14

2.3K 176 70
                                    


"Güney, bunun için de ağlanmaz ama." elime Ferih'in terliğini alıp sözün sahibi olan Fatih'e fırlattım.

"Sus be duvar suratlı! Köpek öldü!"

Bu davarların hiçbirisi anlamıyordu. Küçük meleğim İlyas hariç. O da acımı anlıyordu, köpüşü ölümüne benim ile birlikte ağlıyordu. Duygu yoksunu abazalar arasında ikimiz, kötü ruhlardan arınmış birer nur gibiydik.

"Tabii ki köpeğin ölmesi kötü ama o gerçek değil, ağlamayın bu kadar." ı gırçık dığıl ığlımıyın bu kıdır...

Bilmiyoruz sanki.

"Bu gereksiz bilgi için teşekkürlerimi sunuyorum Can Efendi." ilk başta ona tersleyici bir cevap vermeme şaşırsa da ardından görevimiz der gibi kafasını eğip gülümsedi.

"Ben filmi pek sevemedi-" zavallı Ferih, cümlesini bitiremeden İlyas'ın delici bakışlarına maruz kalınca yutkundu. Normalde ayı, kardeşimin yanında kuzu.

Geriye yaslanırken belimde hissettiğim sızı ile ayağa fırladım. Sürekli aynı pozisyonda oturmaktan dolayı kasılmıştım. Odanın içerisinde biraz yürüyüp esneme hareketleri yapmaya çalıştım.

"Hayrola Güney, sırtın yosun mu tuttu?"  otuz iki diş sırıtan Ferih, kendince bu espriyi komik buluyordu. Hastanede beyninden %16 engelli olduğunu da duymuştum, gerçekmiş.

"Ferih, sana eniştemsin diye sesimi çıkarmıyorum ama bokunu çıkarma. Valla alırım elime mutfak bıçağını, vücudunda yeni delikler açarım!"

"Hassiktir bo-" karnına yediği dirsek ile Allah'ına kavuştu. Dirsek atan ise benim sevimli kardeşimdi.

"Sana yanımdayken küfretme demiyor muyum!"

"Tamam bebeğim sustum."

Bebeğim kelimesini duymuş olmasından dolayı İlyas'ın yüzü kızardı. Can bu duruma gülerken Fatih'in yüzünü ciddi bir hava büründü.

"Höst!"

Yerdeki terliklerden birini odada yaptığım yürüyüş esnasında çaktırmadan Fatih'i yanına attım. Kaos, her daim beni besler.

"Güney, telefonun çalıyor." Can telefonumu elime uzatınca arayana baktım. Gördüğüm isim ile telefonu tutan ellerim terlemeye başladı. Ciddi halimi gören Ferih ile İlyas birbirlerine bakıp ne olduğunu anlamaya çalıştılar.

"Kim arıyor?" Can sormuştu.

"Sıla..." Ferih uzun bir siktir çekerken İlyas girdiği şoktan onu bile duymamıştı.

"Neden arıyor ki şimdi bu karı?" içimde tuttuğum duygulara tercümandı eniştem.

"Sen ver telefonu bana." bana doğru fırlayınca geri gittim.

"Bekle Ferihem! Sen şimdi ağzına geleni söylersin kıza, olmaz." ardından elim ile göğsüme vurdum. "Ben yaparım!"

"Oğlum daha geçen gün kızın saçını koparmadın mı?"

"O başka bu başka!" telefonu açıp hoparlöre aldım.

"Alo?"

"Ne var?"

"Koydurtma bir tarafına! Hem suçlu hem güçlü amına koduğumun delisi!"

"Bak kızsın diye şiddet göstermedim ama valla elimde Kalırsın! Saçını başını yolarım ayol! " sona doğru sesimi tizleştirmiştim, anın verdiği heyecan ile kendisi de tizleşmiş olabilir.

"Kes! Neyse... İlyasişkom orada mı?" hepimiz İllet'e baktık. Kaşlarını yukarıya kaldırarak kafasını iki yana sallıyordu. Fısıldayarak 'Ben yokum' dedi.

GÜNEY [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin