2. BÖLÜM Veda

208 128 9
                                    

Merhaba arkadaşlar. yeni bölüm geldi  birazcık ağlamaklı bir bölüm oldu lütfen yorum yapmayı unutmayın....  iyi okumalarrr :)
bölüm şarkıları
Şebnem ferah hoşçakal
R.E.M Losing My Religon
Sezen Aksu Son Bakış

Taksi yavaş yavaş evin sokağına yaklaşırken evin önünü kalabalıklığını görünce boğulduğumu hissettim. taksi evimin önünde durunca kapının önünde bekleyen kuzenim Can'ı gördüm. "taksinin ücretini öder misin benim yanımda nakit para yok" diyerek daha fazla konuşmadan eve girdim. Salona girdiğimi gören akrabalarım beni soru yağmuruna tutmadan" akşam sizi öylece bir şey demeden evden gittiğim ve sizi meraklandırdığım için özür dilerim lütfen beni de anlamanızı rica ediyorum" diye kısa bir açıklama yaparak odama gittim. odaya girer girmez en son annemle tatlı atışmamız aklıma gelince gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. Onunla bir daha dün sabah ki gibi anılarımızın olamayacağını, beni uykumdan uyandırmak için bağırmayacağını, onun o güzel yüzünü görmeden güne başlayacağımı bilmek beni daha fazla kahrediyordu. Kalbim ve ruhum dün gece o lanet haberi aldığı dakika itibariyle onlarla birilikte ölmüştü. Ama bu durum ölmekten bile beterdi. Her gün onların yokullarını bilmek bu acıya dayanabilecek gücü kendimde bulamıyordum ben onlarsız bir hayatı hiçbir zaman düşünmedim ben onların prenses kızlarıydım şimdiyse onlar yoktu artık kimsenin prenses olmayacaktım ben artık kimdim onuda bilmiyordum odamda akılmdan bu düşüncelerle boğuşarak kaç saattir ağladığımı bilmiyorum ama em sonunda odamın kapısını çalındığını duydum ve ardından baktığımda Can'ı gördüm. yatağın yanına oturarak beni teselli edeceğini düşündüğüm sırada söze girdi.
"kuzen ben annemler gibi sana ağlama diye söylemeyeceğim. biliyorum biz ne kadar ağlama desek bile senin bizden uzakta ağlayacağını adım kadar iyi biliyorum" dedi. Can'ı diğerlerinden neden çok sevdiğimi ve ayrı tuttumu bugün daha iyi anladım. çünkü o benim hiç bir zaman zorlamayla bir şey yapmayacağımı iyi biliyordu ve şimdi de bildiği şeyi yaparak beni kendince teselli etmeye çalıyordu. yataktan kalkım Can'a sıkıca sarıldım. Can benim kuzenimdi ama daha çok yakında arkadaşımdı. Can benden ayrılarak tekrar konuşmaya devam etti.
"bana söz ver kuzen bugün son yalnız ağlaman bundan sonra sadece benim yanımda ağlayabileceksin. Başka yerde tek başına ağladığını duyarsam valla gider Buse'yle en yakın kuzen olurum ona göre bak"dedi gülümseyerek. bende ona karşılık olarak gülümseyerek,
"aman hemen koş git ol zaten o da seni bekliyordu."dedim. Buse Filiz halamın kızıydı. çok iyi anlaştığımız pek söylenemez. Can'da küçük olan Canan halamın oğlu ben 5 yaş büyük olmasına rağmen akılı bir karış havada 18'ilk genç delikanlı havalarında dolaşması beni en çok güldüren tavrıydı. Can'la biraz daha sessizce oturmaya devam ederek aklıma bugün annemle babamla son kez vedalaşacağımı anlamla birlikte hemen kalkıp aceleyle kendimi banyoya attım onları böyle kötü şekilde veda etmemek için duşa attım kendimi bugün son kez onlar için göz yaşı dökeceğim onları hiçbir zaman ağlayarak anmamak için kendime bir söz verdim. onlar adına onları çok gururlandıracak, onlar için hayatın tüm zorluklarıyla kendim tek başıma en iyi şekilde üstesinden geleceğim sizin hep o deli kızınız olarak kalmak için uğraşacağım. suyun altında kendi kendime böyle sözler vererek kendimi avuttum ama biliyorum ki onları son kez görünce verdiğim sözlerin hepsi yok olup gidecekti. aynada son kez kendime bakıp içimden "allahım ne olur sen bana bugün dayanma gücü ver" diyerek banyoyu terk ettim. odama geçip bir şeyler giyeceken aklıma son kez ailecek gittimiz alışverişten yılbaşı için hep birlikte olacağımız akşam yemeği için aldığımız siyah elbiseyi giymeye karar verdim. ailecek son kez bir arada olacağımız için onlar için giyecektim bu elbiseyi.

hemen hazırlanıp odadan çıktım. salona geçtiğimde tam da düşündüğüm gibi matem havası hakimdi. içeri girince herkesin dikkati bana kaymış oldu. herkes benim niye böyle giyindiğimi düşünürken anneannemin oturduğu koltuğa geçip yanına oturdum. anneannem beni hemen kucaklarken bende ona karşılık verdim. saatte baktığımda saat 2 ye gelmek üzereydi. Cenazeye çok az kalmıştı.  anneannemin yanından ayrılıp dışarı çıktım evdeki diğer kişilerde benim kalkmamla birlikte onlarda dışarı çıktı. Ali eniştem beni kendi arabasına çağırıken onu red edip kendi arabamla mezarlığın yolunu tutacaktım. amacım biraz da olsa kendimle başbaşa kalmak istemekti. tam yola çıkacağım zaman bir anda yolcu koltuğu açıldığını gördüm. tabii ki kimin gelebileceğini az çok tahmin etmek zor değildi. Can'la benimle gelmeye karar vermişti. Can'ı aldırış etmeden yola koyuldum. sessizce yola devam ederek cenazeyi düşünmemeye çalışıyordum ama olmuyordu. ben onları nasıl o toprağın altında bırakıp hayata devam edecektim. ben hiçbir zaman onlarsız bir hayat düşünemiştim ama şimdi dün sabah benimle dalga geçerlerken nasıl onların öldüklerini kabul edip onlarla vedalaşacaktım bu durumu aklım almıyor bir türlü almıyordu. kendimi bir an nefessiz kaldığımı hissederek camı açtım ve derin bir nefes aldım. nefes aldıkça aldığım nefesler sanki ciğerlerimi yakıyordu. Can'la yolculuğumuz devam ederken tüm dikkatimi yola verdim. bu yolculumuzu Can'ın sorduğu soruyla bozuldu. "Mehir gerçekten nasıl hissediyorsun?"dedi.  gerçekten ben nasıl hissediyordum. bu soru üzerine hiç düşünmemiştim. Can'a dönüp 
"bilmem annesini ve babasını aynı günde kaybeden diğer çocuklar gibi hissediyorumdur herhalde gerçekten Can nasıl olduğumu kendim bile bilmiyorum" dedim. Can'da anladım dermiş gibi kafasını salladı ve önüne bakmaya devam etti. Arabanın içine yine sessizlik hakim olurken mezarlığın yoluna girmiş bulmaktaydım. işte gelmiştim annemle babamla son kez  vedalaşmaya bu veda benim için çok garip olacaktı. ( tam bu kısımda Şebnem Ferah Hoşçakal şarkısı açın) biz mezarlıkta yerimizi alırken annem ve babam mezarlığın giriş kapısında göründü. o an içimdeki acı  fırtına olup koptu boğazımdan anne baba diye feryat çığlıklarım gökyüzüne karıştı. Gökyüzüde o an duygularımla paralel bir şekilde yağmur yağmaya başlamıştı. Onları en son kendi arabamıza binerken görüp şimdi bir cenaze arabasının içinde yan yana duran tabutların içinde olduğunu görmek beni daha da yıktı. O an içimden "allaha ne olur benimde canımı al yoksa ben daha bu acıyı kaldıramam" diye dua ettim. Onları toprağın içine koyduklarını görünce oturduğum yerden doğrulup yanlarına koştum. Üzerlerine toprakları tam atılacaken onları durdum. "Ne olur yalvarırım uyanın lütfen anne baba ne olur ben sizsiz yapamam bana daha fazla acı çektirmeyin"diye sesledim ama onlara beni duymadılar, uyanmadılar. Beni kaldırmaya çalışan kişiler kimdi bilmiyordum. Onlardan kurtulup tekrar yanlarına koştum. "Atmayın toprakları üzerine ne olur onlar bensiz orada çok üşürler bende yanlarında yatayım beni de onlarla gömün lütfen yapmayın atmayın üzerlerine toprak yalvarım ne olur" diye bağırdım derdimi anlatmak istedim ama kimse beni anlamadı izin vermedi onlarla uyumama. En son Can'ın ben kucaklayıp yanlarından uzaklaştığımızı hatırlıyordum. Can'ın kucağında sadece anne ve babama ne olur uyanın diye sayıklıyordum. Can'a "Can söyle onlara beni de gömsünler lütfen ben onlarsız yapamam lütfen Can konuş"dedim."Şşit geçti güzelim geçti artık ben yanındayım bırakmayacağım seni" diyerek başımdan öpüp beni teselli etmeye çalışıyordu.
Artık herşey bittiğinde herkes yavaş yavaş mezarlıktan çıkıyorlardı. En son anneannem ve babaannemin bana "hadi kızım gidelim onlar artık sonsuz güzel uykularına daldılar hadi gidelim hadi" dediklerini duydum. Ama benim onları bırakıp bir yere gidesim yoktu ki onlar benim annem ve babam ben onları nasıl bırakabilirim ki hem onlarda beni bırakmazlardı şimdi ben onları bırakıp nereye gidecektim ki
Anneannme dönüp, "siz gidin ben biraz daha kalacağım yalnız kalmak onlarla konuşmak istiyorum sonra gelirim" dedim. Tam itraz edeceklerken "lütfen gidin ben gelirim" diyerek onlara tekrardan sırtımı döndüm ve annem ve babamın yan yana olan mezarlarına baktım. Uzun uzun baktım onlara içimden onlara o kadar çok söylemek   istediklerim var ki ama hiçbirini dile getiremiyordum. Hissettiklerim ve söyleceklerim göz yaşı olarak aktı gitti gözlerimden. Bir an duygularımdan kurtulup arkama baktım istem dışı sanki birisi tarafından izlendiğimi sandım. Ağır hareketlere oturduğum yerden kalarak arkama baktım ama kimseyi görememiştim. Bu durumu çok fazla umursamayarak tekrardan annem ve babama baktım. "Sizsiz yeni bir güne başladım bugün çok gariptir ki siz yokken ilk defa erkenden uyandım çok garip değil mi ama ben ve erken kalmak" diyerek acı bir şekilde güldüm. Sonra devam ettim. "Bakın yeni yıl akşamın için giyeceğim elbiseyi giydim bakın çok yakıştı bana baba tıpkı senin dediğin gibi siyah kuğu gibi oldum. Ama biraz kirlettim her yeri çamur oldu. Biliyorum ben bu halimle de çok güzelim."dedim gülerek yine aynı şekilde ama bu sefer daha gür bir şekilde kahkaha attım. Karnıma ağırlar giresiye kadar güldüm. Daha sonra gülmem tekrardan gözyaşına dönünce onlara kızıp isyan etmeye başladım. "Niye beni bırakıp gittiniz niyee. Ben size o gün gitmeyin dedim yarın gidin dedim niye beni dinlemediniz. Beni şimdi sizsiz ne yapacağım. Siz benim kanatlarımdınız şimdi ben kanatlarım yokken nasıl uçabileceğim. Baba söylesene hani ben siyah kuğudum kuğular kanatları yokken uçamazki bende sizsiz uçamam yok olurum. Beni niye yanınıza almadınız yine hep birlikte olurduk ama bakın ben şimdi bu hayatta sizsiz tek başıma kaldım. Ben sizi şimdiden çok özledim nasıl dayanırım bir ömür sizin yokluğunuza nasıl diye bağırdım.ama cevap alamadım. Yağmur damlarıyla beraber gözyaşlarım daha da ıslattı cansız ruhsuz bedenimi. Kafamı kaldırıp son kez gökyüzüne bakıp onlara döndüm tekrardan yüzümü "sizin yanınızda son kez böyle ağlıyorum son kez sizin yanınızda böyle güçsüz duruyorum bir daha geldiğim de o her zaman gördüğünüz deli dolu çılgın kızınızı göreceksiniz size yemin ederim son kez böyle olacağım dedim." Gözyaşlarımı silerken yine tekrardan izlendiğimi hissetim ve hızla arkama döndüm ama yine kimseyi göremedim ama içimden bir ses birisi beni izliyordu buna emindim. Artık daha fazla burada kalamayacağını anladığım da annem ve babama son kez veda edip mezarlığın çıkışına doğru gittim. Arabama binip gözyaşlarımı sildim ve yola koyuldum. Nereye gittiğimi bilmeden öylece gidiyordum eve gidesim yoktu başka bir yerde yokty ama içimden bir yere gitme gerektiğini hissediyordum ama aklım o kadar dolu ve gürültülü ki nereye gideceğimi kestiremiyordym. Biraz daha yolculuk yaptıktan sonra arabayı hiç de aklımda olmayan bir yere getirmiştim. Dün koşup geldiğim sahil kenarına. Arabayı durup önümde duran denize uzun uzun baktım. İzlediğim denize giremek şu an bana çok cazip geliyodu. Sanki deniz beni çağırıyordu. Ani bir kararla arabadan inip hırçın dalgalara boğuşan denize  kendimi bırakmak geçiyordu içimden ama annem ve babama söz verdim bunu yapamazdım. Aklımın köşesinden geçmeyecek bir deli cesaretiyle aceleyle koşturarak denizin hırçın sularına kendimi bıraktım. Aklımda sadece annem ve babam geçiyordu onlara tekrardan görmek kavuşmak geçiyordu. Tuzlu su iyice genzimi yakmaya başladı suyun basıncı kulaklarımı yırtacak derecede zorluyordu beni. Suyun içinde  yavaş yavaş bilincimin kapandığını ve iyice dibe battığımı hissediyordum. En son tamamen bilinci yitirirken birinin beni kolumdan tuttuğunu yukarıya doğru çektiğini hissetim ama kim olduğunu göremek için gözlerimi açacaktım ama artık daha fazla gözlerimi açık tutmayacağımı ve dayanamayacağımı anladığımda   kendimi tamanen suyun sonsuz karanlığa teslim ettim.

Merhaba arkadaşlar yeni bölüm nasıldı. Acaba Mehir'i kim kurtardı  ya da kurtabilecek mi ? Lütfen sorularınızı ve görüşlerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın....

Ateşi Yakalamak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin