15.BÖLÜM:HER ŞEY BİTMİŞ

40 11 27
                                    

Tek bir kişinin yüzünü bile görmek istemiyorum çünkü onlar bana bazı kişileri hatırlatıyor. Her şeyi unutmuş gibi gitmek ,kimseyi düşünmeden gitmek. Çok ama çok acı veriyor.
Hiç bir şey olmamış gibi davranmak,bilerek kırmak veya bir sürü şey var. En önemlisi arkanda birini bırakmak onu hiç düşünmeden gitmek çok acı veriyor. Her şeye razıyım ama kelebeksiz yapamam.
O kadar alışmışken onun gitmesi çok acı verici o kadar şey yaşanmış olması dahada kötü atlatılmıyor. Çabalasanda olmuyo çabalamasanda olmuyo sonuç her zaman aynı asla değişmiyor.
İçimde hep sen varsın aklımda,kalbimde, bedenimde hep sen varsın. Sensiz olmuyor be güzelim senle biz birbirimizi tamamlıyoruz .
Beni yarım bırakma nolur.

Senin için her şeyi yaparım,herkesi karşıma alabilirim ama sen olmazsan ben güçlü filan değilim senle güçlüyüm ben sensiz çok güçsüzüm adım atacak halim bile yok. Toparlayamıyorum sensiz,keşke bir defada olsun sana sarılabilseydim. Senin kokunu içime çekebilseydim keşke.
Keşkeleri hiç ama hiç sevmiyorumdum çünkü sürekli pişman olunuyordu. Kendimi tamamen batmış gibi hissediyorum. Tamamen öldüm.
İşte sözün bittiği yer derler ya aynı o andayım.

*GÜNÜMÜZDEN*

Duru her zamanki gibi sabah erkenden kalkmıştı. Bogazlarının kuruduğunu hissetti ve mutfağa indi. Bir bardak su alıp yukarıya çıktı dikkatli bir şekilde bir an elinden bardak kayıp gitti.
Telefonunda yazan o yazılar onun için ölümden zordu. İşte o an vücudunda ki kanları donmuş gibi hissediyordu.
Gözlerini kapatmamak için uğraşıyordu. Bian telefonu çaldı ve açtı.
Telefondan sesi gelen defne bian ne olduğunu anlamamış ve durumda sesleniyordu. Duru merdivenlerden aşağı düşmüştü. Defne bu sesleri duymuştu ki on dakika içinde duru'nun kapısının önünde bulmuştu kendini. Yedek anahtarı olduğu için hemen kapıyı açıp içeri girmişti .
Gördüğü şey karşısında öylece bakıyordu. Duru'nun her yerin kan olmuştu. Hemen duru'yu hastaneye götürmek için bir ambulans aramıştı.
Aslında kendi götürecekti hastaneye ama kafası kanadığı için hareket ettirmek istemedi. Ambulans geldiğinde hemen hastaneye gittiler.

*DEFNE'NİN ANLATIMIYLA*

Her şey bir anlık olmuştu. Ne olduğunu anlamadım. Duru'yu bu hale getiren şey neydi?
O çok güçlüydü kolay kolay yıkılmazdı ama bu olanlar onu baya sarsmıştı.
Şuan ne yapıcağımı bilmiyordum.
Saatlerce bekledim duru'nun çıkmasını ama ne doktorlar çıktı nede Duru.
Gerçekten onu kaybetmişmiydim.
Bilmiyordum kimsede söylemiyordu.
İnsan en çaresiz kaldığı zamanlar arkadaşlarını yanında istiyordu.
Duru benim çocukluk arkadaşım her şeyi beraber yaptık. Ben ağlasam Duru da hemen ağlardı ben güldüğüm zaman oda hep gülerdi. Biz bu yaşa kadar hep birlikteydik ama şuan onu burada olduğunu düşünüyordum. Sanki kafayı yiyecektim.
O hastaneleri sevmezdi. Hastanelerden nefret ederdi. Bana hep derdiki "Hastaneler bizim düşmanımızdır,aslında hastaneye geldiğimiz zaman bir yerimize iyi geliyorsa başka bir yerimize zarar veriyordu." Gerçekten haklıydı.
Şuan ne yapacağımı bilmiyordum.
Ailesine haber verecektim ama duru'nun söyledikleri aklıma geldi.
"Eğer bana bir şey olursa sakın kimseye haber verme. İstemiyorum ailemden kimseyi yanımda." Bu sözler aklıma geldikçe vazgeçtim. Arayıp,aramamak arasında gidip geliyordum ama aramıyıcaktım. Biraz daha bekledikten sonra sabah olmuştu. Sadece bir kere doktor gelmişti ve onu unutturmak zorunda kaldıklarını söyleyerek gitmişti. Saat on olmuştu. İçeri doktor girdi ve durumunun iyi olduğunu söyledi. Bir kaç saat sonra duru uyandı.
Hemen içeriye girdim. Gözlerim o kahverengi gözleriyle karşılaştı. Onun gözleri Bir çok şeyi anlatıyordu. Sadece dikkatli bakmak gerekiyordu. O zaman her şeyi anlıyordum. Duru'nun gözleri
Gözlerime değdi ve Duru' nun yüzünden bi gülümseme oluştu. Duru ayağa kalkmaya çalışınca başının döndüğü için yere düşecek gibi oldu. Hemen yanına giderek onu tutmuştum .

Defne; Duru hanım nerden geliyor bu enerjiniz ?

Duru; bilmem nerden geliyor?

İkimizde gülmeye başladık. Taki doktor odaya gelene kadar. Doktor duru'nun durumunun iyi olduğunu söyledi .
Sonunda rahat nefes almıştım.
Bir kaç saat sonra eve gidebileceğimizi
Söyledi . Yavaş yavaş toparlanmaya başladık. Duru başını vurduğu için pek fazla bir şey hatırlamıyordu. Acaba ne duymuştu da bayılmıştı.
İçim içimi yiyordu. Duru'nun bayılmasından sonra mutlaka bir şeyler olurdu. Şuan sormaya korkuyordum. Duru'nun evine gelmiştik.
Her sey çok güzel ilerliyordu. Hatta duru'yla sohbet ettik. Beraber yürüyüşe çıktık. Sahile gittik,biraz oturduk.
Ellerimizde kahve ile sahilde yürüyorduk. Gerçekten duruyla geçirdiğim zamanlar çok ama çok güzeldi. Duru'nun o okyanus mavisi gözlerine baktıkça kendimi o kadar iyi hissediyorum ki anlatamam.
Gözlerinde gerçekten hayat vardı bu kızın. Tenimde bir sıcaklık hissediyordum. Duru benim omzuna kafasını koymuştu. Tıpkı eski günlerdeki gibi....
Eski günlerimizi çok özlemiştim ama geri gelmiyordu ki..
Duru'nun kokusu çok güzeldi.
Sanki o koku dünyada duru'dan başkasın da yokmuş gibi...
Biraz daha sahilde oturduk. Duru'nun bakışlarını manzaraya çevirmiş,dalıp gitmişti.

*DURU'NUN ANLATIMIYLA*

Bilmiyorum hiç bir şeyi beynim durdu.
Hareket edemiyordum. Öylece yatakta beyaz tavanı izliyordum. Bir şeyler düşünüyordum ama bir şey bulamıyordum.
Çok çabuk geçti zaman anlamadım.
Yavaşça yataktan kalktım.
Odamda ki banyoya gittim.
İşlerimi bitirip çıktım. Bugün biraz kendimi mutlu hissediyordum.
Üzerime ten rengi bir kazak ve etek giydim.

Artık hazırdım,aşağı indim. Defne bir kaç gündür bende kalıyordu.

Duru: Günaydın
Defne: Günaydın bu ne güzellik
Duru: Abartma be
Defne: Tamam yaa ama ben doğruyu söyledim.

Kahvaltı masasına oturdum. Karşımda duran menemen'den bir kaç lokma aldım ve birazda portakal suyu içtim.

Duru: Ben doydum
Defne: Ne yedin ki
Duru: yedim işte yeter
Defne: Aç ağzını

Defne ağzıma bir kaç lokma daha verdi. Bu kızın böyle bir takıntısı var. Ben ne zaman yemeği az yesem ağzıma bir kaç bir şey tıkıştırıyordu. Artık alışmıştım onun bu hallerine.
Onu geri çeviremiyordum da mecbur yemek zorunda kalıyordum.

Duru: Ay yeter patlıyıcam şimdi
Defne : Hadi aç ağzını
Duru: Yeter defne valla doydum
Defne : Peki

Masa'dan kalktık ikimizde oturma odasına gittik. Defne telefona bakıyordu. Bende boş boş etrafı izliyordum. Sessizliği bozdum.

Duru: Bugün bir yerlere mi gitsek?
Defne: Olur nereye gidelim?
Duru: Avm ye gitsek ?
Defne: Olur hem biraz alışveriş yaparız.
Duru: olur.

Defne hazırlanmaya gitmişti. Bende odama çıktım. Makyaj masasına oturdum. Gözümün altında ki morlukları kapatmak için bir şeyler sürdüm ve odadan çıktım. Defne'nin yanına gittim. Oda hazırlanmıştı ve beraber aşağı indik.

Duru: Benden daha güzel olmuşsun korkuyorum şimdi biri filan kapar seni Avm'de gitmesek mi?

Defne: Abartma durucum.
Duru: Ne be abartmadım,sadece söyledim.

Defne: Hadi çıkalım geç kalcaz.

Duru: Bekle geliyorum.

Odama çıkıp çantamı alıp aşağı indim.
Evden çıktık,arabaya bindik.
20 dakikalık yol'un sonunda Avm'ye geldik. Arabayı park ettikten sonra içeri girdik.

Duru: Ne yapıyoruz ilk?
Defne: Tabiki de alışveriş.
Duru: Tamam hadi gel şu mağazaya girelim.

Bir sürü mağaza gezdik. Bir sürü kıyafet aldık ve yemek yemeye üst kaya çıktık.

Defne: Ne yiyelim

Duru: Farketmez.
Defne: Peki ben siparişleri verip geliyorum.

Defne yanımdan uzaklaştı. Bende çantamdan telefonumu çıkarttım.
Defne gelene kadar oyalandım.
Defne elinde yemeklerle geldi ve yemeye başladık.

Defne: Şuradaki çok yakışıklı değil mi?
Duru: Yoo o tipsiz bi kere
Defne: Neresi tipsiz ya
Duru:Ben beğenmedim

Yemeğimi yedikten sonra etrafa bakınmaya başladım. Etrafta çok fazla insan yoktu. Bir kaç saat daha Avm'de geçirdik' ten sonra eve döndük.

YALNIZLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin