Mu Huanzhi Yun Che ve Mu Hanyi'yi Cennetsel gölün yüzeyine ve ortasına getirdi. Alınlarına dokunmak için yumruklarını uzattı. Elini açtığında iki avucunda da buz mavisi renginde bir kristal vardı.
Yun Che ve Mu Hanyi'nin ruh gücüyle kaynaşmış ruh kristalleri!
Mu Huanzhi arkasını döndü ve ellerini salladı. Muazzam mavi ışık ekranı arkalarından yükseldi ve iki ruh kristali de eş zamanlı olarak kendilerini ışık ekranın karşılıklı kenarlarına gömdü.
''Bunlar sizin ruhunuza bağlı ruh kristalleriniz. Ruhunuzun durumu ve ne kadar derinlere gittiğiniz bu kaynak formasyonunda gözükecek."
Mu Huanzhi geri gitti. ''Hanginiz ilk önce gidecek?''
Bu büyük bir kesmi ilgilendiren, Tarikat Ustasının doğrudan öğrencisinin belirlendiği bir meseleydi. Bu üç kişi dışında diğer herkes göl kenarında kaldı. Bir kişi dahi izlemek için cennetsel gölün yüzeyine yaklaşmadı.
Bunun nedeni onlar için bu bir karşılaşma dahi değildi. Basitçe Mu Hanyi'nin tek kişilik gösterisiydi. Sonucun ne olacağını görmelerine veya düşünmelerine dahi gerek yoktu. Biraz ilgi gösterdikleri tek şey Tarikat Ustasının doğrudan öğrencisi olmak üzere olan Mu Hanyi'nin onlara daha da süpriz bir performans izletip izletmeyeceğiydi.
Mu Hanyi mütevazilikle belirtti, ''Genç kardeş Yun Che, sen ilk git.''
Yun Che en ufak bir tereddüt olmadan reddetti, ''Kıdemli kardeşin sadece yüzde yirmisine ulaşmam gerektiğinden kıdemli kardeşi referans olarak kullanmam gerek. Bu durumda, Kıdemli Kardeş ilk gitmeli.''
''Hanyi, ilk sen git,'' Mu Huanzhi dedi. Herkesin gözünde Yun Che belli ki cesaret edemiyordu... ve etmesi de imkansızdı.
"Evet."
Mu Hanyi saygıyla emri takip etti. İleriye bir adım attı ve uzun bir süre yavaşça nefes aldı. Bunu yaparken, gözlerini kapadı ve ince mavi bir ışık katmanı vücudunun etrafında hızla kalınlaşırken parıldadı.
Cennetsel Cehennem Ayazı Gölü hâlâ korkutucu derecede sessizdi. Herkesin bakışı Mu Hanyi'nin vücuduna odaklanmıştı ve ara ara içlerinde acıma ile Yun Che'ye kayıyordu.
Mu Hanyi'nin vücudundaki mavi ışık, güzel bir ışık halkası şeklini alırken iyice yoğunlaştı. Gözlerini açtığı an halka hızla, doğrudan Cennetsel Göle düştü.
Mavi Ekranda, Mu Hanyi'nin ruh kristali kıvılcım saçtı. Hızla artan ışık benekleri saçarken...
On metre...
Otuz Ayak...
Elli Ayak...
Yüz Ayak!
Sanki normal bir suda yüzüyormuş gibi hızlıydı. Bir göz kırpışında o çoktan 100 ayak derinliğindeydi.
''H-hızlı!''
Mu Hanyi'nin performansının şaşırtıcı olacağına emin olsalar da, Cnnetsel Gölün suyunu tecrübe eden öğrenciler gözlerini şaşkınlıkla açtı.
100 Ayak derinliğindeki soğuğun aslında ona hiçbir etkisi olmamıştı!
Yüzelli ayak...
İkiyüz Ayak...
Üçyüz Ayak...
Tüm öğrenciler söyleyecek söz bulamadı. Üçyüz ayak derinliğine ulaştığında, Mu Hanyi'nin hızı sonunda yavaşlamıştı fakat hâlâ hayret edilecek derecede hızlıydı.
Mu Huanzhi mavi ekrana bakarken sürekli kafasını sallıyordu. Mu Hanyi kendi kendi torununu yenmiş olsa bile, elinde olmadan manen onu övdü.
Yu Che kibarca gözlerini kapadı, en baştan beri mavi ekrana bir bakış atmamıştı. İfadesizdi ve ne hakkında düşündüğü bilinmiyordu.