15 - Yalan

123 25 9
                                    

Multimedyada Serkan'ım ve Enrique'nin şarkılarından biri var.

Enrique Iglasias - On Top Of You

İyi okumalar... :)

*******

Kapıdan giren son kişiyi de gördüğümde fazlasıyla şaşırmıştım. Mavi gözleriyle bana gülümseyip göz kırparken hala şok içindeydim.

Burak gelse bu kadar şaşırmazdım. Sonuçta ailesi bizimle arkadaştı ve bize çok geliyorlardı. Fakat Burak genellikle gelmezdi. Abisi Borayla arkadaş olduğu için o gelirdi. Burak ise 1 veya 2 defa ya gelmiştir ya da gelmemiştir.

Hepimiz masalara geçerken Serkanla ben arkadan yürüyorduk. Onunla ailemin yanında konuşmak istemediğim için hızla ilerledim ve Bora'nın yanına gittim. Hepimiz masaya oturduğumuzda Serkan tam karşımdaydı. Normalde olsa bu sorun olmazdı rahatlıkla yemeğimi yerdim ama ailemin yanında nedense utanıyordum.

Ağır ağır yemeğimi yerken kadına baktım. Serkan'ın annesi olamiyacak kadar gençti ve ona benzemiyordu. Kahve gözlü ve esmerdi. Serkan'ın yanından bile geçmiyordu. Babası ise yüz yapısı olarak ona çok benziyordu. Gözleri ve saç rengi farklıydı. Sanırım bunları annesinden almıştı. Gerçek annesi. Birden onun için üzüldüğümü fark ettim. Annesine her ne olmuşsa artık onun yanında değildi. Ya ayrılmışlardı ya da ölmüştü. Anne farklıydı. Her ne kadar seni sinirlendirse de o senin en kıymetlindi.

Sessizce kahvaltı yaparken Serkan'ın babası dikkati kendine çekmek için öksürdü. "Öncelikle her şey için teşekkürler ve ellerinize sağlık. Burada bu güzel insanlarla birlikte olduğum için mutluyum..."adam konuşmaya devam ederken Serkan'ın yüz ifadesi dikkatimi çekti. Babasına nefretle bakıyordu. O zaman aralarının pekte iyi olmadığını anlamıştım. Babasının sözleri tekrar dikkatimi çekerken şaşırmıştım. Ortaklık mı? İnanamıyan gözlerle diğerlerine baktım. Onlarda en az benim kadar şaşırmıştı. Babamla ikisi gülümserken diğer herkes onlara bakıyordu. Demek Serkan'ın da ortaklıktan haberi yoktu. Bunun kutlama yemeği olduğunu kim bilebilirdi ki. Sonuçta bir kahvaltıydı. Fakat sofranın özenle hazırlanması dikkatimi yeni çekmişti. Sebebi buymuş demek ki.

Kahvaltı bittiğinde diğerleri salona geçerken izin isteyip üst kata çıktım. Arkamdan muhabbet sesleri gelirken adımlarımı hızlandırdım. Hiçbir neden yokken ondan kaçıyordum ve sebebini ben bile bilmiyordum.

Yavaşça odamın kapısını açarken şok geçirdim. Yatağımın üstündeki tişörtü görünce sevinçten ne yapacağımı bilemedim. En çok hayranı olduğum en sevdiğim hatta ilk aşkım olan Enrique Iglesias tarafından tişörtün tam ortasında atılmış bi imza duruyodu. Bu adama 5.sınıftan beri aşıktım. Acaba annemle babam mı aldı diye düşünürken onların asla böyle bir şey yapmayacağı aklıma gelmişti. Bu Bora'nın işi olmalıydı.

Hızla arkamı dönüp kucağına atladım. Teşekkür edip yanaklarına sulu öpücükler kondururken gözümün önünden bir çift mavi göz geçti. Anında kendimi uzaklaştırmaya çalışsamda belimdeki ellerini sıktığı için pek işe yaramamıştı. Sırtıyla kapıyı kapatırken hala ne olduğunu tam idrak edemediğim için bir şey diyememiştim. Sadece şaşkınca gözlerine bakıyordum. Beni duvarla arasına alırken yine o çarpık gülüşünü yaptı. Nedenini bilmediğim şekilde bu gülüş hoşuma gidiyordu. Normalde sinir olurdum ama o farklıydı sanki. O yapınca bilemiyorum bir şekilde değişik oluyordu. Seviyordum.

Gözlerimi tekrar onun maviliklerine diktiğimde içinde birçok duygu barındırıyordu. Tıpkı uçsuz bucaksız bir okyanus gibi. Sonsuz bir gökyüzü...

"Sen ne güzel öpüyorsun öyle!"dedi pişkince. Utançtan yanaklarım kızarırken başımı eğdim. Abim sanıyordum. Onun o olduğunu bilmiyordum ki. Off bu berbat bir durumdu. Hepsi benim dikkatsizliğim yüzündendi. Abim nerdeydi ki! Arkamda olduğuna emindim. Kesin lavaboya gitmişti. "Beni bırakır mısın?"dedim. Sesim oldukça yumuşaktı. Böyle olmaması gerekirdi.

Sevmek Mi Ölmek Mi ??Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin