçta Mert'in de en sonunda kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. Sadece kalbi daha fazla kırılsın istemedi. Bu da kaçmak oluyor. O yüzden sadece Arda'yı suçlayamam, o da Mert kadar evladım.

Kendi yorumumu da yazmak istedim, hep siz mi yorum yapacaksınız. Özendim biraz size. Umarım severek okuduğunuz bir hikaye olmuştur.

Bu arada iki küçük detaydan da bahsedeceğim. Yazarken çok eğlendim çünkü.

Yedinci bölümde okul başkanlığı seçimleri sırasında Mert, ortadaki kişiye oy verdiğini söyledi. Seçilen kişi Aleyna olmuştu. Berk de Mert'e "Arkadaşın da adaşın da seçilmedi," dedi. Yani adayların isimleri Aleyna, Arda ve Mert oluyor. Mert her ne kadar inkar etse de zaten Arda'ya oy vermişti.

Sınav sırasında kitapçığı kapatıp sonra tekrar açıp 17 soru çözdüğünde çözdükleri eşit ağırlık kısmının sorularıydı, zaten Arda'nın filozof mu olacaksın başımıza esprisinden de anlayacağınız üzere çocuğum Felsefe bölümünü tercih etti.

Son olarak ufak bir sorum var. Teşekkür notunda Elif abilerinden birini kaybetti dedim. Sizin hikayeyi yorumlamanıza göre kaybettiği abisi hangisiydi?

Normalde her hikayem için bir şarkı seçip bir kısmını ilk bölüme ekliyorum. Hikayelerin adları da o şarkılardan oluyor. Bu sefer ilk bölüme eklemek istemedim. O yüzden buraya ekliyorum.


"Gidersem ben yalvarırım

Peşimden gelmeAnnem babamda ağlamasınGeriye dönmeyince."


Birkaç gün içinde böyle sevimli tatliş bir hikaye yayınlayacağım. Buradaki mutsuzluğu da biraz siler umarım. İsmi "falan" olacak. Yazınca duyuru yayınlarım panodan, takip ediyorsanız görürsünüz. Oraya gelirseniz beklerim, yeniden bir araya gelelim. Eğer burada ayrılıyorsak da okuduğunuz için çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız, kendinize iyi bakın. Hissettiklerinizi yaşamaktan korkmayın.  

şehrin duvarları! bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin