5

3.9K 242 42
                                    


Mutfak maceramızdan sonra gidip üstümü değiştirdim. Dün pijama giyme gereksimine kalmadan giysilerimle yattığım için göze çarpan kırışıklıklar vardı.

Ne yalan söyleyeyim, bir hafta boyunca aynı kıyafetle gezmişliğim var. Pişman da değildim.

Bavulumdaki kıyafetleri yatağa güzelce dizdim, asla fırlatmadım. Bunları gardıroba dizmek falan gerek şimdi değil mi? Üşengeçliğim ve ben bu işi yapamayız. Valla. Bir oda olsa, ben kıyafetleri rastgele oraya koysam. İşim düşünce yerden bir kıyafeti alıp giysem. Ne güzel olurdu değil mi?

Bavulumun üstünü kapatıp bir yere güzelce yerleştirdim. Yatağın üstü kıyafet dolu olmasına rağmen bavulu böyle bir özenle yerleştirmem, Hasan abi hem döver hem ağlardı beni böyle görseydi. Bazen merak ediyorum, o sabır taşı misali adamın içinden terlikli Türk anası nasıl çıkıyor diye.

Terliği yerine not defteri var doktor süzmesinin!

Telefonumu elime alıp odadan çıktım. Ben de güya Apo'yu uyandıracaktım. Hayaller Apo ile sövgü dolu sohbetler, gerçekler iki tane Dereli ile satranç muhabbetleri. Eskiden kahvehanelerde babalar, abiler nasıl konuşuyorsa bizde de öyle bir ciddiyet vardı. Aklıma geldikçe sırıtıyorum yandan yandan.

Ellerim belimde bir şekilde kıyafetlere bakmayı sürdürürken kapı çaldı. Kapıya baktım. "Gir" dedim.

Kapıyı açan İlyas'tı. Şişik gözleri ile bana baktı. Kaşlarımı çattım. Niye bunun gözleri şişikti ki?

"Seni uyandırmaya gelmiştim ama çoktan kalkmışsın ..." yiğidim ben uyumadım zaten. Bir dahakine bekleriz çocuğu artık.

Kapıya doğru gidip çocuğu koltuk altıma aldım ve diğer elimle saçlarını karıştırdım.

"Bir dahakine uyandırırsın hayvan parçası." gözlerinde dehşet ile bana baktı. "Hayvan parçası mı?"

"Biraz genel konuşayım dedim." genel konuşmak da mı günah ya!

"Neyse, hadi gel inelim." koltuk altımdaki çocuğu dışarıya doğru sürüklerken durup yatağın üstünü işaret etti. "Onlar... Öyle mi duracaklar?"

"Sonra toplarım, hadi!" toplamak uğraştırıcı, sıkıcı, bıktırıcı. Allah belasını versin toplamanın! İlkokuldaki toplama çıkarma anılarım geldi lan. Toplamayı yanlış yaptım diye enseme tokat yemiştim. Kafama bu kadar darbe aldığımdan dolayı mı salak oldum acaba? Döve döve salak ettiler beni, cidden...

"Olmaz, toplayalım şimdi. Sonra Nazgül Abla toplamak zorunda kalıyor." Nazgül Abla mı... Ben evde Nazgül Ablanın olduğunu unuttum. Çocuk doğru söylüyor. Kendi başıma toplamak istemiyorum ama.

Aklıma gelen fikir ile arkamı dönüp yatağın başına geçtim. İlyas'a dönüp gelmesi için işaret yaptım. Sessiz bir şekilde yatağın karşısına geçti.

"Şimdi ben tişörtleri katılıyorum, sen pantolonları. Tamam mı?" sormadım, yapacaktı. Gözlerini açıp yüzüme baktı. "Ama senin yapman gerekmiyor mu?" elleri ile oynuyordu. Bu çocuğun anksiyetesi falan mı var?

"Biz abi-kardeşiz, bana yardım edeceksin tabii ki. Değil mi?" ben 'kardeş' dedikten sonra gözlerinde oluşan parlamaya şahit oldum. Bu çocuk çok saf, onu ilk gördüğümde anladım. Beni gördüğü gibi kabullendi, Cenk maymunu ile arasında her ne yaşandıysa oluşan eksikliği tamamlamak için beni kullanıyor gibi. Bu kullanılmayı, ben de biraz kullanacağım.

Hatta mümkünse, bu aileyi kullanacağım. Bende oluşan eksikleri tamamlamak, geçen iki yılın acısını almak için. Öz ailemler ve bunca yılın acısının sorumluluğunu almalılar değil mi?

Bencilsin.

Bencil değilim, durumları değerlendiriyorum. Anı yaşıyorum.

Tabii. Anı yaşıyorsun...

Kafama giren baş ağrısı ile gözlerimi kıstım. İlyas endişeli bir ifade ile yanımda bitti. "Güney abi iyi misin?"

"İyiyim. Hadi oyalanmak yok. İş başına! De haydi!"

Pantolonları katlanmaya başladı ama yine de endişeli görünüyordu çocuk. Hiç mi hayatında baş ağrısı görmedin kardeş? Zenginlerin hastalığı da mı olmuyor?

Tişörtleri katlar gibi yapıp buruşturdum ve gardırobun en ücra köşelerine yerleştirdim. O da düzenle katladığı pantolonları ayrı bir bölmeye dizdi.

"Oldu mu beyefendi?" bu dediğime güldü.

"Oldu."

"İyi. Hadi aşağı inelim." kafasını sallayıp kapıdan çıktı. Kardeşim ile ilk gün kıyafet katladık! On numara aktivite valla...

Aklıma gelen şey ile adımlarımı hızlandırıp İlyas'ın yanına gittim.

"İlyas."

"Efendim abi?"

"Senin gözler neden domates olmuş?" asansörün kapısının açılmasını bekledi. Bir şey söylemeden içeriye girdi. Ben de girince konuşmaya başladı.

"Uyuyamadım. İkide bir uyandığım için uykumu tam alamadım." yorgun olduğu da belli oluyordu.

"Tabi sen de dedin ki 'Ben uyuyamadım, yeni gelen abiyi uyandırayım o da uyuyamasın.' değil mi?" yayvanca gülerek sorduğum soruya kızararak baktı. Ulan şaka yaptık, cidden mi bu niyetle geldin?

Salona geçip ardından mutfak masasına yöneldik. Herkes yerinde oturmuş bizi bekliyordu. Bahadır' ın yanındaki iki sandalye boştu. Aramıza İlyas oturdu.

Fatih sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Çocuk, ben senin ebeni öldürmedim, çocukken şekerini çalmadım. Ne bu öfke! Buna abi falan demek içimden gelmiyor ha. Hem her ailede büyük olana illa abi abla demezler ki, adıyla da seslenebilirler. Yaşadığım süre boyunca ona Fatih diye seslensem bir şey olmaz herhalde.

"Oğlum, senin kimlik ve okul işini hallettim. İlyas ile aynı okuldasın. Ayrıca Fatih abin de o okulda edebiyat öğretmeni. Sana yardımcı olacak ve dün yaptığı hayitayı düzeltecektir." cümlesinin sonlarına doğru gözlerini Fatih'e doğrulttu Adnan Beyciğim.

Bu adam öğretmenim mi?

Ben buna hocam diyecem? Bu bana not verecek? Pardon da bana bu öfkeyle nah verir puan falan. Ben kimlerin eline düştüm Allah'ım. Bu da hayırsız bir psikolog olsaydı ne olurdu?

Gözlerimi Fatih'e diktim. Sana yenilmeyeceğim oğlum... Ne şimdi ne de sonra. Hele puanımdan kes o zaman görürsün ebeninkini!

O da dediklerimi frekans yoluyla almış gibi kaşlarını çatarak göz kontağımızı derinleştirdi. Çok derin, her türlü argoyu bulunduran bir kontaktı. Bir edebiyat öğretmeninin yapabileceği gibi, edebi ve ebedi bir kontaktı.

Gizemli kontağımız Adnan Bey'in öksürmesi ile son buldu. "Okulun üniforması yok yani serbest gidebilirsin. Bir de bugün ilk günün olduğu için gitmen zorunlu değil. Yarın gidebilirsin. Seçim senin." böyle yapma işte. Gitme dersen gitmem ama seçimi bana bırakma. İyi öğrenci psikolojisini üzerimden atamadım, seçenek verirsen tabiiiki de giderim.

Hocalar iyi not versin diye girdiğim tüm iyi öğrenci rolleri, Allah belanızı versin.

"Ben bugün giderim Adnan Bey." ağlamak istiyorum...

________

Azıcık kısa bir bölüm oldu. Yarın bol bol yazarım.

Hadi baysss
🤍


GÜNEY [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin