Gözlerimi devirerek "Neyse ne! Ne istiyorsun benden de hafta sonumu zehir ediceksin."dedim.
"Eve geçelim. Sabret biraz, orda sorucam herşeyi."dedi ve arabadan çıktı. Merakıma yenik düşüp bende onun peşinden gittim.
Eve girdiğimizde Burak beni salona davet etti. Koltuklardan birine oturup Burak'ı incelemeye başladım. Onun nesini bu kadar çok sevdiğime baktım. Uzun boyluydu ve iyi bir vücudu vardı. Kumraldı. Aslında siyah saçlı mavi gözlü olsaydı tam hayallerimde ki erkek olabilirdi. Hee birde beyaz ten olmalı. Hmm en sevdiğimden diyebilirdim. Ama tabi o klasik bir erkekti. Kahverengi saçlar ve gözler ve buğday teni.. Onu sevmemin nedeni fiziksel özellikleri değildi yani tam olarak değildi. Bu sefer sadece gözlerine baktım. Acaba onu sevmemin sebebi neydi?
Ben sorularıma cevap ararken Burak "Ne o çok mu tatlıyım."dedi egolu bir şekilde. Ama evet çok tatlı.
"Bence daha çok şerefsize benziyorsun."dedim koltukta yayılırken. Burak'ın yüzünde bi kas bile hareket etmezken tekrardan ondan korktuğumu fark ettim. Ama yine de onu kızdırmak hoşuma gitmişti. Bunu daha sık yapabilirdim. Tabi aşırıya kaçmamak şartıyla. Sonuçta Burak'ın ne yapacağı belli olmuyordu.
Gönlünü almalı mıyım yoksa hiçbir şey olmamış gibi mi davranmalıyım? Bence 2. seçenek daha mâkul duruyor. "Ne hakkında konuşacaz?"
Arkasını dönüp başka bir yere doğru ilerkerken "Kahvaltı yapalım önce."dedi soğuk bir tavırla.
"Sen bilirsin.."dedim ve rahatımı bozmadım. Sanırım mutfağa gitmişti. Çünkü patır kütür sesler geliyordu. Salak daha yemek yapmayı beceremiyor. Senin neyine evde tek kalmak.
Rahatımı bozup yanına gittim ve mutfağa girdiğim de gülmemek için kendimi zor tuttum. "Sanırım biraz yardıma ihtiyacın var."dedim ve birkaç şeyi toparlamaya başladım. Etrafı toplarken çay suyunu koydum. Sonra buzdolabını açıp içerdekilere baktım. Kahvaltılık biraz bir şey vardı. Birkaç tane yumurta ve tereyağını çıkarttıp tezgaha koydum. Sonrada dolaptan kahvaltılıkları alıp masaya koyarken Burakın tezgaha yaslanmış beni izlediğini fark ettim.
Onun taktiğini kullanıp "Ne o çok mu tatlıyım."dedim ve kıkırdadım.
"Bence daha çok bana aşığa benziyorsun."dedi. Nasıl bu kadar kendinden emin olabiliyordu.
"Bir Skarsgård mısın ki sana aşık olayım?"dedim küçümseyerek.
"Skarsgard mı!! O ne ki? Ya da neyse boşver Sen yumurtayı yap."dedi emredici sesle. Gözlerimi devirdim ve bir tava çıkarıp ocağın üstüne koydum. Yumurtayı yaparken ona bakmasamda bana baktığını hissedebiliyordum. İçim meraktan parçalanırken sabırlı olmaya çalışıyordum. Derin bir nefes alıp ocağın altını kapatarak yumurtayı masaya koydum ve yemeğe başladık. Burakla karşılıklı yemek yiyiyorduk. Acaba sırada ne vardı?
"Bu arada skarsgard bir oyuncu. Telefonumda fotoğrafları vardı."dedim ve ceplerimi karıştırmaya başladım. Pantolonumun cebinde bulamayınca ceketimin cebine baktım ama ordada yoktu.
Burak"Arka cebindedir belki."dedi.
"Off. Ama ben arka cebime bir şey koymam ki. Neyse yine de bakayım ben."dedim ve arka ceplerimde de yoktu. Sıkıntıyla nefesimi dışarı verip "Arada düşmüş olabilir mi?"dedim üzüntüyle.
"Hayır arabada değil çıkmadan önce bakmıştım."
"Yaa off. Şimdi bizimkilerde beni merak etmiştir. Evden öyle pat diye çıkmamalıydım."diye sıkıntıyla mırıldandım. "Telefonunu verir misin? Telefonumu çaldırcam."dedim.
Burak itiraz etmeden telefonunu verdi. Telefon numaramı girip aradım. çalıyordu ama etrafta ne titreşim ne de telefonumun melodisini duyuyordum. tam kapatacaktım ki telefonumu birisi açtı. Karşı taraftaki kişi uykulu bir şekilde "Alo!" derken onun Berke olduğunu hemen anladım. Benim telefonumun onda ne işi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Mi Ölmek Mi ??
Fiksi RemajaHayatımda biri vardı ve ben onun için kendimden vazgeçtim. Her şeyimle o oldum. En sonunda kendimi unuttum...