32

814 58 7
                                    

Dünyada, bazı şeylerin var oluşu karşısında hayrete düşerim. Elimde olmadan, günün çoğu saatini bu var oluşa bir cevap bulmak ile geçiririm. Mesela Fatih düzenbazının öğretmen oluşu, hem de edebiyat.

"Arkadaşlar, hadi ben yazdırmıyorum ama siz neden not almıyorsunuz? Sınav zamanı gelince kendinizi üfletip  okunmuş şeker yemeyi mi planlıyorsunuz!?"

"Nereden bildi ya?" diye fısıldadı Hüseyin, gerçi tüm sınıf duymuş olabilirdi.

Fatih hocanın ise hâli hâl değildi, delirmenin en basit belirtilerinden olan göz seğirmesini ve yüzünün kızarışını olabildiğince sessiz bir şekilde izliyordum.

Belki konuşmazsam burada olduğumu anlamaz.

"Beni delirtme Hüseyin!"

Eli çantasına gidince neyin geldiğini hissederek kafamı sıraya dayadım. Kırmızı, pofuduk bir terlik elinde belirince kolumun altından görebildiğim kadarıyla Hüseyin'in yüzü olabildiğince renk değiştirdi.

"Çök lan Hüseyin, çök!"

Ferih sırasını yanıma çekip, "Abin, abime özeniyor Güney diyeyim. Hiç orijinal bir taktik değil bu."

"Ben de ölüp geberiyorum şurda, nasıl olur da orijinal taktikler kullanmaz abim diye!"

"Fısıldaşmayın! Ferih, sıranı eski yerine çek!" dedi elindeki terliği tehdit yaparcasına sallarken.

Akıllısı bizi bulmuyor, delisi kıçımızdan ayrılmıyor.

"Ders kaynadı ha."

"Az sonra kaynayan tek şey bir sıkımlık aklın olacak enişte, git."

Elini göğsüne yerleştirerek dramatik bir şekilde masasını sola doğru çekti.

"Abi kardeş aynılar..."

"Duyuyorum seni geri zekalı."

"Ferih, Haşim'in yanına geç!"

"Ya ben ne yaptım hocam!"

"Nefes aldın Ferih, hadi kalk şimdi."

Fatih hocam, abim, Ferih'ten hiç haz etmez. Ferih'i sevmez. Ferih'i kınar. Ferih olmazsa bu dünyada, dünyevi nimetler onun gözünde başka bir güzel gözükür.

Ferih'i doğumuna yardımcı olan kutsal ebesi, hiç uğraşmasaydı şuanda biricik kardeşi İlyas sap olurdu. İlyas bir melek, bu yüzden bir sevgilisi olmamalı.

Bu birkaç cümle, muhtemel olarak değerli Fatih abimizin düşündüğü şeylerdi. Bu sınıfa girdiği her dakika sinirli olmasının nedeni de Ferih'ti, kantine her girişinde etrafı tarar gibi incelemesinin neden de Ferih'ti, sabah kahvaltısındaki yemeğinin tuzsuz oluşunun nedeni de Ferih'ti.

"Şimdilik elveda dostum, ben akşam ikna ederim onu." diyerek Ferih'i dalga geçer gibi teselli ettim. Dudağının kenarı ile gülümseyip kaşlarını yukarıya kaldırdı. "Gerek yok, abimi eve gidince kursam yeter."

"Hadi bakalım Fatih Efendi, Akif Bey'in yanında da kurt kalabiliyor musunuz..."

Zamane gençlerden korktuğumu dile getirmiş miydim?

Zilin çalmasına birkaç dakika kaldığı için taşınma işini teneffüse bırakmıştık.  "Başını eğ, gözüne batmazsan fark etmez." diye fısıldadım.

"Beni bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum kalbimin yosunlu tarafı..." diye mırıldandı.

Yüzümü hayal kırıklığı ile ekşittim. "Coğrafya bilgine tüküreyim senin."

GÜNEY [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin