13

2.6K 179 52
                                    

Helo
Ben geldim.
Yaklaşık bir hafta önce, yaptığım bir hatayı fark ettim.

Fatih'i karakter tanım bölümünde 19 yaşında yapmışım ama kitapta öğretmen yapmışım.

Ben böyle bir hatayı nasıl yaparım diyip yaşları düzelttim sonra jgkfkfkkf

Bu utançtan dolayı bir haftadır bölüm yazasım gelmedi.

Neyse, şuan yazasım geldi.
__________

Hikmet abiye aldırdığım gül demeti ile kapının önünde dikiliyordum. İlyas, Hikmet abiyi arabayı sürerken görünce ve üstüne bir buket gülü bana verdiğini görünce oldukça şaşırmıştı.

Bir bukete, bir bana bakınca "Anneni babamdan çalacağım, bak gör." diyip kalbini rahatlatmıştım. Allah korusun, Hikmet abi çiçeği bana aldı diye düşünmüş olabilirdi.

Kapının önünde gergin bir şekilde bekliyordum. Benim gergin oluşum nedense İlyas'ı da germişti. Kolundan dürttüm.

"Açsana kapıyı abin için oğlum, ellerim dolu görmüyor musun?"

"Çiçek ile annemi yumuşatmayı nasıl düşünüyorsun abi?"

"Bak polen alerjim olmasına rağmen gittim çiçek aldırdım, hem de gül." hapşırmam tutunca gülleri yüzümden uzakta tuttum. İlyas bir halt yapamayınca son kalan gücüm ile kapının ziline bastım.

"Bak İlya-hapşu! B-bu zil. Buna basıyorsun, sonra kaçıyı açmaya geliyorlar." zilin tanımını kızarmaktan kapanan gözlerim ile oldukça anlaşılır bir şekilde yaptım.

Bir daha hapşıracak gibi olunca elimdeki buketi İlyas'ın suratına fırlatıp arkamı döndüm.

"Niye suratıma atıyorsun abi ya!"

"Ç-çok konuşma. Suratına hapşırmak istemiyorum." cebimden çıkardığım mendil ile burnumu kapatıp hapşurdum. Eğer bundan sonra bile sevgili anacığım bana tavır yapmaya devam ederse, kendimi çiçekçiye götürüp orada intihar ederim. Zengin ailenin yeni kavuştuğu yakışıklı oğlu bir çiçekçide hapşırmaktan öldü diye boy boy haberler yaparlar.

Kızaran burnum ve gözlerim zerafet ile gülleri geri alınca kapı açıldı. Nazgül abla şaşkınca bir elime bir de kızaran gözlerime bakıyordu.

"Oğlum bu ne?" kapıdan içeriye geçip çiçekleri burnumdan uzak tutarak cevap verdim.

"Çiçek bu abla. Bununla bir bayanın kalbini alacağım." İlyas söylediğim şeye göz kaydırıp yanımdan geçince elimdeki buket ile kafasına vurdum.

"Bana göz kaydırma, şu güller ile seni kırmızıya boyarım! Hapise de atamazlar de-"

"Öyle bir rapor yok abi. Her seferinde onunla tehtid etme beni." yanaklarını şişirip cevap verince afalladım.

Nasıl yoktu?

"Noluyor burada?" ensemde hissettiğim ürperti ile yavaşça arkama döndüm. Birgül Hanım, annem, çatık kaşları ile elimdeki çiçeklere bakıyordu. Heyecandan yapmayı planladığım şeyler bir an aklımdan çıkınca elim ayağım birbirine dolandı.

Buketten bir tane gül çıkarıp uzatacakken hapşuruk krizine tutuldum.

"Efendim b-bu, HAPŞU, bu b-bir g-Hapşu!"

"Aman oğlum aman! Nazgül Hanım, alın çocuğun elinden gülleri lütfen!" Nazgül abla elimdeki güllere yaklaşınca geri çekilip işaret parmağımı 'hayır' anlamında salladım.

Elimdeki gülü anneme uzatıp konuşmama devam ettim.

"Bu bir gül senin için annecim." hem bir espri yapmıştım, hem de anne demiştim. İkili kombo yapmıştım yani. Etkisini gösterdiği de söylenebilirdi.

GÜNEY [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin