17

1.8K 153 40
                                    


Anladığım kadarıyla, iki tane amcam ve bir tane halam vardı gelmekte olan. Annem, yengemlerden birine uyuz oluyordu. Ama öyle böyle değil, şuanda kendisi hazırlanan içeceklerden birisine tuz katıyordu.

Kime çektiğim belli oldu.

İlyas kapının önünden yanıma gelip kolumu çekiştirdi. "Annem, yengem ile hastaneden arkadaştılar. Ondan sonra bir kavgaya tutuşmuşlar. Şimdi de böyleler." Annem içeceğe sülfürük asit falan dökmez inşallah diye düşünmeden edemedim.

Annemin yanına gidip kollarımı sardım. Çenemi omzuna yaslayıp özenle yaptığı işi izledim.

" Anne... "

"Efendim yavrum?" sanki birisini zehirlemeye hazırlanıyormuş gibi, sevgi dolu bir sesi vardı. Tüm aile kaçık.

"Şundan biraz daha yapar mısın? Apo'ya vercem." iyice şirin olmaya çalıştım. O da aynı derecede şirin bir şekilde cevap verdi.

"Hayır." haksızlık. Adaletsiz karı.

"Bence de hayır." Bahadır abim, kapıya yaslanmış bir şekilde kol düğmesini düzeltiyordu. Ne kadar havalı gözüktüğünü anlatmak için Roman yazsam, sayfalar yetmezdi.

"Annem yengeme bunu yapar ama oğlunun arkadaşına, asla." Dilara abla da mutfakta yerini bulmuştu.

Siyah, dar bir elbise giymişti.

"Ooooo yakıyorsunuz hanımefendi."

"Ben her zaman yakarım, küçük kardeşim." havasından da geçilmiyor ablanın.

Dilara abla, telefonuna gelen bildirim sesi ile mesaj gönderen kişiye baktı. Kim yazdıysa yüzünde bir gülümseme olmuştu.

"Salona geçip eksik var mı kontrol edeceğim." bahanesi ile mutfağı terk etti. İlyas ve Bahadır abiyi dürtüp 'hayırdır' anlamında gözümü kırpıp giden Dilara ablayı gösterdim. İlyas dudağını büzüp kollarını kaldırırken Bahadır abi sinirli bir ifade ile kapıya bakmaya devam etti.

Kıskanç abi, mis.

İçeceği bitirip yiyeceklere farklı bir işlem uygulayan annem Bahadır abiye döndü. "Oğlum, biliyorsun Nazgül ablan izinli. Markete gidebilir misin?"

Hayatım buna bağlıymış gibi öne atıldım. "Ben de geliyorum!"

Evde otur otur erkek kurusu gibi kalmıştım. Markete gitmeyeli de uzun bir zaman olmuştu. Gerçekten de uzun bir zaman...

"O zaman ben de gelebilir miyim?"  bir umut bakıyordu kardeşim. Annem kafasını iki yana salladı.

"Olmaz, sen burda bana lazımsın."

Bahadır abi ses çıkarmadan bana kapıyı işaret edince fark edilmeden çıktık. Montlarımızı alıp dış kapıyı da kapatınca İlyas'ın "Yaaa" dediğini duyduk.

"Bu çocukken de böyleydi. O zaman kapıya sürünür de ağlardı." sadistik bir gülümseme ile geçmişi betimlemesi artık garibime gitmiyordu.

"Ferih'i arayayım da gelsin bari."

"Ara ara. Eksik kalmasın." evin kıskanç abisi de kendini belli etmiş oldu.

Arabaların yanına gidince öne oturdum. Bahadır abi de şoför koltuğuna geçti.

"Yalın abi götürmeyecek mi?"

"Yok. Bugünlük benimle idare et." göz kırpıp arabayı çalıştırdı.

"Pencereyi açsana."

"Düğme orda abim" diyip bir ton düğmenin olduğu bölümü gösterdi.

"Ben bilmiyorum ki bunları. Daha önce kaç kere arabaya bindim Allah aşkına." sitemkar çıkan sesim ile pencereyi indiren düğmeye bastı.

GÜNEY [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin